En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

MİT’te neler oluyor



Üfffff. Üffff ki üffff. Dünkü gündem gene başdöndürücüydü. Yargıtay’daki Danıştay Davası’nın temyiz duruşmasından, Irak’la ABD arasında yapılan anlaşmanın onaylanmasına kadar birçok önemli olay vardı.

Geçmiş yüzyıllarda kalmış ürkütücü ve dehşet verici şartlanmaların kanlı saldırganlığı Hindistan’ı ve dünya kamuoyunu allak bullak etti.

İskenderun TEM’de şüpheli cinayet, Türkiye’deki herkesin dilsiz bir şekilde izlediği ‘tabuların tabusu’ uyuşturucu ticaretini akla getirdi.

Bir derin çatlak da MİT’te çıktı.

* * *

Durmak usanmak bilmeyen ve devleti devlet olmaktan tamamıyla çıkaran ‘devlet içi’ kavgaların cılkı çıktığında, ben döner Türkiye Büyük Millet Meclisi Susurluk Komisyon Raporu’na bakarım.

Dün sabah da öyle yaptım.

Ve küçük dilimi bir kez daha yuttum.

Üstündeki sır perdesi hiç aralanmayan yakın dönem cinayetlerinden biri de MİT Müsteşar yardımcısı Hiram Abbas cinayetidir.

Siz, istihbarat örgütünün tepe noktasındaki bir yöneticinin cinayete kurban gidip de bunun arkasının bırakıldığı bir ülke gördünüz mü?

Ben gördüm, Türkiye.

* * *

Hiram Abbas’ı anımsamamın nedeni, Susurluk Komisyon Raporu’nu karıştırırken onun MİT’le ilgili değerlendirmelerine rastlamam oldu.

‘Hiram Abbas’a Emniyet MİT çekişmesinin sebebini sorduğunda...

MİT’in bu mafyadan bilgi aldığını, hem uyuşturucu kaçakçılığı bakımından, hem de siyasî bakımlardan bilgi aldıklarını, Emniyet’in de bilgi aldığını. Mafyanın dininin imanının para olduğunu, başka bir şey düşünmediğini, terörle beslendiğini. Silah kaçakçılığının onlara kar getirdiğini. Onların da hem sağ hem de sol teröriste silah temin edip para kazandıklarını. Bunları bildiklerini, bilgi aldıkları grupları da himaye ettiklerini; mafyanın da hem poliste çeşitli gruplara, hem de istihbaratta çeşitli gruplara dayanmak ihtiyacını hissettiğini söylediğini...

Bunun kendisine çok ters geldiğini, sonradan bunu Emniyet’teki kişilere de teyit ettirdiğini, bunun sonucu olarak da Emniyet ve MİT arasındaki rekabetin doğurduğu başka bir platformun oluşmuş olduğunu...

Yani herkesin kendi mafyasını oluşturduğunu anladığını, Hiram Bey’e ve Emniyet’teki kişilere, ‘siz ne yapıyorsunuz, adamları uyuşturucu ile yakalayınca görmüyor musunuz, iade mi ediyorsunuz?’ dediğinde çok açık bilgi veremediklerini, biraz müsamahakár davrandıklarını söylediklerini...

Kendisinin de ‘mafyayı ikiye ayırdınız, bilgi aldıklarınıza müsamaha ediyorsunuz, Emniyet’in mafyası ayrı, MİT’in mafyası ayrı. Emniyet’in içinde falanın mafyası var filanın mafyası var, aynı şekilde MİT’in içinde falanın mafyası var, filanın mafyası var, bu ne biçim iş böyle kepazelik?’ dediğini...

Bunun üzerine konuyu Özal’a anlattığını. Bilgi kaynağının olabileceğini. Belirli kişilerin korunabileceğini ama ekipleri korumaya kadar işin götürülmesinin sakıncalarını anlattığını. Sonradan istihbarat raporunda da, sorgulama raporunda da bunu teyit eder mahiyette Dündar Kılıç’ın polisin bir kısmını bu şekilde beslediğinin ortaya çıktığını...

Bu nedenle işin ciddiyeti yönüyle ilgili kişilerle görüştüğünü...

‘Bir müddet sonra mafya-polis, mafya-istihbaratçı ilişkisi halinde devam eder, probleme sebebiyet verir’ dediğini, nitekim Mehmet Eymür-Atilla Aytek, Mehmet Ağar-Mehmet Eymür rekabeti halinde ortaya çıktığını...’

* * *

Bunları Hiram Abbas kime söylüyor?

Hasan Celal Güzel’e...

O da Susurluk Komisyonu’na anlatıyor...

* * *

Komisyon, tüm araştırmalarının sonucunu özetlediği Genel Değerlendirme Bölümü’nde MİT için şunları yazıyor:

‘MİT, Başbakanlık’a bir liste vermektedir. Listede eski başbakanın ve eşinin adı niçin bulunmaktadır?

Bu kişiler MİT kayıtlarından süzülüp çıkmakta ancak hangi olaylar, eylemler vesilesiyle MİT kayıtlarına girdiklerini saklamaktadır.

Genellikle istihbarat elemanları ayrıldıktan hele de ayrılmak zorunda bırakıldıktan sonra tekrar aynı teşkilata dönememektedirler. Oysa Mehmet Eymür daha etkili bir görevle MİT’e dönmüştür. Başbakan Çiller ve devrin Genelkurmay Başkanı D. Güreş bunu sağlamış, daha da ilginci Eymür grubunun şiddetli bir çatışma içinde olduğu grubun önde gelenlerinden Nuri Gündeş’i de yanına almıştır. Gündeş, Komisyon’a bilgi verirken raporlarını Özer Çiller’e verdiğini nakletmiştir.

Ayrıca burada M. Eymür’ün bütün operasyonel faaliyetlerinin denetim dışına çıkarıldığını belirtmek isteriz.

Bu arada Emekli Sandığı konusunda yapılan bir tadilatla sessiz sedasız MİT’te tasfiyeye gidilmesine imkán vermiştir.

Susurluk olayı önemlidir. Emniyet’te cereyan eden olaylar, ilişkiler, menfaatler, çatışmalar çok önemlidir. Kazada ölen Mehmet Özbay’ın Abdullah Çatlı olduğunu yarım saat içinde ülkeye duyurabilenlerin sessizliği ve canlarının istediği kadar konuşup sonra susanların ve kendi teşkilatlarının ihtiyacı kadar bilgi aktaranların, bir suale cevap vermeleri gereklidir. Kendilerinin ihtiyacı mı, ülke ihtiyacı mı öndedir?’

* * *

Yazıya üffff, üffff diye başlamıştım.

Susurluk Raporu’nu yeniden okuyunca:

‘Korkunç’ diye bitiriyorum.

Ve kendi kendime bir kez daha soruyorum:

‘Burası gerçekten devlet mi?’

star



Bu yazı 1,225 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,280 µs