En Sıcak Konular

Hatice Saadet Kalyoncu



Hatice Saadet Kalyoncu
0 0 0000

'İşte biz o gün tükeneceğiz'



“Ne böyle senle ne de sensiz
Yazık yaşanmıyor çaresiz
Ne bir arada ne de ayrı
Olmak imkânsız hiç sebepsiz…”

Bu bir şarkı değil mi? Hani Sezen Aksu’nun “Tükeneceğiz” şarkısı… Güzelim aşk şarkısının tüketici hakkında yazıların olduğu bir köşede ne işi var?
Haklısınız…
Ama şimdi bu mısraları bir de kredi kartlarınızı düşünerek okusanıza...

“Ne senle ne de sensiz”. Bugün Türkiye’deki kredi kartları hikâyesine bakınca insanın bundan daha öz bir tanımlama bulması zor kanımca. 43 milyon kredi kartı var şuanda memleketimizde. Bir kişinin birden fazla kredi kartı sahibi olduğu ülkemizde yaklaşık 15 milyon kişiden bahsedebileceğimizi söylüyor yetkililer. Bu 15 milyon kişi kredi kartını bilinçli bilinçsiz kullanıyor.

2001 krizi ertesinde patlak veren kredi kartı sorunları birçok canı yakmıştı. Sonrasında af niteliğinde düzenleme olmuş ama orada da sadece icralık olanlara bir kolaylık sağlanmıştı. O zamanlar birçok defa dile getirmiştim, tamam icralık olanlara kolaylık sağlandı ama ya sadece asgarisini ödeyenlere ne olacak?

Resmi olarak ifade edildiğinde sorunlu kart veya kişi sayısı, icra söz konusu olan durumlar için belirtiliyor. Yani kapınıza icra gelmişse siz sıkıntıda olan bir kredi kart sahibisinizdir ama her ay zar zor sadece asgarisini ödeyen bir tüketiciyseniz ne kadar sıkıntınız olursa olsun kimse sizi sıkıntılı olarak tanımlamaz.

Daha sonra hiçbir harcama yapmadan tek bir kullanımda borçlandığınız miktarı, sadece asgari ücreti ödeyerek bitirmeye kalkarsanız, 9 ayın sonunda siz borcunuz olan tutarı ödemiş olmanıza rağmen hala borcunuzun %20’si ödenmemiş borç olarak kalır. Kısacası asgari tutarla borcunuzu kapatmak neredeyse imkânsızdır. Kalan borca devamlı faiz işleyeceğinden bu kısır döngü devam eder durur. Kaldı ki insan bir kere kredi kartı ödemelerinin ucunu kaçırmışsa genellikle ona bağımlı hale gelir ve “artık kullanmayacağım” kararı imkânsızlaşır. Gününü yine kredi kartıyla kurtarmaya çalışır ve bu döngü içindeki tüketiciyi sorunsuz kabul etmek 3 maymunu oynamak olur.

“Ne hayallerle ümitlerle
Mutlu olmaktı dileğimiz
Suçlu ne sensin ne de benim
Şimdi sensizim sen de bensiz…”

Burada suçlu olarak tüketiciyi görmek de tek kelime ile insafsızlıktır. Kapitalist düzenin alabildiğine yerleştirmeye çalıştığı tüketim kültürü ve krizle birlikte temel kalemlerdeki artışa nazaran gelirlerinde aynı artışın olmaması genel anlamda tüketicinin düştüğü halin sorumlusudur. Ayrıca gelirinin nerdeyse 10 katı kredi kartı limitini tüketiciye veren bankaların da bu işi körüklediği aşikârdır.

