En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

367'den de beter



Karar oturumu uzun sürdü. Öğleden sonra nefesler tutuldu, Anayasa Mahkemesi'nden çıkacak karar beklenmeye başlandı.
Teamüllerin aksine kararı açıklamak için medyanın karşısına çıkan olmadı. Acaba kararın ağırlığından dolayı mı fotoğraf vermekten çekindiler. Karar, kamuoyuna yazılı açıklama ile duyuruldu. Daha sonra Haşim Kılıç ayaküstü birkaç soru cevapladı. Mahkeme üyeleri kararlarını CHP'nin başvurusu doğrultusunda verdi. İki itiraz var ama önemi yok.

Mahkeme başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakmayı amaçlayan anayasa değişikliğini iptal etti. Anayasa'nın açık hükmüne rağmen usul açısından değil esas açısından değerlendirmeye tabi tuttu. Anayasa'nın başlangıcında yer alan Cumhuriyet'in temel niteliklerine aykırı buldu. Bu yeni bir içtihat. Adını Anayasa'dan alan Mahkeme'nin böyle bir yetkisi yok. Mahkeme, anayasa değişikliklerini ancak şekil açısından denetleyebilir. Şekilden neyin kastedildiği de o kadar sarih ki. Mahkeme'nin önünde birçok seçenek söz konusuydu. Açık söylemek gerekirse başörtüsünün önünü açacak bir sonucu kimse beklemiyordu. Ancak bu kadar ağır karar da beklenmiyordu. Bu sadece başörtüsünün kaderini belirleyen karar olarak çıkmadı. Anayasa Mahkemesi'nin kendisini tartışmalı hale getirdi. Hukukçuların büyük bölümü 'Meclis'in yasama yetkisine açık müdahale' olarak yorumladı. 'Yetki aşımının' söz konusu olduğunu söyleyenler oldu.

Anayasa Mahkemesi bu kararla sistem içinde kendisine yeni bir rol biçti. Bir ara sistemin sınırlarını belirleyen Milli Güvenlik Kurulu'na benzeyen bir rol. Daha çok sol siyasette karşılığını bulan ideolojik bakışla rejimi korumayı, devleti kollamayı hedefleyen bir rol. Sanki olağanüstü dönemin ürünü olan İstiklal Mahkemeleri'nin ruhu 2008 Türkiye'sinde Anayasa Mahkemesi'nin üzerinde dolaşıyor. Kararı sıcağı sıcağına ekranlarda yorumlayanları dikkatle dinledim. Hemen hepsi sonucu 'hukuk, adalet, demokrasi' gibi kavramların yerine 'sistem, rejim, laiklik' siyasî içerikli kavramlarla izah etmeye çalıştı. Anayasa Mahkemesi için iyi bir gelişme değil bu. Karar hukukî olmaktan uzak. Siyasî yönü ağır basıyor.

Nitekim bu niteliği yankılarına da yansıdı. CHP lideri Deniz Baykal her ne kadar sevinmiyoruz dese de CHP adına görüş açıklayanların hepsinde gelişmeden duydukları memnuniyet açıkça hissediliyordu. Kemal Anadol 'Bizi dinleselerdi böyle olmazdı.' dedi. CHP'ye kulak verilerek anayasa veya yasa değişikliği yapılacaksa vay Türkiye'nin haline. Beni şaşırtan MHP'nin tepkisi oldu. MHP adına görüş açıklayan Faruk Bal 'kararı saygıyla karşıladıklarını' söyledi. Oysa bu noktaya gelinmesinde MHP aktif rol oynadı. Mahkeme'nin kararı sadece AK Parti'ye değil MHP'ye de verilmiş ağır bir cevap. Allah'tan ilerleyen saatlerde MHP lideri Devlet Bahçeli'nin, kararı tepkiyle karşılayan açıklaması geldi. Yargı Türk milleti adına karar veriyor. Ancak bu karar Türk milletinin kahir ekseriyetinin içine sinmedi. Ve sinmeyecek. Sol cenahta çok küçük bir kesimi mutlu etti. Türk milletinin hissiyatlarına tercüman olan düzenleme Meclis'in anayasa değişikliğiydi. Dünkü kararı 367'ye benzetenler oldu. Ben 367 kararından da ağır olduğunu düşünüyorum.

Mahkeme bu kararın altından zor kalkar. En doğru hükmü tarih verecek. Başörtüsü kararının AK Parti'nin kapatma davasını olumsuz yönde etkileyeceği kesin. Bu kararla bırakın AK Parti'yi Meclis'i bile kapatabilirsiniz. Millî iradeyi, Meclis'i yok saydığı ortada. Bundan sonra MHP'ye de her an kapatma davası açılırsa sürpriz olmaz. CHP dışındaki partilerin olağan siyasî faaliyetler yapması güçleşti. Başörtüsü yasağı konusunda konuşmak, siyaset üretmek olanaksız hale geldi. Dün kararı duyunca Türkiye'nin geleceği adına korktum, kaygıya kapıldım. Evrensel kriterler değil Ankara kriterleri hükmünü icra etti. Demokrasi, özgürlükler, bireysel hak ve hürriyetler ileriye değil geriye doğru gidiyor. Farkında mısınız Türkiye adım adım korku ve yasaklar ülkesine dönüşüyor.

zaman



Bu yazı 1,062 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,782 µs