En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Sakın İzmir de elden gitmesin



Baykal, yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara’yı istiyormuş. 1994’ten beri bu iki ilde de kazanamıyor.

Murat Karayalçın’dan sonra aynı zamanda ‘laikliğimizin’ de başkenti olan Ankara’yı, her İstanbullu’nun kapısına sabahları süt bırakacağını söyleyen Prof. Nurettin Sözen’den sonra da İstanbul’u kaybetti.

Kaybediş o kaybediş.

Bu durum, benzetmek gibi olmasın da, biraz ‘şeye’ benziyor...

Şuna:

Galatasaray 14 yıl, Beşiktaş 13 yıl şampiyonluk görememişti.

Trabzonspor ise 25 yıldır bekliyor.

Baykal’ın CHP’si Beşiktaş’ın rekorunu kırdı, Galatasaray’ın rekorunu egale etti.

Böyle giderse Trabzonspor’un, İspanya’daki bazı Katalan ekiplerinin, Britanya’da 50 yıldır şampiyonluk yüzü göremeyen kıyı ve kenar mahalle takımlarının da rekorunu kıracak.

Belli ki böyle gidecek.

Baykal (yoksa Karayalçın mıydı?), İstanbul’la ilgili ilk ciddi atağını, değerli bir müzisyen olan başka da bir şey olmayan Ömer Zülfü Livaneli’yi aday göstererek yaptı.

Livaneli, şimdi Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten Başbakan Recep Tayip Erdoğan’a kaybetti.

Hep söylüyoruz, sakalımız da var, ama dinleyen yok.

Livaneli de dinlememişti.

Susuzluktan kıvranan, sokaklardaki çöp dağları arasında evinin yolunu bulmaya çalışan insanlara ‘laiklik’ ve ‘çağdaş yaşam’ vaat ederseniz dönüp yüzünüze bile bakmazlar.

Nitekim, ‘İstanbul’u kongreler kenti yapacağım’ sözü dışında somut hiçbir projesi bulunmayan, üstelik televizyondaki bir açık oturumda rakibinin üzerine yürüyerek ‘Çabuk söyle... Atatürkçü müsün?’ diyen Livaneli’nin yüzüne de kimse bakmamıştı.

Livaneli, kaybetmenin acısıyla, oturup üç adet roman, bir adet anı kitabı yazdı; bazı filmler çekti, mebzul miktar beste ve ‘aranjman’ yaptı; çok güzel film müziklerine imza attı. (‘Mutluluk’ filmi örneğin...)

Bu da, bir nevi, İstanbullu’nun sanata katkısıydı.

Erdoğan’a kaybeden sadece Livaneli olmadı...

İlhan Kesici de kaybetti.

Kıymetli dostum İlhan Kesici, CHP kontenjanından bir kez daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterilecekmiş.

Kimseyi üzmek istemem ama, yine kaybedecek.

Baykal, İstanbul’u Kesici’yle, Ankara’yı Prof. Ural Akbulut’la düşürmeyi planlıyormuş. Kesici olmazsa, Cem Kozlu devreye sokulacakmış.

Kocaeli adayı ise, inanmayacaksınız ama, ‘bir kez daha’ Sefa Sirmen’miş.

Hadi Kesici’yi, Kozlu’yu, Sirmen’i anladık da...

Ural Akbulut da nereden çıktı?

Tamam, biliyoruz, bu arkadaşımızda girişimci bir ruh var; bir rektör gibi değil, üretimi ve kazancı artırmaya çalışan bir ‘fabrika müdürü’ gibi davranıyor...

Nitekim yönettiği üniversitenin ‘ödenmiş sermayesini’ yüzde bilmem kaç oranında artırmıştır, aferin iyi etmiştir de, bunun dışında Ural Akbulut nedir ki?

Haa, bir de okula çok güzel bir havuz yaptırmıştır.

Havuz konusunda Melih Gökçek’le yarışabileceğini göstermiştir.

İyi de, bu Ural Akbulut, aynı zamanda ‘Ordu göreve’ pankartlarının altında yürüyen, Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş Başbakanına ‘Sonu ‘kara cübbeliler’ diyen Menderes gibi olur’ diyerek aba altından ‘darbeci sopası’ gösteren arkadaş değil miydi?

İstanbul ve Ankara’yı olmayacak isimlerle düşürmeye çalışan Baykal, yoksa İzmir’i de mi kaybetmek istiyor?

star



Bu yazı 985 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,483 µs