En Sıcak Konular

Cengiz Çandar


Cengiz Çandar
0 0 0000

New York’a karşı Washington ayaklanması



Doğrusunu söylemek gerekiyorsa, kimse beklemiyordu. Modern tarihin 1930’lardan bu yana en büyük “mali krizi”nin üstesinden gelmek için  Amerikan Kongresi’nin 700 milyar dolarlık bir “kurtarma paketi” ile duruma müdahale etmesinin Temsilciler Meclisi’nde reddedileceğini doğrusu kimse beklemiyordu.
Bu “red”din işaretleri hiç yok değildi ama  kimse Meclis’te Washington Post’un deyimiyle bu “bipartisan ayaklanma”yı, hem bu boyutları ile beklemiyordu.  Bipartisan yani iki-partili.
Nitekim, sadece Amerikan değil Avrupa, Brezilya ve Asya borsalarını da vuran, dolayısıyla
bir küresel dalgalanmaya yol açan Temsilciler Meclisi kararı 205 evete karşı 228 hayır oyu ile alındı.
140 Demokrat ile 65 Cumhuriyetçi evet derken, 95 Demokrat ile 133 Cumhuriyetçi hayır dediler.
İki parti şimdi birbirlerini suçluyor. Demokratlar, 700 milyar dolarlık “kurtarma paketi”nin reddedilmesinde sorumluluğun sadece 65 Cumhuriyetçi’nin evetine karşılık 133 Cumhuriyetçi’nin hayır’ından ötürü, Cumhuriyetçilere ait olduğunu söylüyorlar.
Üstelik, “kurtarma paketi” bir Cumhuriyetçi yönetim tarafından sunulmuş olduğuna göre, haksız da sayılmazlar.
Cumhuriyetçiler’in cılız karşı-iddiası, Demokratların 95 hayır’ı. Temsilciler Meclisi’nde çoğunluk Demokratlarda. Cumhuriyetçiler, “Eğer grubunuza doğru dürüst hakim olsaydınız, 95 hayır çıkmazdı, paket geçerdi” demeye getiriyorlar. Çok inandırıcı bir görüş değil.
Ne olursa olsun, sonuçta Dow Jones’un günlük sanayi endeksi ortalaması, tarihi bir rekor ile 778 puan ya da yüzde 7 oranında düştü. Birkaç saat içinde 1.2 trilyon dolar değerinde kağıt silindi, gitti.
Dow Jones endeksi göstergeleri, dünyanın Türkiye gibi gözde yükselen pazarlarının başında gelen Brezilya’yı öyle bir vurdu ki, Brezilya borsasında kayıp yüzde 13’ü aşınca, işlemler durduruldu.
Şimdi “umutlar”, yarınki Temsilciler Meclisi toplantısında bir “B Planı”nın ortaya çıkıp kabul edilmesinde. Aksi halde, bayram rehavetinde toplu bir belaya doğru yol alıyor olmamızdan korkulmalı.
***
700 milyar dolarlık bir “kurtarma paketi”nin reddedilmesinin, elbette, etkilerini zamana yayacak bir anlamı ve sonuçları var.
Mali piyasalar böylesine çatırdarken, “kapitalizm” bir kez daha tartışmaya açılırken, dünya finans kapitalinin lider ülkesi Amerika Birleşik Devletleri’nde iktidardaki Cumhuriyetçiler, kendi yönetimlerinin önerisini niçin reddettiler?
Demokratlar, hatırı sayılır oran ve sayıda bir “red” oyunu niçin verdiler?
Yani, yönetimin, her iki parti yetkililerinin ve her iki parti başkan adaylarının günler süren çabaları ve koordinasyonuna rağmen Temsilciler Meclisi’nde “bipartisan ayaklanma” niçin gerçekleşti?
Cumhuriyetçiler optiğinden bakıldığında, temelinde “laissez-passer” felsefesine yani bir anlamda “pazarlar kendi kurallarını kendi koyarlar, pazara müdahale edilmez” anlayışına sıkı sıkı bağlı olan onlar. Dolayısıyla, mali piyasalara apaçık bir devlet müdahalesi olan 700 milyar dolarlık kurtarma paketi operasyonuna temelli ve ilkeden itirazları var.
Cumhuriyetçiler, piyasalara devlet müdahalesi sevmiyorlar.
Demokratlara gelince, partinin “liberal” kanadı bunu Amerikan siyasi terminolojisinde “sol” diye anlamak gerekiyor-  700 milyar dolarlık “kurtarma paketi”ni “Wall Street’i kurtarmak” olarak görüyorlar.
Onlar, tam tersten gerekçeler ile, karşı çıktılar, Zira, “Wall Street’in kurtarılması”na ilkesel olarak karşılar.
Bir de Amerika’da Cumhuriyetçi ya da Demokrat ortak atan bir nabız söz konusu. Amerikan vergi mükellefinin, kendi payı hiç olmadığı halde, risk yönetimini iyi beceremeyen çok büyük şirketlerin kurtarılmasını omuzlamasına karşı çıkılması.
Bir seçim yılında bu “moral” ve hayli “meşru” itirazın da eksi deyimle “amme vicdanı”nda “makes bulduğu”nu söylemek mümkün.
Bu “bipartisan ayaklanma”yı, Washington’un New York’a karşı ayaklanması olarak da görebiliriz, anlayabiliriz...
***
Temsilciler Meclisi’nin önceki gün aldığı (muhtemelen) tarihi kararın, kuşkusuz, çok önemli sonuçları olacak.
En kısa vadelisi, Bush yönetiminin bitmiş olduğunu bu kararın ilan etmiş olmasıdır. Bu karar, Bush yönetimine duyulan “güvensizlik”in tavan yapma halidir. Eğer, Amerika, Başkanlık sistemi değil, bizimkiler gibi Parlamenter sistemle yönetilen bir ülke olsa, Temsilciler Meclisi’nin bu kararı bir “güvensizlik oyu” yerine geçecek ve Bush, dünden itibaren “düşmüş” sayılacaktı.
Yakın-orta vadeli muhtemel sonucu, kabağın üzerinde “Cumhuriyetçi” etiketi taşıdığı için başkan adaylarından John McCain’in başında patlayacak olmasıdır. Temsilciler Meclisi, söz konusu kararıyla Demokrat başkan adayı Barack Obama’nın giderek önü açılan yolunu, ardına kadar açmışa benziyor.
Kararın dünya ve ülkemiz üzerindeki, kısa-orta ve uzun vadedeki etkilerini daha iyi görebilmek ve anlamak için, Temsilciler Meclisi’nin yarınki toplantısını ve hafta sonuna dek yapılacak çalışmaları izlemekte yarar var.
Ne de olsa, Türkiye’yi uzun “bayram haftası” kurtardı. Borsa kapalı kaldı. Sayısız mali ve ticari işlem kendiliğinden korundu.
“Türkiye etkilenmez” sözünün kocaman bir yalan olduğu ortaya çıkamadı. Türkiye’nin etkilenmemesi için bu dünyada değil, başka bir gezegende bulunması gerekiyor. Oysa, öyle değil. Türkiye, artık boğazına kadar küresel sistemin içinde. Oradaki çalkantılardan etkilenmemesi düşünülemez.
Türkiye’nin “Washington’un New York’a ayaklanması”ndan, bir başka deyimle Temsilciler Meclisi kararından etkilenmemesi için, bu kararın “şeker” gibi bir zamanlamayla gelen Ramazan Bayramı’nın arife günü gelmesi gerekirdi.
Öyle oldu...
Dünyanın nefesini tutarak kilitlendiği ABD Temsilciler Meclisi’ndeki oylamadan beklenen karar çıkmadı. Bankaların elindeki batık kredilerin üstlenilmesini sağlayacak 700 milyar dolarlık yardım 205’e karşı 228 oyla reddedilince uluslararası piyasalarda deprem yaşandı. New York Borsası’nda Dow Jones endeksi yüzde 6,98 oranındaki tarihi düşüşle 10 bin 365 seviyesine indi. Brezilya borsasında kayıp yüzde 13’ü aşınca işlemler durduruldu. Başkan Bush, paketin geçmemesinin ekonomiye felaket etkisi yapabileceğini söylemişti. Piyasaların şoka girmesine yol açan diğer bir gelişme de finansal krizin Avrupa’ya yayılmaya başlaması oldu. İngiltere, Almanya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İzlanda’da zordaki bankalar kamulaştırılarak krizin yayılması engellenmeye çalışıldı. Bu gelişmeler Avrupa’da yüzde 5’e varan düşüşlere yol açarken Türkiye bayram tatili sayesinde gelişmelerden en az etkilenen ülke oldu.