Kimse boğazıma kadar kredi kartı borcu olsun diye çaba sarf etmez elbette ki… Bir anlık bilinçsizce yapılan hata veya yetersizliklerden doğan zorunluluk, insanı böylesi bir tehlike ile yüz yüze getirebilir. Suçlu ne kredi kartı, ne de tüketici. Tüketicinin olası böyle bir senaryodan kurtuluşu ise yüksek faiz uygulamalarından dolayı neredeyse imkânsızdır. Bu sebepten dolayı sorunlu tanımı sadece icra sıkıntısı yaşayanlar olarak sınırlandırılmamalıdır.

Israrla sadece icralıkları problemli görmek ise belirli periyotlarla aynı üzücü olayların yaşanmasına sebep olur.  Tüketici tükenir, kavgalar dövüşler, boşanmalar, cinayetler, intiharlar…

“Etrafımızı sarıverecek
Bir boşluk ki asla bitmeyecek
Her şey bir anda anlamsız gelecek
İşte biz o gün tükeneceğiz…”

Şimdi bu 15 milyon tüketiciden neredeyse 9 milyonu asgari ücret ödemeleri ile gününü kurtarmaya çalışıyorken, etraflarını saran borç batağı bitmeyecek ve eğer onlara da bir kolaylık sağlanmazsa tükenme riskiyle karşı karşıya kalacaklar.

“Taksitle Ölmeyelim-Taksitle Ödeyelim” Kampanyası Başladı

Tüketiciler Birliği dün Taksim Galatasaray’da bir basın toplantısı yaparak; tüketicilere kredi kart kullanımında dikkatli olmalarını, bankalara uygulanan faizlerin ekonominin diğer parametreleri ile uyumlu seviyede olması gerektiğini belirttikten sonra, siyasi iktidardan 5464 sayılı Banka ve Kredi kartları Yasasında değişiklik yapılarak, kötüye gidişi engelleyecek yasal önlemlerin alınması çağrısında bulundu.

“Taksitle ölmeyelim, taksitle ödeyelim” adıyla başlattıkları kampanyanın özü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne toplumun talebinin iletilmesine dayanıyor. Toplanacak imzalar milletvekillerimizden 5464 sayılı Banka ve Kredi kartları Yasasında değişiklik yaparak, kredi kart borçlarının ödenmesini kolaylaştırıcı düzenleme yapılması çağrısını içeriyor.

Bilindiği üzere hükümetin özellikle esnaf ve sanayicilere yönelik kolaylaştırıcı çalışmaları olmuştu. Sıfır faizle Cansuyu kredisi verilmesi, düşük faizle vergi borçlarının ödenmesinin sağlanması gibi çalışmalardan sonra asıl destek verilmesi gereken tüketicileri de ihmal etmeyecekleri inancındayım. Çünkü desteklenen esnafın gerçek kurtuluşu ondan mal ve hizmet alacak tüketiciden gelen para ile mümkün. Batak içinde bulunan tüketici de tükendiği için öncelikle nefes alması, borçlarını ödemesi gerekiyor. Borçlarını ödeyip kapatmak istese de daha evvel belirttiğim gibi mevcut düzenle borcunu ödemesi neredeyse imkânsız.

Tüketiciler Birliği’nin yasa teklifi ne içeriyor?

1. Bir gerçek kişinin sahip olduğu tüm kredi kartlarının toplam limiti, ilk yıl için ilgilinin aylık ortalama gelirinin iki katını, ikinci yıl için ise, dört katını aşamaz. Bin Yeni Türk Lirasına kadar olan limitler hariç olmak üzere, aylık veya yıllık ortalama gelir düzeyi kart hamili tarafından beyan edilen ve ilgili kuruluşlarca teyit edilen gelirler üzerinden tespit edilir. İlgilinin sahip olduğu kredi kartlarının toplam limitinin yasaya uygunluğu Kurum tarafından denetlenir.

2. Sözleşmede belirtilen asgari tutar, dönem borcunun yüzde ellisinden aşağı olamaz.

3. Kart hamilinin yaptığı işlemler nedeniyle sözleşmede yer almayan faiz, komisyon, masraf ve sözleşmede yer alsa dahi yıllık kullanım ücreti, kart bedeli, üyelik aidatı gibi adlar altında hiçbir şekil ve surette ödeme talep edilemez ve kart sahibinin hesabından kesinti yapılamaz.

4. Kredi kartına uygulanacak yıllık akdi ve gecikme faiz oranı, kart çıkaran kuruluşun topladığı mevduatlar için uyguladığı bir yıllık faizin iki katından fazla olamaz.

5. Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle 24. maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen asgari tutar, ilk yıl için dönem borcunun yüzde otuzu, ikinci yıl için yüzde kırkı olarak uygulanır.

6. 01.12.2008 tarihine kadar ödenmemiş kredi kart borçları, kart hamilinin kart çıkaran kuruluşa altmış gün içerisinde, yazılı olarak başvurarak talep etmesi halinde, yirmi dört eşit taksitte ödenir.

01.12.2008 tarihinden önce kart hamiline bu kanuna uygun olarak gönderilmiş en son hesap özetinde belirtilen anaparaya yüzde otuz altı eklenerek, yirmi dörde bölünür. Bu hesaplama sonunda ortaya çıkan rakam, kart hamilinin işbu geçici madde gereğince kredi kart borcunun yapılandırılması neticesinde ödeyeceği aylık taksit tutarıdır.

İşbu geçici madde kapsamında yeniden yapılandırılan borçlarla ilgili icra takibi yapılamaz, yapılan icra takipleri durdurulur.

Değerli vekillerimizden tüketicilerin kredi kartı sorununu iyi okumalarını, sorunlu olarak sadece icralık olanları görmemelerini, borcunu ödemek isteyen ve böylelikle ekonominin içinde yer almak isteyen tüketicilere destek olmalarını rica ediyoruz.  Bu metni dikkate almalarını rica ediyorum. Çünkü metin Türkiye’deki kredi kartlarıyla ilgili tüm sorunları içeriyor. Kredi kartı aidatından hesapsız verilen limitlere, uygulanan yüksek faizden asgari tutar miktarına kadar her konuya çözüm getiren bu metini ben vekil olsaydım imzalamaktan memnun olurdum. Gerçekten Türkiye kredi kartı sahiplerinin buna ihtiyacı var. Bu sadece tüketiciyi değil ekonomiyi de olumlu etkileyecek bir adım olacaktır.

 

 



Bu yazı 2,376 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Ocak 2009 Param yok sizlere!
    • 30 Aralık 2008 İsrail Hep Aynı Ya Biz?
    • 22 Aralık 2008 'İşte biz o gün tükeneceğiz'
    • 15 Aralık 2008 Tren ile bir bayram yolculuğu sırasında
    • 1 Aralık 2008 'Satın almama günü' ve 'Alışveriş için gün bugün'
    • 24 Kasım 2008 Sabit ücrette son durumlar
    • 10 Kasım 2008 Taşınıyor musunuz?
    • 3 Kasım 2008 Kirayı en ucuz ödeme yolu
    • 27 Ekim 2008 1 Kasım eylemi
    • 20 Ekim 2008 Taraf arıyorum
    • 6 Ekim 2008 Krizimiz geldi hadi akıllanalım!
    • 29 Eylül 2008 Bilgilensek mi Bilgilenmesek mi?
    • 22 Eylül 2008 Verimli ol, tatillere dokunma
    • 15 Eylül 2008 Küstüm!
    • 8 Eylül 2008 Hakkını bilmekle haddini bilmek arasındaki sınırı kim belirler?
    • 1 Eylül 2008 Ramazan israf ve insaf
    • 23 Ağustos 2008 Voltran'ı oluşturmak...
    • 11 Ağustos 2008 Reklâmlar geçiyor
    • 4 Ağustos 2008 İbadet edasıyla tüketim çılgınlığı
    • 28 Temmuz 2008 Doğru Tüketici

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,033 µs