0 0 0000

Bırakın da savcı işini yapsın!

Ergenekon soruşturması derinleştikçe, turnusol kâğıdı gibi kimin ne mal olduğu ortaya çıkıyor.
 
Daha düne kadar "Yargı bağımsızlığı" diye yeri göğü inletenler, şimdi soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ü yıpratma harekâtına başladılar.

Bir yandan, dünyaya at gözlüğüyle bakan bazı barolar, savcının görevden alınması için sağa sola yazılar yazarken, diğer yandan medyanın sözde demokrat yazarları, savcıyı kötülemek için ellerinden geleni yapıyor.

"Kan içiciler, vampirler" gibi ifadelerin bolca yer aldığı iddianameyi hazırlayan savcı eskileri, sağda solda "büyük hukukçu" diye el üstünde tutulurken, Ergenekon soruşturmasının savcısına bel altından vuruluyor.

Elindeki tespihten odasının küçük oluşuna, gençliğinden deneyimsizliğine kadar birçok konuda savcıyı kamuoyunun gözünde düşürme çabaları, her geçen gün artıyor.

Hafta sonu Ankara'da YARSAV, Dünya Yargıçlar Birliği ve Demokrasi ve Özgürlük için Avrupa Yargıçlar Birliği tarafından düzenlenen bir sempozyum vardı. Tuhaftır, konu yargı bağımsızlığıydı ama kimin yandaşı oldukları belli olan bazı isimler, yargının korunması gerektiğinden dem vururken, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıları bu kategoriye koymamaya özen gösterdiler.

Yahu bırakın da savcılar, şu soruşturmanın iddianamesini bitirsinler, kamuoyuna açıklasınlar. "Yargı baskı altına alınmasın" diyorsunuz ama bir yandan da manşetlerinizden savcıya vurmaya devam ediyorsunuz.

Daha iddianame bile ortaya çıkmadan "Ergenekon diye bir şey yok, bunlar uyduruk şeyler" diyen ana muhalefet liderlerinin olduğu bir ülkede derin devlet yapılanmalarının çözülmesini beklemek biraz fazla bir iyimserlik olur ama biz yine de umudumuzu koruyalım.

Ana muhalefet lideri bir de diyor ki; "Her zaman mağdurların yanında olduk, Ergenekon'un avukatı benim."

Yahu geçmişte hangi mağdurun yanında yer aldınız.

301'den hapse atılanların yanında olduğunuzu görmedik.

Başörtüsü taktıkları için okula alınmayan genç kızların yanında olduğunuzu görmedik. Bu çocukların, mezuniyet törenlerine alınmayan başörtülü annelerinin yanında olduğunuzu görmedik.

İşkence görenlerin, terör mağdurlarının yanında olduğunuzu da görmedik.

Emeklilik günlerinde çoluğuyla çocuğuyla ilgilenmek yerine çarşaf çarşaf darbe provaları yazan generaller mi mağdur?

Tutuklanan paşalardan birinin avukatı şöyle diyor: "66-67 yaşlarında olan, kaçacak göçecek bir yeri olmayan, 5 gün kadar sorguda tutulan ve takdir edersiniz ki yüksek tansiyon hastası olan birinin tutuklanması yanlıştır.

" Biz de soralım... 70 yaşına merdiven dayamış emekli paşaların, hala cuntacılık oyunlarından medet umarak ülkeyi kaosa götürmek istemesi doğru mudur?

bugün

Bu yazı 1,315 defa okundu.