radikal



Bu yazı 1,052 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Mart 2012 'İç savaş salgını' ve 'korunma yolları'...
    • 8 Şubat 2012 Türkiye, Suriye'de savaşa mı gidiyor?
    • 13 Temmuz 2011 Diyarbakır DTK'nın, BDP Ankara'nın
    • 22 Haziran 2011 Türkiye'nin doğru Suriye pusulası
    • 14 Haziran 2011 Yeni anayasa için AK Parti-BDP-CHP uzlaşması
    • 13 Mayıs 2011 İktidar Kürt sorununu anlamalı
    • 16 Nisan 2011 AK Parti'nin Güneydoğu'da 'siyasi ricatı...'
    • 12 Nisan 2011 Aday listelerini okuma kılavuzu
    • 1 Mart 2011 Hoca ve 28 Şubat'ın cenazesi
    • 22 Şubat 2011 Libya: Osmanlı dominosu ve Bingazi'deki kan davası
    • 19 Şubat 2011 Ergenekon faturası
    • 5 Şubat 2011 Mısır'ın tarih yazdığı gün...
    • 8 Ocak 2011 Hizbullah tahliyesi mi rönesansı mı?
    • 5 Kasım 2010 TAK, ne kadar PKK, ne kadar 'Ergenekon?'
    • 29 Ekim 2010 'Tek Cumhuriyet'in iki Ankara'sı
    • 26 Ekim 2010 Bu gidişle katilden çocuk yaratılacak
    • 6 Ekim 2010 Washington'daki Türkiye
    • 1 Ekim 2010 Daha seyahatin başı, çözümün eşiği değil...
    • 29 Eylül 2010 Türkçeye onurunu iade edin
    • 21 Eylül 2010 Hakkâri provokasyonuna inat

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,892 µs