0 0 0000

Cinsellik ve suç

UTANMAZ adamın suçu çok iğrenç olduğu için kamu vicdanında haklı ve büyük tepkilerle karşılandı. Evvela görüldü ki, küçük çocukların velayetinin baba veya annesinde olması onları korumak için bazen yetmiyor. İşte, utanmaz adamın davasında zavallı kızın annesi de babası da şikâyetçi olmadılar!
Kim bilir neyin karşılığında?!
Zavallı kız da mahkemede gözyaşları içinde “şikâyetçi olmadığını” söyledi!
Kim bilir ne tehditler altında?!
Böyle durumlar olabileceği için modern hukukta kamu adına davayı yürütecek savcılık kurumu gelişmiştir.

Kamu vicdanı
Bu davada kamu vicdanını infiale sevk eden başka şeyler de var.
Mahkeme, kızın yaşına ilişkin kemik tetkikini beklemeden nasıl tahliye kararı verdi? Verilebilecek hapis cezasının yüksek haddini neden düşünmedi? Adli tıp raporu neden jet hızıyla çıktı? Genç kızı savunmak için atanan müdahil avukatın itirazına gerçekten söz hakkı tanınmadı mı?
Ben bir hukukçu olduğum için, dosyayı görmeden bu sorulara peşin hükümlü cevaplar veremem; bu sorular kamu vicdanında oluşmuştur; gazetelerde yer alıyor.
Başka davalarda da kamu vicdanını rahatsız eden sorular vardır. Hangi hukukçu Adnan Hoca davasının o mahkeme, bu mahkeme elden ele dolaşarak zaman aşımına uğramasını izah edebilir?
İstanbul Barosu’nun yargı süreçleri hakkındaki araştırması yeterli alarm işaretlerini ortaya koymuştur zaten.
Elbette yargının maddi imkân, teknik donanım ve eğitim gibi ciddi sorunları var; kabul... Ama bazı konular var ki, vicdanlar kanıyor. Bilhassa kadın ve çocuklara karşı suçlar konusunda...
Onun için özellikle bu iki konudaki suçlarda kamuoyu tepki göstererek devletin, yargının, kanunun eksikliklerini doldurmalı, toplumsal denetim işlevini yapmalıdır.

En zor dönem
Türkiye toplumsal dönemlerin en sorunlu aşamasından geçiyor: Türkiye bir “geçiş toplumu”dur. Eski gelenekler çözülmüştür, geleneksel “edep” kültürümüz kaybolmak üzeredir. Bunun yerine modern saygı kültürü de oturmamıştır.
Sosyolog Durkheim, “anomi” (kuralsızlık, değerler erozyonu) teorisini Avrupa’nın aynı döneminde geliştirmişti.
Çocuk istismarının, köle gibi çocuk çalıştırmanın; çocuk ve kadınlara karşı şiddet ve cinsel saldırının en vahşi olduğu dönemler böyle “geçiş” dönemleridir.
Cinselliğin üzerindeki geleneksel örtünün kalkması, bir yönüyle eskimiş tabuların yıkılması, insanın o alanda özgürleşmesidir ama öbür yönüyle cinselliğin piyasalaşmasıdır, istismara çok müsait hale gelmesidir, cinsel suçlarda patlama yaşanmasıdır.
Türkiye bu sorunların hepsini yaşıyor.
En çok mağdur olanlar, çocuklarla kadınlar olduğu için, kamuoyu, basın, devlet, yargı ve sivil toplum kuruluşları bilhassa bu iki konuda çok duyarlı olmalıdır. Çocuk hakları ve kadın hakları...
Sadece hukuki değil, toplumsal ve ahlaki yönleriyle...
Medyanın bu konudaki duyarlığı son derece isabetlidir. Kamuoyu da siyasi görüşlerine bakmadan bütün utanmazlara tepki gösteriyor. Bunlar çok iyi; hatta daha da artmalıdır.
Utanmaz adamlar hiç olmazsa kamuoyunda rezil olmaktan korksunlar...
Ve hukukta ne gibi boşluklar, yargıda ne gibi noksanlıklar varsa, araştırıp onaralım...
Çocuk ve kadın; insanlığın sınandığı iki kanayan yaradır.

 

Bu yazı 1,038 defa okundu.