En Sıcak Konular

Şahin Alpay


Şahin Alpay
0 0 0000

Kürt sorununa barışçı çözüm



İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında açılan kapatma davasının, hukuk devletini ayaklar altına aldığı, tümüyle haksız iddialara dayandığı, demokrasiye bir "yargı darbesi" niteliğini taşıdığı muhakkak.

Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun, ardından Danıştay Başkanlar Kurulu'nun hükümete muhtıra niteliğini taşıyan ve Anayasa Mahkemesi'ni etki altına almayı amaçlayan bildirileri de, "yargı darbesi"nde yeni birer aşama.

Anayasa Mahkemesi büyük bir sorumlulukla karşı karşıya: Ya halkın iradesi sonucu iktidarda olan, bütün yanlış ve kusurlarına rağmen Türkiye'nin kalkınmasına, özgürleşmesine ve bütünlüğünün korunmasına hizmetleri olan bir partiyi kapatarak Türkiye'yi çok badireli bir yola sokacak ya da Başkan Haşim Kılıç'ın umduğu üzere "demokrasi ve laikliği güçlendirecek" bir karar alacak.

İçinde bulunduğumuz ortamda yalnızca Anayasa Mahkemesi'ne değil, Türkiye'nin sorunlarını ancak demokrasi içinde çözebileceğinin bilincinde olan herkese büyük sorumluluk düşüyor. Ne yazık ki, 1999-2007 arasında giderek genişleyen demokrasimiz, bugün geriletilme, daraltılma ve belki tümüyle rafa kaldırılma tehdidiyle karşı karşıya. Demokrasiye inananların bugünkü temel meselesi, demokrasinin karşı karşıya olduğu milliyetçi-devletçi tehdidin savuşturulması.

Paris'teki Kürt Enstitüsü'nün öncülük ettiği, International Herald Tribune ve Le Monde gazetelerinde basılan "Kürt sorununa barışçı çözüm çağrısı" başlıklı, bin imzalı bildiri (21 Mayıs) böyle bir ortamda yayımlanıyor. Bildiride şöyle deniyor: "Hazırlanmakta olan yeni Anayasa, Türkiye'de vatandaşlık tanımını bir soy esasına bağlı olarak tanımlamamalı ve Kürt halkının inkârına son vererek varlığını kabul etmelidir. Kürt vatandaşlara kendi dillerinde her düzeyde resmi eğitim-öğretim imkânı sağlanmalı ve kamusal alanda kendi dillerini kullanma, medya kurma ve işletme, dernek, kurum ve parti kurma, kültürlerini geliştirme ve siyasal istemlerini özgürce ifade ve savunma haklarını güvence altına almalıdır."

Bu tümüyle meşru ve demokratik talepleri, "istisnasız" genel af çıkarılması ve PKK'nın "belirlenecek bir prosedüre göre silah bırakması" çağrıları izliyor. Ve deniyor ki: Barışçı çözüm sürecinin zemininin hazırlanmasına katkıda bulunmak için Tony Blair, Marti Ahtisaari, Felipe Gonzalez ve Bernard Kouchner gibi deneyimli devlet adamlarının arabulucu olarak görevlendirilmelerini istiyoruz.

Bildiri şunları düşündürüyor: Türkiye, Türklerin olduğu kadar Kürtlerin, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olan bütün kimliklerin ortak vatanıdır. Eğer Türkiye ortak vatan olma vasfını koruyacaksa, kendini Kürt sayan yurttaşlar dil ve kültürlerini serbestçe yaşayabilmeli, kendilerine özgü dertlerini özgürce ifade edebilmeleri şarttır. Ne var ki bunun önündeki engelleri ancak ve ancak demokrasiyi genişleterek, yerleştirerek kaldırabiliriz.

Eğer gerçekten Kürt sorununa barışçı, yani demokratik yoldan çözüm isteniyor ise: PKK derhal, kayıtsız şartsız silahları terk etmelidir. PKK liderinin serbest bırakılması beklenmemelidir. Bugün içinde bulunduğumuz ortamda, yabancı devlet adamlarının ya da devletlerin Kürt sorununun çözümü için "arabulucu" olmalarını önermek, Türkiye'nin demokrasisini koruma ve genişletme davasına kesinlikle ters düşer.

Irak Kürdistan Bölge Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani bakın ne diyor: "Türkiye ile ilişkiler bizim için büyük önem taşıyor. Ankara ile temaslarımızın devam edeceğini umuyoruz... Yönetimimiz topraklarının Türkiye'ye veya başka komşulara karşı kullanılmasına izin vermemeye kararlıdır. Yönetimimiz tarafından PKK'nın bölgedeki faaliyetlerinin sınırlandırılması ve önlenmesi yönünde alınan tedbirler uygulanmaya devam edecektir... Topraklarımızın Türkiye'ye karşı kullanılmaması gerektiği yönündeki talep, adil ve haklı bir taleptir...." (22 Mayıs)

Irak Kürtlerinin akılcılık ve basiretini, Türkiye Kürtleri de paylaşabilmeli.

Zaman



Bu yazı 952 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Temmuz 2012 Oyumu geri alıyorum
    • 2 Haziran 2012 Nükleer yalanlar ve gerçekler
    • 19 Mayıs 2012 Uludere, Ankara'nın karanlık dehlizlerinde
    • 29 Ekim 2011 Anadolu'daki bekleyiş, AB standartları
    • 20 Ağustos 2011 Şiddet, çözüm değil şiddet üretir
    • 19 Ekim 2010 Türkiye gittikçe Batı'ya yaklaşıyor
    • 26 Haziran 2010 Türk dış politikası liberaldir
    • 22 Mayıs 2010 Ey asker, siyasete karışma!
    • 8 Mayıs 2010 İsmet İnönü'ye de adil olmalıyız
    • 1 Mayıs 2010 Niye profesyonel ordu?
    • 3 Nisan 2010 'Lider sultası'ndan kurtulabilir miyiz?
    • 20 Mart 2010 Ermeni sorunu, aydınlar ve siyasiler
    • 6 Mart 2010 Vesayet rejimi nasıl kuruldu ve işledi?
    • 20 Şubat 2010 Demokrasilerde 'kontrol ve denge' nasıl sağlanır?
    • 13 Şubat 2010 Militarizm ne Ortaylı'ya, ne de MHP'ye yakışır
    • 2 Temmuz 2009 Genelkurmay Başkanı'na açık mektup
    • 11 Haziran 2009 'Türkiye çantada keklik değil'
    • 23 Nisan 2009 Zorunlu asimilasyon başarılı olamadı
    • 12 Şubat 2009 TSK'nın saygınlığını korumalıyız
    • 7 Haziran 2008 Militan demokrasi değil, militan devlet

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,129 µs