En Sıcak Konular

Ekrem Dumanlı


Ekrem Dumanlı
0 0 0000

Yeni bir demokrasi sınavı başladı...



Yine günlerden cuma, akşam saatleri, Borsa kapanmış, yine siyasete dışarıdan bir müdahale. 27 Nisan Cuma gecesi bildiri ile yapılan, bu sefer de yargı yoluyla yapılmak isteniyor.

21. yüzyılın başında Türkiye'de hâlâ bir siyasî parti, üstelik neredeyse halkın % 50'sinin oyunu almış bir parti kapatılmak isteniyor. Dünya kamuoyuna rezil olmak anlamına gelecek bu durum asla kabul edilemez. Zaten bu ülke bir parti mezarlığına dönüşmüş durumda ve benzer müdahaleleri Türk demokrasisi defalarca yaşadı. Türk siyaseti parti kapatmalarının faturasını çok ağır bir şekilde ödemiştir. Sanki geçmişte hiçbir şey yaşanmamışçasına açılan parti kapatma davası, Türkiye'nin imajına dünya çapında büyük zarar vermiştir. Dışarıdan ülkemize bakanların Türkiye'nin kozmetik bir demokrasiye sahip olduğu, aslında yargı-bürokrasi-asker üçlüsünden oluşturulan bir kadro tarafından yönetildiği hissine kapılmamaları oldukça zor. Bu tablo, Türkiye'ye yakışmıyor. Bu konuda yeni bir sınavdan geçtiğimiz, siyasî hayatımızda yeni bir sayfa daha açtığımız ortada. Siyasî partiler ne kadar demokrat; sivil toplum ne kadar sivil ve yargının kendi sınırlarını ne kadar bildiği yeni açılan bu sayfada ortaya çıkacak.

Senegal'de parti kapatma davasını Cumhurbaşkanı Gül'e sorduk. Büyük bir soğukkanlılık ve devlet adamlığına yakışır sağduyuyla önemli bir çağrıda bulundu ve, "Herkesin çok çok dikkatli düşünmesi gerekir, ben şu anda siyaset üstü bir insanım. Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü temsil ediyorum ve Türkiye'nin kısa, orta, uzun vadeli çıkarlarını düşünürüm. Türkiye'ye ne kazandırıp ne kaybettireceği hakkında herkesin çok iyi düşünmesi gerekir." dedi.

Türkiye Cumhuriyeti, bir muz cumhuriyeti değildir. Yargının, ideolojik davranışları çağrıştıran her türlü imajdan sakınması gerekir. Türk demokrasisi orta oyunundan ibaret bir şov haline dönüştürülemez. Yargı, adalet demektir; sağduyu demektir; siyasetten arınma demektir. Eften püften olaylarla, yalan yanlış gazete kupürleriyle yargı yönlendirilemez.

Daha önce de demokrasiye yapılan müdahaleler istisnasız ters tepmiştir. Yeni bir siyasî müdahale (kim eli ile yapılırsa yapılsın) millet vicdanında çok daha büyük bir tepkiye yol açacaktır. Daha olay duyulur duyulmaz dünya kamuoyu önünde ne kadar mahcup bir duruma düşürüldüğümüz ortaya çıktı. Dünyanın en zor coğrafyasında 50 yılı aşkın bir süredir devam eden demokrasi tecrübesi, temelsiz mazeretlere sığınılarak yok edilemez. Böyle bir durumu ne dünyaya anlatabiliriz ne de Türk milleti buna teslim olur. Türkiye'de "yargı diktatörlüğü" varmış gibi göstermek en başta yargıya zarar verir, sonra da bütün kurumlar bundan zarar görür.

Yargı yoluyla siyasetçinin dövülmesi bazılarını çok sevindirebilir. Nitekim daha önceki siyasete müdahaleler bir kısım dar çevrelerce memnuniyetle karşılanmıştı. 27 Nisan gecesi ve 367 meselesinde zafer çığlıkları atanlar, o sarhoşluğun faturasını çok ağır ödemişlerdir. Hayatında AK Parti'ye oy vermeyi düşünmeyen birçok kişi siyasete yapılan müdahaleyi protesto etmek için AK Parti'yi desteklemiştir. Benzer bir hata bu desteğin büyümesine sebep olacaktır. Herkes asli görevine dönmelidir. Türkiye'yi dünya nezdinde küçük düşürmek kimsenin çıkarına değildir. Hepimizin tek bir çıkarı vardır, o da her şeye rağmen demokrasinin yaşatılmasıdır.

 



Bu yazı 982 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 24 Eylül 2012 Ne gereği vardı?
    • 11 Haziran 2012 Cuntalarla nasıl mücadele edilecek?
    • 30 Nisan 2012 Şiddet!
    • 16 Nisan 2012 '28 Şubat'çılardan panik atak hamleleri
    • 10 Nisan 2012 Çin'den bakınca Türkiye'nin gücü
    • 9 Nisan 2012 Darbede tanıdığım dört subay
    • 2 Nisan 2012 Suriye İran... İşte çetin imtihan!
    • 26 Mart 2012 Terlik
    • 13 Şubat 2012 Aman dikkat!
    • 6 Şubat 2012 Bu yüzden mi susuyorsunuz?
    • 23 Ocak 2012 Hem Hrantçı hem Ergenekoncu olunabilir mi?
    • 16 Ocak 2012 Kaç kafatası bir manşet eder?
    • 9 Ocak 2012 Hesap vermek
    • 26 Aralık 2011 Çanlar Avrupa için çalarken
    • 19 Aralık 2011 Militan
    • 12 Aralık 2011 Maazallah!
    • 5 Aralık 2011 Global Ergenekon
    • 28 Kasım 2011 Dersim'den alnımızın akıyla çıkmak
    • 23 Kasım 2011 İngiltere'yi yeniden keşfetmek
    • 21 Kasım 2011 Dersim'in şifreleri

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,924 µs