Amerika’ da başlayıp kısa zamanda salgın bir hastalık gibi tüm dünyaya yayılan ekonomik krizin sadece borsaları… bankaları… finans kurumlarını değil, insan sağlığını da ciddi şekilde etkileyebileceğinin ilk sinyalleri ortaya çıkmaya başladı.
Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Margaret Chan, dün yaptığı açıklamada, küresel ekonomik krizin özellikle düşük ve orta gelir gruplarının çoğunlukta olduğu ülkelerde başta depresyon ve panik atak olmak üzere ruhsal hastalıkları ve hatta intiharları artırmasının sürpriz olmayacağını söyleyerek ilgilileri tedbir almaları konusunda uyardı.
Zaten bundan çok kısa bir süre önce Amerikan Psikoloji Derneği’ nin yaptığı bir araştırmada da ekonominin halkın yüzde 80’ i için çok önemli bir stres kaynağı olduğu, başta kadınlar ve yaşlılar olmak üzere pek çok insanın genel bir korku ve endişe içinde olduğu, uyku bozukluğu, baş ağrısı, hâlsizlik… gibi şikayetlerin çok arttığı belirlenmişti.
Aslında, işsizlik ve fakirliğin arttığı… ekonomik sorunlar yaşanan dönemlerde insan sağlığının bozulması, hastalıkların ve ölümlerin artması çok akla yatkın, ama bunun tam tersini iddia edenler de var.
İşsizlik arttıkça ölümler azalıyor
North Carolina Üniversitesinden ekonomi profesörü Christopher J. Ruhm tarafından gerçekleştirilen ve Amerika’ da 1979-1998 yılları arasında 20 büyük eyalette kalp krizine bağlı ölümlerin makroekonomik parametrelerle ilişkisinin incelendiği araştırmada, işsizlikte yüzde bir oranında bir azalmanın kalp krizlerine bağlı ölümleri yüzde 0.75 artırdığı belirlenmiş. Bu, bir senede fazladan 3.900 kişinin ölmesi anlamına geliyor; hiç de küçümsenecek bir rakam değil. İşin ilginç tarafı, ölüm riski yaşlılardan çok, 20-44 yaşlarında olanlarda daha yüksek bulunmuş.
‘İşsizlik arttıkça, ölümler azalıyor’ diyen Ruhm’ a göre bunun iki önemli sebebi var: Birincisi, ekonomik durgunluk dönemlerinde hava kirliliği ve trafik yoğunluğunun; ikincisi ise, sigara ve alkol tüketiminin, obezitenin ve hareketsizliğin azalması.
Ekonomik durgunluğun bazı hastalıkları azalttığı sadece Amerika’ da değil, başka ülkelerde de biliniyor. Meselâ, Almanya’ da yapılan bir çalışmada da durgunluk dönemlerinde kalp krizi, zatürree, grip ve trafik kazalarının azalmış olduğu belirlenmiş.
Hava kirliliği kalp krizini tetikliyor
Artan işsizlikle beraber iş yerlerindeki enerji tüketiminin ve trafiğin ve de buna bağlı olarak hava kirliliğinin azalması çok mâkul.
Amerikan Kalp Derneği, atmosferdeki partiküller bir metreküpte 10 mikrogram arttığında kalp krizlerinin yüzde 3.4 oranında artırdığını bildiriyor. Hava kirliliğine yaşlı insanlar daha duyarlı olmakla beraber, bunun kalp-damar hastalığı olan veya yüksek tansiyon, diyabet, sigara içilmesi gibi risk faktörlerine sahip olan daha genç insanlarda da krizleri tetikleyebileceği biliniyor.
Trafik kazaları azalıyor
Daha az insan çalıştığında trafik kazalarının azalması da beklenen bir şey. Çalışmayan insanlar işe gitmedikleri ve gezip tozmaya da paraları olmadığı için, trafik de azalacak tabii ki.
Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu tarafından, Amerika da dahil 23 gelişmiş ülkedeki istatistiklerden yararlanılarak yapılan bir araştırmada, çalışanların yüzde 1 oranında artmasının trafik kazalarını yüzde 2.1 oranında arttığı saptanmış.
