Sami Kohen
0 0 0000
Batı'nın değerlerine ne oldu?
BATI, yıllardan beri savunageldiği "temel değerleri" korumakta zorlandığı bir döneme girmiş bulunuyor.
Nedir bu değerler?
Özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, eşitlik, serbest piyasa düzeni, küreselleşme...
Son zamanlarda ABD'de ve Avrupa'da bu değerlerin zedelenmekte olduğu görülüyor.
Batı'nın bu değerlerini baskı altında tutan birçok faktör var. "Küresel terör" tehdidi bunların başında geliyor. ABD'deki 11 Eylül saldırısından sonra İngiltere'den İspanya'ya kadar çeşitli ülkeleri hedef alan terörizm, "güvenlik" sorununu "özgürlük" anlayışıyla çatışacak şekilde, öne çıkardı.
Bu değerleri gölgeleyen diğer faktörler arasında Batı'ya "yabancı göç"ünden, uluslararası ticarette "haksız rekabet"e kadar, çeşitli gelişmeleri saymak mümkün.
Yeni kısıtlamalar
Siyasal alanda bunun en canlı örneğini ABD başta olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinin "küresel terör" eylemlerinden sonra temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan yasal düzenlemelere başvurması oluşturuyor. Bu önlemlerin güvenlik için gerekli olduğu savunulsa da sonuçta "temel değerler"e olan inanç ve güven sarsılıyor.
Kaldı ki, yasalardaki kısıtlamaların dışında, uygulamada da insani değerlerin zaman zaman nasıl çiğnendiği de görülüyor. Bunun da en açık örneği, Amerikalıların Guantanamo Üssü'ndeki ve Ebu Gıreyb Hapishanesi'ndeki hukuk dışı davranışlarıdır...
Sosyal alanda, Batı hep vatandaşlarına ve yabancılara karşı eşit ve hoşgörülü tavrını, temel değerleri arasında saymıştır. Oysa birçok Avrupa ülkesinin yurttaşı olan veya çalışmak üzere gelen farklı kökenli insanlara nasıl davrandığı herkesçe biliniyor. Halen Avrupa'da yükselen milliyetçilik, yabancı düşmanlığına, ayrımcı davranışlara, hatta baskılara yol açmaktadır. Bu bağlamda yaşlı kıtaya göç edenlerin önemli bir kısmının Müslüman olması nedeniyle bir "İslamofobi" hareketi de başlamıştır. Bunu terör ile birleştirip din ve ırk esası üzerinde gerginliğe (veya "medeniyetler arası çatışma"ya) dönüştürmeye kalkışanlar da var...
Bir "göçmenler ülkesi" sayılan ABD'de dahi, son dönemde sayıca çok artan Latin Amerika kökenli göçmenlere karşı bir akım var. Sayısı 12 milyonu bulan "yasadışı göçmenler"in önceki gün ABD'nin belli başlı kentlerinde düzenlediği gösteriler, bu sorunun ciddiyetini gözlerin önüne serdi. Amerikan halkının önemli bir kısmı Amerikalı olmak için adeta can atıp bu ülkeye gelenleri, kendi aralarına almak istemiyor...
Ekonomik alanda ise Batı özellikle Çin'in (ve diğer bazı Asya ülkelerinin) "ucuz mal istilası" karşısında "koruyucu önlemler" almak ihtiyacını duyuyor. Ticaret açığı 200 milyar doları bulan ABD gibi "serbest piyasa ekonomisi"nin şampiyonu bir ülke dahi, uluslararası ticarette bazı kısıtlamalar getirmek zorunluğunu duyuyor.
Tartışma serbest
Sonuç: Sebepleri ne olursa olsun, gerçek şu ki, "temel değerlerin" doğruluğunu ve üstünlüğünü dünyaya anlatmaya çalışan Batı, şimdi bunları kendi topraklarında canlı tutmakta zorlanıyor.
Kuşkusuz bu, sözü geçen değerlerin doğruluğuna ve gerekliliğine şüphe düşürmez... En azından bu ülkelerde ("diğerleri"nin aksine) bu konular serbestçe tartışılabiliyor...
Bu yazı 1,189 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
3 Ocak 2012
Rusya ile ''kazan-kazan''
-
20 Aralık 2011
Irak’taki boşluğu kim dolduracak?
-
23 Eylül 2011
BM’nin Filistin sınavı
-
18 Ağustos 2010
Tabular yıkılırken...
-
6 Ekim 2009
Yorgo’nun dönüşü
-
6 Mayıs 2009
Şimdiki öncelik Kafkasya
-
7 Nisan 2009
Obama’dan çarpıcı mesajlar
-
24 Şubat 2009
Araplar neden birleşmez?
-
20 Ocak 2009
Obama neyi ne kadar değiştirecek?
-
23 Aralık 2008
Ortadoğu’da domino oyunu
-
19 Aralık 2008
Stratejik önem yetmez!
-
4 Kasım 2008
Sürpriz olur mu?
-
10 Ekim 2008
Kriz neleri ne kadar değiştirir?
-
3 Ekim 2008
ABD’de “part-time” sosyalizm!
-
19 Eylül 2008
Livni ile barış olur mu?
-
16 Ağustos 2008
İran’la ilişkilerde ince ayar
-
1 Ağustos 2008
Türkiye şimdi nasıl görünüyor?
-
10 Temmuz 2008
Neden İstanbul?
-
22 Şubat 2008
Sarkisyan'dan beklenen...
-
20 Şubat 2008
Castro gitti ama Castroizm sürüyor
Yorumlar
+ Yorum Ekle