En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

Washington’un Erdoğan'dan 5 isteği? İster yap ister yapma!



Bir Amerikan gazetesi, AKP kapatılmaktan kurtulduktan sonra, Başbakan’ın yapması gerekenleri yazdı! Toplam 5 madde. Bunlara bakınca, hükümetin ‘tavsiyelere’ uyduğunu anlıyorsunuz. Yine de imtina edecekleri olabilir! Veya bir ‘başkasının’ daha önce davrandıkları. Bakın o 5 madde ne?..

Çok değil, 2 hafta önce ABD’nin önemli iki-üç gazetesinden biri sayılan “Washington Times”da (24 Ağustos-F. Stephen Larrabee.) yayınlanan uzunca bir makaleden bahsediyorum…

Washington Times güçlü bir yayın organı. “Resmi ve etkili” kaynakları var.

Gazete Anayasa Mahkemesi’nin kararını övüyor ama AKP Hükümeti’nin kılpayı kurtulduğunu yazıyor.

Aynı duruma düşmemek ve Başbakan Erdoğan’ın liderliğine güveni yeniden inşa etmek için de 5 önemli maddeye uyulmasını hararetle nasihat ediyor.

Özünü kaybetmeden ama özetleyerek aktarayım…

1) 22 Temmuz seçimlerinden sonra göz ardı edilen laik kesim ve ordu ile köprüleri yeniden inşa etmelidir. Bunu yapmamak ciddi bir ‘taktik’ hataydı. Tekrarlanmaması için ordu tarafından laikliğe meydan okumak anlamına gelecek adımlardan sakınmalıdır.
2) Reform süreci bir süredir tıkanmış, Brüksel’le ilişkiler gerilmişti. Başbakan iş dünyasından gelen taleplere de kulak vererek ülke içinde reform sürecini canlandırmalı ve AB üyelik girişimini rayına oturtmalı.
3) PKK sorunu, Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin yardımı olmaksızın çözülemez. Erdoğan bu hükümetle ikili sorunları görüşmeli.
4) Erdoğan’ın Türkiye’deki Kürt halkının yaşam koşullarını iyileştirmesi gerekiyor. Sorun sadece askeri yöntemlerle çözülemez. Ki Türk ordusu bu gerçeğin gittikçe farkına varmaktadır.
5) Erdoğan’ın ABD ile ilişkilerde yaşanan iyileşmenin, Başkan Bush’un görevinini sona ermesinden sonra da devam edeceğini garanti etmesi gerekir.

AKP hükümeti ve Başbakan bu maddeleri, hadi tavsiye diyelim, hayata geçiriyor mu acaba?

           *   *   *

Bakalım... 1’inci maddenin uygulandığına ilişkin bir pratik elimizde yok henüz. Ama tersi örnek de yok.

Zamanla ortaya çıkacağını varsayabiliriz.

2’inci konu biraz tartışmalı. Kapatma davasının sonuçlanmasından sonra AKP hükümeti AB’ye yönelik bir “ulusal program”ı hayata geçirmeye çalışıyor.

Bu konuda Türk iş çevrelerinin ve AB’nin uzun süredir baskısı var. Ancak AKP seçmeni başta olmak üzere Türk kamuoyu bu konudan hayli “soğumuş” durumda.

Şu an “sağlıklı” bir anket yapılsa sonuç ne çıkar gerçekten merak ediyorum. Yerel seçimlere gidilen süreçte AB’ye yönelik icraatlar AKP’nin işine çok gelmeyebilir.

Esasen AKP hükümetinin de AB ile ilişkilerde kerhen davrandığına ilişkin bir intibâ var bende. Yine de söylenebilir ki, AKP bu kulvarı fazla ses çıkarmadan sürükleyecek gibi.

Bu arada bir not da düşeyim.. Aslına bakarsanız ABD de, Türkiye-AB arasındaki pürüzlerin bir kısmının Brüksel’den kaynaklandığını düşünüyor. Yine de Ankara’nın girişken davranmasından yanalar.

                   *   *   *

3’üncü konu tekrar pişiriliyor. Irak’ın Kuzeyi’ndeki yönetimle ilişkilerin geliştirilmesinin hızlandırılması.

Açık söyleyeyim, bu, tatsız ve elini verenin kolunu bırakın bacağını zor kurtardığı bir konu. ABD, “terör örgütü sorununu ancak böyle aşarsınız” diyor ama başka ve “asıl” meseleler var.

Meselâ Kerkük. Buraya yazayım.. Bu Kerkük işinden büyük dert çıkacak.

Hem bölge hem de dünyada Kerkük’teki gelişmelerle ilgili yazılara baktığınızda görüyorsunuz ki, burada 40 tilki dolaşıyor, kırkının da kuyruğu birbirine değmiyor.

Buraya da bir not düşeyim… Anımsarsanız kısa süre önce Kürtlerin bir mitinginde bomba patlamıştı ve galeyana gelenler Türkmen binalarını basmıştı.

Bombadan daha çok insan çatışmalarda öldü. Şimdi anlaşılıyor ki-ve zaten şüphe etmiştik-baştan sona provakasyonmuş.

