En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Senin ötekilerden ne farkın var?



Zülfü Livaneli’yi severim... Kendisini buna inandıramadım, arada sitemlerine maruz kaldım ama, gerçekten severim.

Bir defa, iyi bir adam...

Değerli de bir adam...

Müzisyenliği, yazarlığı, sinemacılığı, aranjörlüğü...

Sesi kötüdür, detonedir, mikrofondan uzak tutulasıdır, şudur budur ama, Ravel’le, Haçaturyan’la, hatta Peter Gabriel’le yarışacak, hatta bazen onları geçecek bestelere sahiptir.

Hiç abartmıyorum...

Sinemacılığı da öyledir... ‘Şahmaran’ abukluğunu saymazsak, yönettiği iki film de ‘ortalama’nın hayli üzerindedir. ‘Yer Demir Gök Bakır’ı nasıl unutabiliriz?

Romanlarını pek tutmuyorum.

Bunu yazdım da...

Bunu yazdığım için kırıldı; ‘Sanırım dikkatli okumadınız’ sitemiyle birlikte imzalı kitaplarını gönderdi, ben de telefon açıp teşekkür etmeyi akledemedim, bu inceliğini kaba bir vurdumduymazlıkla geçiştirmiş oldum.

Bu vesileyle kendisinden hem özür diliyorum, hem de teşekkürlerimi sunuyorum.

Romanlarını ‘dikkatli’ okumuştum oysa...

Hatta, düşüncelerimi yazarken, pek tutmadığım halde yazdıklarının hakkını vermiş, Naipaul’dan, Coetzee’den, Kertesz’den, ‘En çok Nobel alamayan Türk yazarı Yaşar Kemal’den, ödül için her türlü tuhaflığı yapmaya hazır Orhan Pamuk’tan hiçbir eksiği olmadığını söylemiştim.

Demek ki bu yetmiyor Livaneli’ye...

Daha çok övülmek, daha çok taltif edilmek, daha çok sevilmek istiyor.

Ben de işte ondaki bu ‘açlığı’ sevmiyorum.

Bir de, denetleyemediği, bastıramadığı ‘bir şeyler olmak’ hırsı ve gizlemeyi başaramadığı megalomanisi...

Bunu bazen öyle uluorta ve bağıran bir dille ifade ediyor, öyle gözümüze gözümüze sokuyor ki, ‘Tamam işte’ diyorsunuz, ‘Zülfü Bey yine görülmek, anlaşılmak, farkedilmek istiyor...’

Diyelim ki CHP’yi mi eleştiriyor...

Hayır, aslında CHP’yi eleştirmiyor.

Bu partideki ‘kadir kıymet bilmez’ ve yola Deniz Baykal’la devam etmekte kararlı güruhu eleştiriyor.

Kendisi bu partiye genel başkan olsa böyle mi olacaktır?

Olmayacaktır...

Bir tarihte ‘solu toparlayacak lider adayı’ diye gaz vermişlerdi buna.

Eli yüzü düzgündü, ağzı laf yapıyordu, solcuydu, arkasında ciddi bir hayran kitlesi vardı...

Eh uluslar arası piyasada da tanınıyordu... Gorbaçov’la arkadaşlığı, Elia Kazan’la kankalık durumları filan...

Baykal’la oluyordu da, kendisiyle niçin olmasındı?

Hep bu gazla yaşadı ve inatla ‘keşfedilmeyi’ bekledi.

Öyle ki, ‘bölünmüş sol’ görüntüsü veren liderlerden anlayış göstermelerini, mümkünse kendisi lehine çekilmelerini bile istedi.

İnanmayacaksınız ama, bunu bile yazdı...

Neyse... Bu kadar laf, dünkü ‘Türkiye’de sol var mı?’ başlıklı yazısını tartışmak, kendisini teyit etmek içindi.

Livaneli, Türkiye’de sol olmadığı görüşünde.

Sadece kendisini sol sanan yapılar varmış.

Ben de aynı kanaatteyim.

Livaneli’ye göre, ‘işçi sınıfı mücadelesi, korkunç hale gelen gelir dağılımı adaletsizliği, sömürü’ gibi klasik sol konular, hiçbir zaman ‘bu sol’un gündeminde olmadı.

Ben de aynı kanaatteyim ama, Livaneli’nin ‘bu sol’ nitelemesine katılmıyorum.

Demek ki başka bir ‘sol’ var.

Öyleyse Livaneli bize bu ‘başka sol’un nasıl bir sol olduğunu yahut olması gerektiğini izah etsin. Bir de, mümkünse, hangi noktalarda sürekli eleştirdiği ‘bu sol’dan farklı düşündüğünü anlatsın.

Ben bir fark göremiyorum...

Çok partili parlamenter sistemi ‘karşı devrim’ olarak niteleyen, statükoya toz kondurmayan, laikliği ve cumhuriyeti ‘fetişleştiren’, gördüğü her sakallıyı ‘mürteci’ sanan Livaneli’nin de diğerlerinden farkı yok çünkü...

star



Bu yazı 1,185 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,353 µs