Hüsnü Mahalli
0 0 0000
Erdoğan ve OGK
22 Mart 2004te Hamas kurucusu 77 yaşında ve sakat olan Şeyh Ahmed Yasin uçaktan atılan bir füze ile cami çıkışında paramparça edildiğinde Başbakan Erdoğan İsrail devletini ve hükümetini haklı olarak terörist ilan etmişti.
Şimdi ise Sayın Başbakan, İsrailin Gazzeye yönelik son saldırılarını orantısız güç kullanımı (OGK) olarak niteliyor.
Bir eylemin orantılı olup olmadığını söyleyebilmek için karşısında bir eylem olması gerekir.
Oysa Gazzede yaşananlar böyle değil.
Bir grup Filistinli belki de kişisel intikam dürtüleriyle bir İsrail askerini kaçırdı.
Üstün teknolojiye, yoğun ve geniş istihbarat ağına sahip İsrail isteseydi bu askeri kaçıranları er ya da geç bulup askerini kurtarabilirdi.
İsrail buna benzer yüzlerce operasyon yaptı.
MOSSAD ajanları onlarca Nazi subayını bulundukları ülkelerden sandıklarda İsraile kaçırıp öldürmüşlerdir. MOSSAD ajanları Lübnanda yüzlerce Filistinliyi öldürmüştür.
Bu eylemleri yapanlardan biri de İsrailin önceki başbakanı İhud Baraktır.
Daha önceki başbakanlardan Begin ise 1947de BM Genel Sekreter Yardımcısı Kont Bernadoutu bile Küdüste öldürmüştü. İsrail askerleri ta Tunusa giderek FKÖ karargahını bastı ve liderlerini öldürdü.
MOSSAD ve İsrail askerlerinin yaptıklarını günlerce anlatabiliriz.
İnanıyorum Sayın Başbakan bunların tümünü biliyordur.
Ama İsrail bu yönteme başvurmadı ve Filistin halkına yönelik topyekün bir saldırıya geçti.
Şimdi Sayın Başbakana soruyorum:
Bunun neresinde orantı ya da orantısızlık var? 39 yıldır işgalin en acımasızını yaşayan Filistin halkı İsraile hiçbir şey yapmadı.
Sayın Abdullah Gülün dün Milliyette söylediği gibi Gazzeye gitmeyen işgalin ne anlama geldiğini anlayamaz.
Sayın Başbakan, istemeyerek de olsa bu deyimi kullanacaksa bunu askeri kaçıran Filistinliler için kullanmalıydı.
Çünkü asker kaçırılmadan bir hafta önce İsrail askerleri başta plajdakiler olmak üzere çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 45 Filistinliyi öldürmüştü.
Bir hafta içinde.
İşte bu öldürülenlerden birinin akrabasının İsrail askerini kaçrmış olduğunu düşünürsek burada bir orantısızlık var. Yani öldürülen 45 Filistinliye karşı kaçırılan bir İsrail askeri.
Gerçek orantısızlık budur.
Ama her şeye karşın Sayın Başbakanı kutluyorum. Birçok Amerikan işbirlikçisi Arap liderinin yapmadığını yaptı ve dolaylı da olsa İsrail Başbakanı Olmertte fırça çekti.
Filistinliler, bölge insanları, barıştan yana herkes ve tarih bunu asla unutmaz.
Bununla yetinmeyen Başbakan, Amerikan Başkanı Bush ve BM Genel Sekreteri Annana ulaşarak İsraili durdurmalarını istedi.
Gerçeğe olan inancının ve vicadının gereğini yapan Başbakanın bu çabaları karşı tarafı ve tüm vicdansızları etkilemedi.
Çünkü ne İsrail ne ABD bildik politikalarından vazgeçebilir. Çünkü İsrail ve ABD, Türkiyenin bölgede daha aktif rol almasını ve dolayısıyla 1 Mart sonrasındaki saygınlık, prestiji ve gücünü artırmasına tahammül edemez.
İsrail, Haması misafir etti diye Ankara üzerinde uçaklarını uçurabilecek kadar çılgındır! ABDnin BM Temsilcisi Bolton, İsrailin Gazzeye yönelik saldırılarının sorumlusu olarak Suriyeyi gösteriyor.
Sanki Suriye tankları ve uçakları Filistin halkını bombalıyor. Sanki Suriyenin Golan bölgesini işgal eden İsrail değil de Suriyeliler.
Halid Meşal Şamda oturuyor diye İsrail uçakları Başkan Esadın sarayı üzerinde uçuyor.
Oysa İsrail şunu unutuyor:
İsrail, 1947de Filistin toprakları üzerinde kurulmasıydı ve aynı İsrail 1967 yılında geri kalan Filistin topraklarını işgal etmeseydi bugün ne Meşal ne de dünyanın dört bir yanına dağılan 4 milyon Filistinli bu durumda olmayacaktı.
Yani Meşal ve benzerleri kendi köylerinde ve evlerinde Filistin Yahudileriyle birlikte barış içinde yaşamış olacaktı.
Sıfır orantılı gerçek işte budur.
Başka sıfır orantılı gerçek de İsrailin Hamas bakanlarına, parlamenterlere ve belediye başkanlarına yönelik tutuklamalarıdır.
Hamas lideri Meşal Ankaraya geldiğinde bildik ileri zekalılar Meşal yerine seçilmiş Haniye gelseydi, bu tepki olmazdı gibilerinden aptalca yorumlarda bulunmuştu.
İsrailin tutuklamaları umarım onlara iyi bir ders olmuştur. Belki de bu nedenle sağcısı, solcusu ve İslamcısı bu bildik köşe yazarları bir haftadır İsrail saldırıları konusunda bir satır olsun bir şey yazmıyorlar.
Belki de yazamıyorlar ve yazamazlar.
Kimin ne olduğu giderek daha iyi anlaşılıyor!
Bu yazı 1,123 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Haziran 2012
Sona doğru...
-
18 Haziran 2011
Zeka sorunu
-
12 Mart 2011
Osmanlı Kaddafi
-
20 Kasım 2010
Hukuk-guguk
-
16 Kasım 2010
Bugün bayram
-
6 Kasım 2010
Umutlar boşuna
-
2 Ekim 2010
Zor süreç
-
20 Mart 2010
Uğursuz Tepe
-
26 Temmuz 2009
Kürt seçimleri, Irak ve Türkiye
-
3 Nisan 2007
Propaganda!
-
20 Şubat 2007
Nükleer İran
-
9 Ocak 2007
Irak, petrol, Somali ve...
-
26 Aralık 2006
Şantaj!
-
12 Aralık 2006
Sorumlu İsrail!
-
5 Eylül 2006
1701 ve 1706
-
1 Eylül 2006
Yine tezkere!
-
7 Temmuz 2006
Türkiye ve Ortadoğudan!
-
4 Temmuz 2006
Erdoğan ve OGK
-
30 Haziran 2006
Hamas hükümeti!
-
30 Mayıs 2006
Nefes borusu!
Yorumlar
+ Yorum Ekle