En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Yeni Türk-Amerikan senaryosu iyilikler getirebilir!



Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir senaryo yazılıyor. Bu senaryo eğer iyi sahnelenir, iyi oynanırsa, iki ülkenin de menfaatine olur.
Bu açıdan, Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton‘ın Ankara ziyareti olumlu geçti.
Yeni Türk-Amerikan senaryosunda asıl rolü, anlaşılan, Başkan Obama oynayacak.
Yinelemek belki gereksiz ama, ABD Başkanı’nın Nisan ayındaki Türkiye ziyareti simgesel yanı dahil bir çok bakımdan büyük önem taşıyor.
Ankara ve Washington bu ziyaretle birlikte eğer taşları yerli yerine oturtabilirse, iki ülke arasındaki ilişkilerde gerçekten yeni bir dönem açılır. Ve bundan hem ortak çıkarlar, hem bölgesel istikrar kazanır.
Yeni senaryonun şimdilik iyi yazıldığına, hatta bazı bölümlerinin oynanmaya başladığına dair işaretler suyun yüzüne vuruyor.
Türkiye ve İsrail Dışişleri Bakanları Babacan’la Livni Brüksel’de buluştular. Cumhurbaşkanı Gül’ün İsrail ziyareti gündemde.
Türkiye’yle Ermenistan arasında normalleşmenin sinyalleri alınıyor. Türkiye sınır kapısını açabilir.
Ermeni soykırımı konusunun Washington’da gündemin alt sıralarına inmesi çok yakın ihtimal.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşme sürecine girmesiyle birlikte, soykırım konusu da bir gün bakarsınız, Ankara-Washington yerine Ankara-Erivan gündemine kaymış...
Bu arada Cumhurbaşkanı Gül’ün Bağdat ziyareti de yeni senaryonun bir yerinde yazılı. Ve bu çerçevenin kritik noktasına gelince:
Ankara-Erbil ilişkileri...
Irak’ta istikrarı doğrudan ilgilendirdiği için Amerikan yönetiminin fazlasıyla titizlendiği bir konu sayılıyor Ankara’nın Mesut Barzani‘yle ilişkileri... Ve bu ilişkiler halen düzelme rayında ilerliyor.
Bu konu da karmaşık.
İçinde PKK da var.
Washington da, Ankara da, Bağdat ve Erbil de, artık PKK’nın başa bela olmasını istemiyorlar.
Bu nedenle PKK’nın yalnız Kuzey Irak’tan çıkarılması değil, aynı zamanda dağdan indirilmesi ve silahlara veda etmesi, Türk-Amerikan ilişkilerindeki yeni senaryonun alt başlıklarından biri.
Elbette çetrefil bir konu.
Başbakan Erdoğan acaba seçim sonrası bu konunun gerektirdiği siyasal irade ve kararlılığı gösterebilecek mi?
Şöyle söylenebilir:
Kürt sorunu ve Ermeni meselesi ile ilgili olarak Ankara’da bazı pratik adımlar atılabilirse...
Türkiye-Ermenistan ve Türkiye-Irak Kürt yönetimi ilişkilerinde normalleşme kapıları açılabilirse...
Bu konularda Ankara’yla Washington senaryoyu iyi yazıp, eğer iyi oynarlarsa, bundan hem ilgili ülkeler, hem de demin belirttiğim gibi bölgesel istikrar ve barış kazançlı çıkar.
Öte yandan Amerika’nın Afganistan ve Irak’tan çekilme konularında da Türkiye’den bazı beklentileri var.
Ayrıca Türkiye’nin İsrail-Suriye ekseninde, Hamas’la, İran’la ilgili olarak oynayabileceği roller de Obama yönetimini ilgisini kesin olarak çekiyor.
Siyaset böyle.
Çıkarların ortak noktalarını, ortak dengelerini yakalamak ince bir zanaat. Hem siyasal irade, hem yaratıcı diplomasi gerektiriyor.
Yeni senaryo iyi kurgulanırsa, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne dönük manevra alanı da genişler. Yeni Amerikan yönetiminin desteği, Türkiye-AB ilişkilerinde Kıbrıs dahil bazı darboğazların aşılmasını kolaylaştırabilir.
ABD ve AB ile ilişkileri iyiye giden bir Türkiye, seçim sonrası IMF ile anlaşmayı da imzaladıktan sonra, küresel ekonomik krizin dalgalarıyla daha akıllıca boğuşabilir.
Evet, iyimser bir yazı.(*)
Başkan Obama’nın Türkiye’ye yapacağı hiç de beklenmeyen erkenlikteki Türkiye ziyaretinin önemi yatıyor bu iyimserliğin altında...
Bu iyimserlik konusunda, Türkiye’yi gerçekten önemseyen bir takımın Başkan Obama’yla birlikte Washington’da iş başına gelmiş olmasının altını çizmek lazım.
Başkan Obama yönetimi, bölgede Avrupa’dan uzaklaşan, Avrasya ve İslam dünyasına doğru savrulan, ikinci sınıf demokrasiyle tapon bir Türkiye görmek istemiyor.
Tersine, birinci sınıf demokrasiyle Avrupa Birliği yolunu kendine hedef koymuş istikrarlı bir Türkiye’nin, Amerikan çıkarları açısından da hayırlı olacağını düşünenler bugün ağır basıyor yeni Obama yönetiminde...
Bunlar arasında pragmatik ve gerçekçi çizgileriyle Dışişleri Bakanı Clinton, Savunma Bakanı Gates var. Başkan Obama’nın Beyaz Saray’daki Ulusal Güvenlik danışmanı (eski NATO Başkomutanı ve Türk askerini yakından tanıyan) emekli General Jim Jones var.
Daha ilginci, geçen Cumartesi günü Başkan Obama tarafından Beyaz Saray’da Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu Dışişleri Bakan yardımcılığına getirileceği açıklanan Philip H. Gordon var(**).
Dileriz, senaryo iyi oynanır ve Başkan Obama’nın son derece önemli Türkiye ziyaretiyle ilişkilerde güzel bir yeni dönem açılır.
————————————
* Bu açıdan, 5 ve 6 Şubat 09 tarihlerinde bu köşede çıkan “On aşamalı iyimserlik senaryosu” ve “Ya da Felaket Senaryosu” başlıklı yazılarıma bakılabilir.
** Brookings Enstitüsü’nden Philip H. Gordon’un, yine aynı enstitünün Türkiye araştırmalarına bakan Ömer Taşpınar’la birlikte yazdıkları bir kitabın Türkçesi bu yakınlarda çıktı: Türkiye’yi Kazanmak; Türkiye Batı İçin Neden Vazgeçilmez; (Soli Özel’in sonsözüyle), Timaş Yayınları, İstanbul, 2009.

milliyet



Bu yazı 956 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,750 µs