Benzin fiyatlarındaki artış da önemli bir faktör. Amerika’ lılar mart 2007’ ye göre bu sene mart ayında araçlarını yüzde 4.3 oranında veya başka bir deyişle 11 milyar fit daha az kullanmışlar. Nitekim, trafik kazaları da 2006’ da 41.059 iken 2007’ de 39.459’ a düşmüş.
Sigara ve alkol tüketimi azalıyor
Bu araştırmaya göre, işsizlikteki bir puanlık artma sigara tüketimini yüzde 0.6, obeziteyi yüzde 0.3 ve fiziki hareketsizliği yüzde 1.8 oranında azaltıyormuş.
Alkollü içki satış rakamlarına göre, ekonomik krizlerde genel olarak alkole düşkün olanlar, özellikle de çok içenler daha az içerlerken, sadece içkiye fazla düşkün olmayanlar biraz daha fazla içmeye başlıyorlarmış.
Ekonomik stresin bazı insanları içkiye daha çok yöneltebileceği düşünülebilirse de, çoğunluğun parasızlığın yarattığı gelecek korkusu ve tasarruf sebebiyle alkollü içeceklerden uzak durdukları ortaya çıkıyor.
Ayrıca işsizlik dönemlerinde insanların daha az kavga etmeleri ve daha az risk almalarının; iş stresine, daha az uyumaya ve sosyal ilişkilerin azalmasına bağlı olarak bağışıklığın bozulmasının da önemli olabileceği üzerinde duruluyor.
Çocuk sağlığı da krizden olumlu etkileniyor
İşsiz kalan anne ve babaların çocukları ile daha çok bir arada olmaları ve onlarla daha çok ilgilenmeleri, çocukların ruh ve beden sağlıkları bakımından da çok olumlu. Kriz dönemlerinde çocukların anne ve babalarıyla gezmeleri, oynamaları… hazır gıdalar ve abur-cubur yerine ev yemekleri ile beslenmeleri, daha fazla bebeğin anne sütü emmesi…sayesinde çocuklar daha sağlıklı oluyorlar.
Bizdeki durum
Bildiğim kadarıyla bizde bu konuda yapılmış bir çalışma yok, ama bu konuda fikir yürütebiliriz.
İşsizlik arttıkça iş ve trafik kazalarının azalması bizim için de geçerli olmalı. Meselâ, şu Tuzla tersaneleri kapansa iş kazalarına bağlı yaralanma ve ölümlerde müthiş bir azalma olur mu, olmaz mı?
Obezitenin azalması da beklenen bir durum. Para kazanmayan birinin yiyeceklerinde kısıtlama yapması sürpriz değil. Tabii ki daha az yiyecek ve eh bunun sonucunda da zayıflayacak. Hazır gıdalardan daha sağlıklı ev yemeklerine dönülmesi de önemli olabilir.
Hareketsizliğin azalmasının da mantıklı pek çok sebebi var. Meselâ, iş aramak için fazla efor sarfedilmesi... parası olmadığı için özel araçların daha az kullanılması, gidebilecek yerlere yürüyerek veya bisikletle gidilmesi... hiç de fena şeyler değil.
Ancak, bizde işsizliğin artmasıyla sigara ve alkol içilmesinin azalması bir tarafa, tam tersine özellikle de ucuz sigara ve içki tüketimi de artarmış gibi geliyor bana. Buna bağlı olarak da kavgaların, cinayetlerin, intiharların artması da şaşırtıcı olmaz.
Gelelim neticeye
Bugüne kadar yağılan araştırmalarda hiç dikkate alınmayan bir faktör var ki, bence hepsinden de önemli. O da, 'işsizliğin arttığı dönemlerde insanların ister istemez doktor ve hastanelerden uzak kalmaları’ ve böylece de hem tıbbi yanlışların, hem tedavilere bağlı komplikasyonların azalması. Amerika’ da her sene 100 bin insanın tıbbi yanlışlar yüzünden öldüğünü hesaba katarsanız, bana hak veirisiniz.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle