En Sıcak Konular

Mehmet Ali Birand


Mehmet Ali Birand
0 0 0000

AKP'nin kapanmasına neden karşıyım



Mehmet Ali Birand/Posta

İkisinin arasında bir yerde durulmasına kimse tahammül edemiyor.
Eğer AKP’ye karşı iseniz, Anayasa Mahkemesinin olası bir kapatma kararını, mutlaka desteklemeniz ve alkışlamanız gerekiyor.
Eğer, AKP kapanmasın diyorsanız, iktidar yalakası, iktidardan nemalanan birisiniz.
İşte böyle bir korkutma, sindirme politikası uygulanıyor.
Hayır, ben korkmuyorum.
Sinmeye de hiç niyetim yok.
AKP’li değilim...
AKP ile benim ve  ailemin en küçük bir çıkar ilişkisi yok.
AKP’nin dünya görüşünü, din konusuna yaklaşımını da paylaşmıyorum.
Anayasa Mahkemesi önümüzdeki günlerde tarihi bir karar  verecek. Buna kimse karışamaz ve Mahkemenin kararına da  herkes uymak zorundadır. Ancak, her sorumlu kişinin, bugünden sorumluluğunu yüklenmesi, soyut sloganların arkasına gizlenmeden görüşünü ortaya koyması da doğal hakkıdır.
Bende sizlerle, AKP’nin dünyasını paylaşmamakla birlikte, neden kapanmaması gerektiği yolundaki görüşümü paylaşmak istiyorum.

Ne gibi sorunlarla yaşadığımız ortada
• Atatürk ilkeleri çerçevesinde, İslam dünyası içinde Türkiye’yi  farklı yapan, Avrupa’ya yaklaştıran ve uygar ülkeler statüsüne getiren en önemli üstünlüğü Demokratik-Laik sistemi olduğuna ve bu konuda hiçbir ödün verilmemesi gerektiğine inanırım.
• Türkiye’nin zenginleşmesi, bölgenin lideri konumuna gelmesi, uluslararası camiada 1 inci lige çıkması için tek yolunun Avrupa Birliğine katılmak olduğundan hiç kuşku duymam...
• AKP’nin dindar bir parti olduğunun farkındayım. Bu partinin içindeki bazı kesimlerin, Türkiye’yi muhafazakarlaştırmak  istediklerini de görüyorum... Kontrolden çıktıkları taktirde, ilerde ülkenin laik sistemine tehlike yaratabileceklerinden de kuşkulanıyorum.
• Başbakan Erdoğan’ın 2007’ye kadar ki süreci gayet iyi yönetmesine, birçok tabuyu yıkmasına rağmen, yüzde 47 oy aldığı son genel seçimlerden sonra, sağduyusunu kaybettiğini, türban konusunda büyük hata ettiğini biliyorum.
• Özellikle bazı AKP belediyelerinin son derece hatalı ve adeta laiklik düşmanı gibi davrandıklarının, bunun da  toplumun  bir kesiminde rahatsızlık yarattığının, Başbakan’ın da  bu kaygıları gidermek için önemli bir çaba  harcamadığının  farkındayım.

Bütün bunlara rağmen, kapanmasına karşıyımSöylemek istediğim, neler yaşadığımızı ve uzun vadeli bazı sıkıntı ve tehlikelerle  karşılaşabileceğimizi görüyorum.
Bütün bunlara rağmen, AKP’nin kapatılmasına karşıyım.
Unutmayalım ki, bu dava siyasi niteliklidir. İddianamenin ne kadar dolgun  olup olmadığı, ne kadar  somut verilere dayanıp  dayanmadığını da tartışmanın dışında tutuyorum. Olayı tamamen ülkenin orta ve  uzun vadeli çıkarlarını düşünerek değerlendiriyorum.
1. Ergenekon soruşturmasıyla önemli bir gerilim sürecine giren Türkiye, bir de AKP’nin kapatılmasıyla demokrasisine ve  ekonomisine büyük darbe  yiyecek dev bir karmaşa yaşanacaktır.
2. AKP’nin kapatılması, hatta Erdoğan’ın yasaklanması, hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. AKP başka isimle yoluna devam edecek, Erdoğan bağımsız aday olup erken seçime katılacak ve tekrar partisiyle yine iktidar olacaktır. Bu konuda kimse hayale kapılmamalıdır.
3. Kapanmadan sonra tekrar iktidar olduklarında, ülkedeki bölünmüşlük ve gerginlik daha da fazlalaşacak ve istikrarsızlık daha da artacaktır.
4. DTP ile birlikte AKP’nin  de devreden çıkmasıyla Güneydoğu PKK’ya teslim edilmiş olacaktır.
5. Radikal dinci gruplar daha fazla birbirlerine kenetlenecekler ve laiklik aleyhtarı akımlar güçlenecektir.
Bu listeyi isterseniz daha çok uzatabilirim. Çok daha karanlık bir senaryo yazabilirim.
Ancak, AKP kapatılmaz ve bir uyarı verilmesi ile yetinilirse,  bu ülke tekrar rayına oturur ve istikrar yerleşir.
Bazılarımız, kapatılmadığı taktirde AKP’lilerin daha da hoyratlaşacaklarını ve laikliği daha da  erozyona uğratacak adımlar atacağını ileri sürüyor.
Hayır, ben buna inanmıyorum.
Bu insanlar da bizler kadar zeki  ve çıkarını bilen kişilerdir.
AKP artık, nereye kadar gidebileceğini anlamıştır. Belirli bazı çizgilerin ötesine geçildiğinde, ülkenin  yönetilemeyecek bir noktaya geldiğini, büyük farkla seçimler kazanılsa dahi, Türkiye’de iktidar olmanın başka uzlaşılarla gerçekleşebileceğini artık açıkça görmüştür.
Türban konusu da, hem Anayasa, hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin  kararlarıyla kapanmıştır. Bazılarımız için asıl “tehlike” sayılan  türbandan sonra, şimdi, bir adım daha ileri gidip bu parti’nin üstünde tepinmenin,  köşeye sıkıştırıp daha da dövmenin, Erdoğan’ın başını koparmaya çalışmanın  ne anlamı var?
Ayrıca unutmayalım ki, kapanma durumunda, zaten Ergenekon soruşturmasıyla çivisi çıkan toplumsal barış daha da bozulacak, hatta yeni bir seçimden güçlü çıksa dahi, böylesine gerilimli bir ortamda AKP’nin ülkeyi yönetmesi adeta imkansızlaşacaktır. Türkiye daha da büyük  bir krize girebilecektir. Bu olasılığı sadece “uyarı” kararı engelleyebilir.
İşte bütün bu veriler karşısında, AKP’nin kapatılmamasından yanayım.
Tekrar edeyim bir “kapatma kararı” bu partiyi daha da köşeye sıkıştıracak ve iç çekişmeyi arttıracaktır.
Sadece “uyarıyla” yetinilmesi ise, toplumdaki uzlaşı arayışını körükleyecek ve yeni bir ortam yaratacaktır.
Üstelik unutmayalım; Anayasa Mahkemesi ve de Savcısı daha uzun süre bugün bulundukları yerlerde oturacaklardır. Eğer AKP, uyarıya rağmen aynı hoyrat tutumunu sürdürür ve laik sistem için gerçekten tehdit olursa;  yine kapatma davası  açılabilir.
Gelin AKP’ye ikinci bir şans daha verelim.



Bu yazı 1,002 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 27 Eylül 2012 Türkiye, Suriye'de frene basıyor...
    • 25 Temmuz 2012 Türkiye'siz İsrail'in eski etkinliği kalmadı...
    • 20 Temmuz 2012 Esad için yer aranmaya başlandı, ancak henüz kabul eden ülke bulunamadı...
    • 13 Temmuz 2012 Washington Ankara'yı yavaşlatmaya çabalıyor
    • 27 Haziran 2012 Türkiye karizmasını çizdirmedi...
    • 21 Haziran 2012 PKK, vurdukça devre dışı kalıyor...
    • 25 Nisan 2012 23 Nisan müsamelerinden kurtulamayacak mıyız?
    • 19 Nisan 2012 Böyle subay yetiştirirseniz, Darbe'ye hayret etmeyin
    • 2 Mart 2012 ABD raporu: Ermenistan ile ilişkiler açılmalı...
    • 21 Şubat 2012 Bu defa MİT kazandı, ancak dikkat...
    • 9 Şubat 2012 Bırakın dindar nesli, tablet nesli geliyor...
    • 23 Aralık 2011 Biz neden kızıyoruz, asıl Sarkozy utansın...
    • 15 Aralık 2011 Gül 2014'e kadar Çankaya'da...
    • 10 Aralık 2011 Erdoğan çekildi, partinin haline bakın...
    • 30 Kasım 2011 Başbakan'ın ameliyat sonucu saklanmamalı...
    • 27 Ekim 2011 Devlet ne yapsa, bir türlü yaranamıyor...
    • 20 Ekim 2011 Bu açık bir cinayettir, bir savaş ilanıdır
    • 29 Eylül 2011 PKK vuruyor, ancak kışkırtamıyor...
    • 21 Haziran 2011 Erdoğan'ı tarihe asıl Kürt sorunu geçirir...
    • 22 Nisan 2011 Türkiye, BDP'ye sahip çıktı

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    64,790 µs