En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

'İlk iş Ergenekoncuları temizledim'



Meclis'te grubu bulunan partilerin seçim kampanyasını nasıl yürüttüğünden az çok haberdarız. Haber kanallarında kısmen yayınlanan miting görüntülerinden liderlerin neler konuştuğunu da biliyoruz.
Yüzde 10 barajını aşamasa da Türk siyasetinde yeri asla inkâr edilemeyecek başka partiler de var. Demokrat Parti bunlardan biri... 2002'de kıl payı barajın altında kaldı, bir daha da toparlayamadı. Çiller gitti, Ağar geldi. Bir umuttu ancak cumhurbaşkanlığı seçiminde izlediği politika ve Anavatan'la birleşme fiyaskosu felaketi oldu. Yılların 'demirkıratı' yüzde 5'lere düştü. Ağar, yanlışların bedelini koltuğuyla ödedi.

Arkasından partinin başına tabandan bir isim geldi; Süleyman Soylu... 'Dünün büyük partisi neden bugün yok olmanın eşiğinde, niye kaybediyoruz?' sorularına cevap aradı. Laf olsun diye değil demirkıratı düştüğü yerden kaldırmak için özeleştiri yaptı.

Şu tespiti unutulmaz: "Hâlâ DYP-SHP koalisyonunun faturasını ödüyoruz. Yargıda Mehmet Moğultay kadrolaşmasının cezasını biz çekiyoruz."

Soylu'nun omuzlarındaki yük gerçekten ağır... Dibe vurmuş bir partiyi devraldı çünkü. Teşkilat dağılmış, heyecan kaybolmuş, umutlar tükenmiş... Böyle bir partiyi ayağa kaldırmak kolay olmasa gerek.

29 Mart, Soylu'nun ilk sınavı. Zor bir sınav...Ege'de seçim çalışmalarının bir bölümünü izledim. İzmir'e giderken yanında Mehmet Ali Bayar da vardı; "Süleyman Soylu, siyaseti tekrar milletin ayağına götürüyor. Seçim kampanyasını medya üzerinden değil, doğrudan halka giderek yürütüyor." dedi. Bayar, başta İzmir olmak üzere Ege'nin vaktiyle demirkıratın kalesi olduğunu hatırlattı ve şöyle dedi: "Demokrat Parti, 1946'da İzmir'de seçim kazandı. Serbest Fırka'nın CHP karşısında başarılı olduğu yerlerden biriydi İzmir. İzmir'in geçmişi sol değil sağdır."

Soylu, bir buçuk aydır yollarda... "Ankara'ya seçim günü döneceğim." dedi. Bazen miting, bazen salon toplantıları, bazen de çarşı pazar da halkı selamlıyor. Gün battıktan sonra toplantı yaptığı için hakkında davalar açılmış. Sayısını bilmiyor.

Cuma sabahı İzmir uçağında yanına Yaşar Okuyan oturdu. Hararetli hararetli konuştular. Ne konuştuklarını sordum. Okuyan'a "Ben ilk iş olarak partimden Ergenekoncuları temizledim. DP'de gerçek demokratlar kaldı. Bizim partide halka inanmayanlara yer yok. Ergenekoncuların kapıdan içeri giremez." dediğini söyledi.

DP'nin 29 Mart hedefi; 22 Temmuz oylarının üzerine çıkmak... Ve hatırı sayılır yerde belediye başkanlığı kazanmak. Soylu, "Yerel seçimlerin kendine özgü şartları var. Biz yarışa çok geriden başladık. Engelleri koşuyoruz. İddialı olduğumuz yerler az değil." dedi.

Diğer partiler gibi ekranlarda görünme şansı bulamamaktan yakınıyor. Reklama ayırdıkları bütçe sınırlı. DP'nin tek avantajı sahada yaptıkları çalışma. Soylu "Ben zaferle değil, seferle mükellefim." sözünü hatırlattı ve ekledi: "Geceli gündüzlü, yağmur çamur demeden yürüttüğüm bu seferberliğin zafer getireceğine de inanıyorum."

Merkez sağ liderlerin aksine Soylu'nun mesajları net ve keskin. YSK'nın kimlik numarası ve başörtüsü yasağına tepkisi çok sert: "Bu, ceberrut sistemin ürünü. Tipik bir komünist devlet uygulaması."

Mitinglerde veya salon toplantılarında ne söylediğini sordum şunları anlattı: "Ben pozitif siyaset yapıyorum. Erdoğan, Baykal ve Bahçeli ile işim yok. Benim kavgam halkın iradesini yok sayan bozuk sistemle. Ben milli iradenin mücadelesini veriyorum. Demokrat Parti'nin varlık sebebi de bu değil mi?"

Soylu, tek çıkış yolu olarak 'Yepyeni Anayasa' öneriyor. Kısmi değişiklikleri yeterli görmüyor: "Baştan sona değişmeli. Bu Anayasa Türkiye'yi geleceğe taşıyamaz. Demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri temel alan bir anayasa en büyük ihtiyaç." Her ne kadar sahada gözlem yapsam da 'Kırat, Soylu'nun süvariliğinde nereye koşuyor?' sorusunun cevabı bende değil sizde...

zaman



Bu yazı 1,028 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,665 µs