“Nereden anlaşılmış” derseniz, bölgedeki ABD kuvvetlerinin komutanı olayı, odasındaki monitörlerden “canlı” izlemiş, o söylüyor!

           *   *   *

4’üncü madde Güneydoğu bölgemizde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam koşullarının iyileştirilmesi.

“Temcid pilavı” ağırlığındaki bu konunun siyasi erk tarafından bu kadar zamandır bir türlü halledilememesi herkesi baydı.

Peki AKP bir şey yapıyor mu?

Yapacak… Bu konuda en azından kısa vadede emin olabiliriz.

Çünkü erken seçimler var ve bu yörenin AKP için politik önemi mâlum. ("Diyarbakın düşecek" mealli ifadeleri anımsayın.) Ama benim ilgimi çeken, Amerikalılar’ın “Türk ordusu bu gerçeğin gittikçe daha çok farkına varmakta” ifadesi.

Gazetenin bu konudaki bilgisinin doğruluğu, makalenin, Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un 3 Eylül’de başlayan Güneydoğu gezisi öncesinde yazılmasından anlaşılabilir mi?

5… Bu madde de biraz şımarmışlar! Öyle veya değil, bir ülkenin liderinin bir başka ülkenin “gelecekteki” dönemine, hadi şu sıralar moda deyimle söyleyelim biat etmesi anlamına gelecek “garanti vermesi” diye bir şey olur mu?

Bu beklentinin, “Türkiye’deki siyasi kargaşanın önüne geçmek, Erdoğan’ın liderliğine güveni artırmak” (öyle yazıyor) ilişkisi ne acaba?

           *   *   *

Taleplerin tümüne baktığınızda görüyorsunuz ki, bunlar hiç duymadığımız şeyler değil. Hemen aynı öneriler, toptan olmasa bile Türkiye’de de yazıldı.

Kuşbakışı incelediğinizde ise şu çıkıyor; AB’ye yanaş, ABD’ye yapış, bölgendeki Kürtlerle bir araya gel, bunlara yapabilmek için de ordu ile iyi geçin.

Acaba Erdoğan ve AKP, Amerika’nın bu tavsiyelerine uyacak mı?


TRT Genel Müdürü’ne o soru nasıl sorulmaz?

Zaman Gazetesi’nde Türkiye’nin kadın röportajcılar silsilesinden gelen  (bundan sonra röportör mü desek?) Nuriye Akman TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’le söyleşmiş…

İçinde herşey var… Kürtçe yayından Tarkan’ın yılbaşı programına çıkarılmasına, özel kanallardan transferlerden “nasıl BBC gibi olunabilir”e, yeni kurulacak haber kanalından “protokol yayıncılığı”nın getirdiği sorunlara kadar.

Bir şey yok… Bana göre en önemlisi de o oysa.

TRT her iktidarla bir başkalaşım geçirir.  O kadar alışıldıktır ki, kimse çok şaşırmaz. Ama bu sefer durum biraz farklı. TRT, “liberal” ve “muhafazakar” programlardan geçilmiyor.

Samimi söylüyorum, bunu kurumun iktidar partisinden etkilenmesine ilişkin bir kritik saymayın.

TRT’nin 14-25 yaş arası izleyici oranı kaç biliyor musunuz?

Sıfır!..

Kimseyi mahçup etmek istemem ama, “yok artık” diyen varsa kaynağımı söylerim. Yani öyle BBC gibi falan olması mümkün değil TRT’nin.

Söylediğim şu... Böyle yapılırsa kimse güven duymaz yapılan yayıncılığa. Bunu en iyi Genel Müdür Şahin’in anlayacağını sanıyorum.

Çünkü; “İstediğiniz kadar Başbakanı, Cumhurbaşkanı’nı (haberlerde) birinci sırada verin, izlenmedikten sonra ne işe yarar?” sözü ona ait.

Tokat yiyen koruma polisini hatırladınız mı?

Televizyonda o görüntüyü izleyince içim sızlamıştı…

Tabiî unutuldu gitti. Anımsatayım…

2000 yılında DSP-MHP ve ANAP, Cumhurbaşkanlığı için Ahmet Necdet Sezer’in aday gösterilmesinde anlaşmıştı.

Ancak zamanın MHP milletvekili Sadi Somuncoğlu da yarışa katılmak istedi.

25 Nisan günü başvuru yapmak için Meclis’e gittiğinde bazı MHP milletvekilleri onu engellemek istedi.

Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt o hengâmede Somuncuoğlu’nun resmî koruma polisini tokatladı.

Polis arkadaşları apar-topar o memuru olay yerinden uzaklaştırdılar ama yüzündeki çaresizliği iyi hatırlıyorum. Üzerinden tam 8 yıl geçti. Sonuç?..

Şu; Enginyurt görev başındaki polise mukavemet suçundan 20 ay hapisle cezalandırıldı. İnfazın yerine getirilmesi için evine giden polis Enginyurt’u bulamamış, ABD’deymiş.

Biraz geç oldu ama adalet yerini buldu diyelim.

Mahkeme kadıya mülk olmadığından dokunulmazlık eninde sonunda bitiyor. Kulaklara küpe olsun.



Bu yazı 3,523 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,935 µs