En Sıcak Konular

İsmail Küçükkaya


İsmail Küçükkaya
0 0 0000

Balkon konuşmasından daha önemli



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünkü konuşmasıyla giderek 'toplumsal ve kurumsal bir ayrışmaya hatta çatışmaya' dönüşme ihtimali artan Ergenekon soruşturmalarının 'evrensel hukuk ilkelerine uygun' ilerlemesi için gerekli zemini yaratmıştır.

Adeta bir 'hukuk manifestosunu' andıran o sözler, bertaraf edeceği potansiyel riskleri gözönüne alınca, 'balkon konuşmasından bile daha önemlidir.' 
Hiç kimse 'yargıya müdahale' diye düşünmesin, öyle değil. Başbakan'la Genelkurmay Başkanı'nın çok faydalı görüşmesine ilişkin olumsuzlama da yapılmasın, hata olur.
Evet, ülkenin başbakanı 'aksi ispat edilene kadar herkes masumdur' diyerek masumiyet ilkesini hatırlatmış, 'hakimler vicdani kararlarına göre hüküm verir. Hiçbir mevki ve makam mahkemelere emir ve talimat veremez' cümlesiyle yargı bağımsızlığının altını çizmiş, 'kişilerin hataları kurumları bağlamaz' sözleriyle şahsi ve kurumsal ayrışmayı vurgulamış, böylece kişiler üzerinden kurumların yıpratılmasının önünü kapatmıştır. 'Cadı avına dönüştürülmeden gerçek temizlik' işte böyle bir temel üzerine bina edilebilir: Mutabakat zemini...
Erdoğan ile Başbuğ arasında görüşbirliğine varılalı çok oldu. Devletin temel sorunlarına ilişkin asker-sivil uzlaşmasının tesis edilmesi yeni değil. Öncelikle tehdit algılamasında birleşildi, 'gündeme hiç gelmemesi gereken konular üzerinde' fikir birliği sağlandı ve gayet rasyonel, oldukça meşru bir ana hat çizilerek ilişkiler rayına oturtuldu. Son günlerin devrim niteliğindeki Kürtçe TV gibi adımları işte böylesine bir ortak bakış açısının sonucudur.
Her iki taraftan 'azgın azınlıklar' elbette tahriklere devam etmek isteyecekler. 'Aşırı liberal ve muhafazakar' basından kimi yazarlar daha Erdoğan-Başbuğ görüşmesinin üzerinden 10 saat bile geçmeden 'Ergenekon davasının seyri bundan sonra değişirse...' diye başlayan cümleler kuruyorlardı. 'Marjinal kesimlere' kulak tıkamanın tam zamanı. Gün, 'Susurluk'ta yarım bırakılmış faturanın ödenmesi günü.' Devlet ve hükümet şimdi o faturayı kesmeye hazır ve gönüllü. Toplumun bütün kesimleri de bu manada '1996'daki tarihi uzlaşmaya sadık.' 
Ülkemiz tarihi bir sınavda. Aynı zamanda çok tehlikeli bir virajda. Türkiye'yi gerçekten çetelerden temizlemek istiyorsak elbirliğiyle buna uygun bir iklim oluşturmalıyız. Böyle bir kültür suçlu-suçsuz ayrımını da en net biçimde ortaya koyabilir. Susurluk konusunda toplumun yaklaşımı zaten belli değil midir?


Toplumsal kutuplaşma planlayıcıları
Devlet de 'Susurluk yükünden kurtulmak' istiyor. Toplum bunu bir 'tercih değil zorunluluk' olarak değerlendiriyor, desteğini veriyor. Mesele bu temizliğin 'siyasi bir ranta' çevrileceği kuşkusu, 'intikam duygularına malzeme yapılacağı' endişesidir. Her türlü kurgudan uzak bir yaklaşımla, hassasiyetin en üst perdede sağlandığı bir sorgulamaya ihtiyaç var.
Ülkenin saygın isimlerine reva görülen muamele toplum vicdanını acıtıyor. Yazmıştım, tekrar edelim. 'Büyük bir millet ordu komutanlığını teslim ettiği subaylarının terör örgütü üyesi olduğunu kolay kabullenmez. Bu suçlama bir travma yaratır.' Bu nedenle 'Ergenekon-Susurluk ayrımını' çok iyi yapmak gerekiyor. Haa, bir bağlantı varsa, somut delilleriyle ortaya konulması şarttır, hukuk karar verince toplum sağlıklı kanaatine ulaşır. Hep tekrar ediyoruz. Danıştay saldırısının arka planını henüz bilmiyoruz.
Erdoğan'ın konuşmasıyla, ayrışmanın devlet katında olmadığını bir kez daha görüyoruz. Askerlerin, olağanüstü toplantının ardından bir açıklama yapmaması, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun bildiri yayımlamaması çok olumlu olmuştur. Bunlar normalleşme adımlarıdır, demokratik kültürümüzün gelişmesine katkı yapacak hamlelerdir. Erdoğan'ın tarihi nitelikteki konuşması da aynı paralelde değerlendirmeyi hak ediyor.
Ayrışma devlette yok ama medyada var. Çünkü orada marjinallerin rahatça top koşturacakları bir sahaya giriliyor. Medyadaki kutuplaşma ve saflaşma, aslında toplumsal ayrışmayı pompalamak isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor.

Aşılması gereken zor bir süreçteyiz. Gerçek vatanseverlik bu tip sınavlarda belli olur. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, devlet katında bütünlük ve eş duyarlılık yansıtan bir konuşma yaptı. O sözlerin altına imzamı atarım. Bütün kalbimle temennim, o konuşmanın akıbetinin balkon konuşmasına benzememesidir. Tarih ve talih, Erdoğan'a bir kez daha büyük bir lider olma fırsatı tanıyor. Türkiye'nin demokratikleşmesi adına başarılması zorunlu bir sınavda. Ülkemiz adına.

akşam



Bu yazı 1,061 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 12 Haziran 2012 ABD denklemin neresinde?
    • 27 Nisan 2012 Siyaset neden dine tutuldu?
    • 11 Nisan 2012 İşte baş döndüren Suriye diplomasisi
    • 1 Nisan 2012 Türk futbolunu kurtarma paketi
    • 5 Mart 2012 İşte önümüzdeki 6 ayın yol haritası: Başbakan'ın 'tek devlet' stratejisi
    • 13 Şubat 2012 Oslo üzerinden MİT krizi analizi...
    • 6 Şubat 2012 Kimlerin uzun tutukluluğu bitiyor?
    • 21 Kasım 2011 Türkiye bölünür mü büyür mü?
    • 23 Mayıs 2011 MHP neden hedef tahtasında?
    • 18 Nisan 2011 'Doğu Çözümü'
    • 11 Nisan 2011 Başbakan'ın liste stratejisi
    • 17 Mart 2011 Başbakan'dan 'askerle diyalog' yorumu: 'Çok yakın çalışıyoruz'
    • 28 Şubat 2011 Erbakan'dan sonra Türk siyaseti
    • 21 Şubat 2011 Seçimin sürprizi ne olabilir?
    • 4 Şubat 2011 Başbakan Erdoğan'ın planı
    • 5 Ocak 2011 2011'de nasıl bir MHP?
    • 22 Kasım 2010 CHP ile MHP arasını açmalı
    • 13 Ekim 2010 Sarı Lacivert'in Doğu açılımı
    • 16 Ağustos 2010 Şehitlerimiz ve referandum...
    • 13 Mayıs 2010 Operasyona açık siyaset

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,498 µs