En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Türkiye, belirsizlikten bir an önce kurtulmalı



Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt ile Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ arasındaki görüşme esrarını korurken, AK Parti sürenin dolmasını beklemeden esas hakkındaki savunmasını mahkemeye sundu. Kapatma davasına, siyaset literatürüne girecek isimlendirmede bulundu; 'Bu bir Google davasıdır.' dedi.
İnternete bir nebze aşina olanlar Google'ın ne anlama geldiğini iyi bilir. Bir bilen değil, her şeyi bilen arama motorudur. Biz gazeteciler çok sık müracaat ederiz. İnternette dolaşıma girmiş her türlü bilgi ve belgeyi orada saniyeler içinde bulabiliriz. Google'da önümüze gelen her bilgi sağlıklı değildir, doğruluğu test edilmemiştir çünkü, insanı yanılttığı olur. İnternete düşen malumatlar teyide muhtaçtır.

Dolayısıyla ciddi yazılarda, resmî evraklarda kullanılması risklidir. Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın da Google'ı bilgi toplama ve belge derleme aracı olarak kullandığını öğreniyoruz. Başsavcı, AK Parti'nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunu belgelemek için internetten yararlanmış. 'Gazete kupürlerinden' sonra 'Google verileri' de eleştiri konusu.

Sıradan vatandaş gibi Başsavcı da medyadan, internetten istifade edebilir, bu olağan ancak tüm iddiaları kupürlere, internet belgelerine dayandırırsa ortaya problemli bir tablo çıkar. Daha ciddi kanalları olmalı, zira devletin bütün imkanları elinde, istediği bilgilere kolaylıkla ulaşabilir. Devlet, tüm kurum ve kuruluşlarıyla emrinde...

Büyük siyasî sonuçlar doğurması beklenen bir davanın iddiaları, delilleri sadece mahkeme tarafından değil, kamu vicdanınca da kabul edilebilir olmalı. Şüphesiz kararı mahkeme verecek ama bunun vicdanlardaki yankısı da çok önemli. Kamuoyunda belgelerin zayıf olduğu yönünde güçlü kanaat söz konusu. Neresinden bakılırsa bakılsın AK Parti davası ciddi bir iş, bilgi ve belge toplama da ciddi yapılmalı.

Yalçınkaya'nın başvurusu Türkiye'de kritik bir dönemi başlattı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, kapatma davasının açıldığı 14 Mart tarihini 'Türkiye'nin siyasî çalkantıya girdiği gün' olarak nitelemesi boşuna değil.

Şimdi Ankara'da merak konusu olan, kararın ne zaman verileceği... Hemen herkes bu sorunun cevabını arıyor. Anayasa Mahkemesi, AK Parti'nin savunmasını Başsavcı Yalçınkaya'ya gönderdi. Ve bundan sonraki süreç az çok şekillendi. Mahkeme, 1 Temmuz'da Başsavcı'yı dinleyecek, AK Parti'nin sözlü savunmasını ise 3 Temmuz'da alacak. Ardından karar için bir takvim belirlenecek.

AK Parti, başından beri belirsizliğin ekonomik dengeleri ve siyasî istikrarı olumsuz etkilediğinden hareketle kararın bir an önce verilmesinden yana. Ne ön savunmada ne de esas hakkındaki savunmada sürenin dolmasını beklemeden hazırladıkları dosyayı mahkemeye teslim etti. Ağırdan alabilirler, ek sürelerle zamana yayabilirlerdi. Buna gerek duymadılar, tam aksine süreci hızlandıracak adımlar attılar.

Başkent'te herkes AK Parti gibi düşünmüyor, kararın sonbahara kalmasını isteyenler de var. Onların hesabı başka. Kapatma halinde yerine kurulacak partinin yerel seçimlere hazırlıklı girmemesi değil sadece gerekçe. Haşim Kılıç'ı başkanlıktan uzaklaştıracak akla ziyan senaryolar bile yazıldı. Hakkında ipe sapa gelmez iddiaların ortaya atılması bu yüzden. Bir saray darbesinin ortamını oluşturmaya çalıştılar, hâlâ da pes etmiş değiller.

Görünen o ki; karar temmuz ayı içinde çıkacak. Doğru olan da bu. Ülkenin belirsizliğe tahammülü yok çünkü. Netice ne yönde olursa olsun Türkiye'nin ağustosa yeni bir dönemin ruhuyla gireceği kesin. Daha bugünden temmuzun çok kritik geçeceği belli oldu. Sıcak hazirandan sonra daha sıcak bir temmuza doğru yürüyoruz. Haydi hayırlısı...

 zaman



Bu yazı 974 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,990 µs