0 0 0000

Bahçeli Ergenekon’la nasıl mücadele etti

Dün Ertuğrul Özkök’ün köşesinde vardı. Hürriyet yazarı Cengiz Semercioğlu Özkök’e ‘Balıkçı Kahraman’ı yarın ben yazacaktım. Haber elimde patladı’ diye mesaj atmış. Özkök de ona ‘Elinde haber varsa tutmayacaksın’ demiş.

Yaşadığım tam da bu… Uzun bir süre MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Ergenekon’la nasıl başa çıktığını ‘Örgütle başından beri mücadele etmek zorunda kalan adam’ diye orada burada anlatıp durdum. Ancak bir türlü Bahçeli’nin neredeyse altı yılı bulan ‘Ergenekon’la mücadele’ tarihini oturup bir haber analiz formatına sokma fırsatım olmadı. Tam ‘artık şunu yazayım’ derken Hürriyet’ten Sefa Kaplan’ın dün önemli bir haberi yayınlandı: Bahçeli Ergenekon’un dışında nasıl kaldı…

Sefa Kaplan haberinde benim de dikkat çekmek istediğim noktalara odaklanmış. Bahçeli’nin MHP içerisinde Ergenekon’la ilintili olan Kemal Kerinçsiz gibi isimleri 2004 yılından itibaren tasfiye etmeye başladığına, emekli paşalarla parti arasına net bir mesafe koyduğuna, istismara açık olduğu gerekçesiyle Ülkü Ocakları’nın dağıtıldığına dikkat çekmiş. Kaplan, Bahçeli’nin partisinin üzerinde oynanan oyunların farkında olduğunu yine MHP liderinden yaptığı alıntılarla ortaya koymuş.

Ancak neyse ki Kaplan haberini bu çerçeveyle sınırlamış. Yoksa Kaplan’ın yazdıklarının üzerine söyleyecek sözüm kalmayacaktı.

Ben ‘Bahçeli’nin 2004 yılında Ergenekon’la başladığı mücadeleyi’ daha geriye götürüyorum. Bana göre Bahçeli 1999 yılında yeniden örgütlenmeye başlayan Ergenekon’un ilk hedefi olması nedeniyle örgütün ilk kez farkına varan ve ona karşı soğukkanlı bir mücadele yöntemi geliştiren siyasi aktördür. Ve Türk demokrasisi ve istikrarına bence hayati katkılarda bulunmuştur.

Örgütü 2002’de fark etti

Ben Bahçeli’nin örgütle mücadeleye başladığı tarihi biraz daha geriye çekiyorum. DSP lideri Zeki Sezer’in ‘Bazı komutanlar Ecevit’e çekil baskısı yaptı’ sözlerinden yola çıkarak Ergenekon’un 1999 yapılanmasından sonra siyasete ilk müdahalesini DSP-MHP-ANAP koalisyonuna yönelik gerçekleştirdiğini düşünüyorum. Son haftalarda da basına yansıdı. Ergenekon iddianamesinden çıkan belgelere göre Ecevit 'hasta' olduğu gerekçesiyle başbakanlıktan indirilmeye çalışılmıtı. Hal böyle olunca Bahçeli’nin neden aniden istifa ettiği ve ülkeyi AK Parti’yi iktidara taşıyan erken seçimlere götürdüğü sorusunun yanıtı da ortaya çıkıyor. Ergenekon operasyonu öncesinde Bahçeli’nin ‘bazı oyunları sezdiği, bu yüzden istifa ettiği’ söylenirdi. Örgütün ortaya çıkarılmasıyla Bahçeli’nin sezdiği oyunlar da kafamda netleşmiş oldu.

Tabanını yatıştırdı

Ancak Bahçeli bununla kalmadı. Örgütle mücadelesini sürdürdü. Tam da Sefa Kaplan’ın söylediği gibi 2004 yılı itibarıyla –ki o yıl Sarıkız operasyonunun somutlaştığı yıldı- Bahçeli Kemal Kerinçsiz gibi isimleri partiden uzaklaştırdı ve aynı dönemde Ülkü Ocaklarını ‘provokasyon’ endişesiyle dağıtmaya başladı. Belki milliyetçiliğin körüklenmesiyle Türkiye’de çıkarılacak iç çatışmalardan ve teşkilatının bu çatışmaların merkezine çekilmek isteneceğinden endişe etti. Terör aynı dönemde azarken, Türkiye’nin sokaklarında teröre lanet okuyan kalabalıklar milliyetçi söylemlerin etrafında birleşti. Belki de bu yüzden Türk-Kürt çatışmasının körüklenmesinden endişe eden Bahçeli sık sık tabanına ‘itidal’ çağrısı yaptı ve ‘oyunlara’ gelinmemesi gerektiğini söyledi. ‘Sokaktan uzak durun’ dedi. MHP liderinin Meclis'in açıldığı gün DTP'lilerle tokalaşması ve verdiği pozlar da aslında parti tabanına dönük mesajlardı.

Diğer yandan örgütle mücadelenin bununla sınırlı kalmadığı, doğrudan kendi liderliğinin de hedef alındığı iddialar arasında. MHP yönetimi 2006 yılında Bahçeli’ye rakip olarak ortaya çıkan Ümit Özdağ’ın Bahçeli’ye karşı örgütçe desteklendiğine inanıyor. Özdağ bu iddiayı kesin bir dille yalanlasa da parti yönetiminin o dönemde benzer bir düşüncede olduğu kongre dönemindeki söylemlerden ortaya çıkıyor.

Bu bilgiler nerden geldi?

Elbette devletin istihbarat örgütleri henüz bu yapılanmadan net bir şekilde haberdar değilken, MİT tarafından sadece 'duyum'lar Başbakanlığa iletilirken, Bahçeli’nin 2002 yılından bu yana dönen bazı dolapların farkında olması dikkat çekici. Kendi partisi ve tabanının hedef seçildiği, parti teşkilatının provokasyonların uygulama yeri olacağı kaygısı da şüphesiz bir bilgiye dayanıyordu. Anlaşılan Bahçeli Ergenekon’dan sadece haberdar olmamış, çalışma yöntemleri ile ilgili de önemli bulgulara ulaşmıştı. MHP liderinin, devlet kurumlarının o dönemde sadece ‘duyum’sadığı Ergenekon’un çalışma yöntemi ile ilgili bilgilerine nasıl ulaştığı da elbette araştırmacıların üzerinde durması gereken önemli bir nokta.

Bu yazı 1,957 defa okundu.