En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Bu dinci parti derhal kapatılsın...



Şimdi, aklı sıra laf soktuğu yazarın hangi gazetede çalıştığını bile bilmeyen Doktor Mehmet Ali Kılıçbay atılacak, ‘Bugün gazetesi yazarı Ahmet Kekeç bir partinin kapatılmasını istiyor’ diyecek.

Ben de, ‘Hastayım Mehmet Ali... Seninle uğraşamam’ deyip, bunun bir espri olduğunu açıklamak zorunda kalacağım.

Doktor Mehmet Ali de, adam tanıma konusundaki cehaletine aldırmadan, ‘İyileştiysen, hodri meydan. Hadi benimle uğraş...’ deyip, aynı zamanda mahalle ağzına da vakıf olduğunu gösterecek.

En iyisi ben almayayım...

Hakikaten seninle uğraşamam Mehmet Ali...

Bu bir espri...

Peşinen söyleyeyim de, polemik beklentisine girme...

Başlıktaki ‘dinci parti’, hepinizin de bildiği üzere, Ebu Hanife’li, Ebu Yusuf’lu, Kur’an-ı Kerim’li, Kelime-i Şahadet’li, günah-ı kebir’li cümleler kuran Deniz Baykal’ın genel başkanlığını yaptığı CHP...

Hazır yeri gelmişken bu partiyle ilgili iki eski anektodu aktarayım:

Olay CHP Selçuklu İlçe Kongresi’nde meydana geliyor... İlçe Başkanlığı’na adaylığını koyan Mehmet Emin Kocaman’ı desteklemek için kürsüye gelen Mehmet Ali Ünal (kendisi de o sırada Konya İl Başkanlığı’na aday), konuşmaya başlamadan önce cebinde taşıdığı Kur’an-ı Kerim’i çıkarıp el basıyor.

Şok...

İkinci şok, hatip konuşmaya başlayınca yaşanıyor:

‘Kur’an’a el koyarak şunu söylüyorum, CHP İl Başkanlığı’nı ve ilçe başkanlıklarını bize verirseniz, partiyi adaletli, eşit, insan onuruna yakışır, insanlığa, topluma, Konyalılara hizmet verecek hale getireceğim, yapmazsam namussuzum...’

Olay ‘CHP’de yemin skandalı’ başlığıyla gazetelere yansıdı.

Peki, bu talihsiz olayı CHP’li yöneticiler nasıl karşıladı?

Parti Meclisi üyesi ve İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’na göre ‘ortada abartacak bir şey yok’tu; çünkü Ünal ‘kongrede daha etkili olmak için’ böyle bir yol izlemişti.

Peki, Ünal hakkında bir işlem yapılacak mıydı?

Hayır, yapılmayacaktı.

Çünkü, yine Hacaloğlu’na göre, Kur’an-ı Kerim Müslümanlar için kutsal bir kitaptı, ayrıca CHP de inanç özgürlüğünden yana bir partiydi; bunları normal karşılamak lazımdı.

İkinci olay:

CHP lideri Baykal, seçimlerden önce canlı yayında, Uğur Dündar’ın ekrana getirdiği ‘yoksulluk ve işsizlik görüntüleri’ karşısında kendini tutamayıp ağlıyor. O sırada CHP’den milletvekili adayı Yaşar Nuri Öztürk de, Denizli’deki mitingde, Baykal’ın gözyaşlarını şu şekilde tevil ediyor:

‘Vicdanım bana Peygamber Efendimiz’in bir sözünü hatırlattı. Buyuruyor ki Peygamber Aleyhisselam; gözyaşı Allah’ın rahmetidir, Allah onu sevdiği gönüllere koyar. Ne zaman bu ülkenin acılarını, öksüzlerin iniltilerini anlatsam Deniz Bey ağlıyor. Ben böyle ağlayan bir tane siyasi lider başka görmedim...’

Allah’ın en sevdiği gönüllerden biri olarak Baykal, o tarihten sonra, gittiği her mitinge Öztürk’ü de götürmeye başladı. Öztürk, Baykal’dan sonra sahne aldı ve ‘dince kutsal sayılan değerleri’ kullanarak ‘damardan’ konuşmalar yaptı.

Baykal da her konuşmasını, mutlaka içinde ‘günah’, ‘sevap’, ‘haram’, ‘fetva’ geçen sözcüklerle süsledi.

Baykal’la Öztürk’ün CHP mitinglerinde sarfettiği sözler, Refah ve Fazilet davalarında ‘delil’ teşkil eden sözlerden daha ağırdı, ama dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve 367’nin mucidi Sabih Kanadoğlu oralı bile olmadı.

Hayır, ‘CHP kapatılsın’ demiyorum.

Baykal’ın, Ebu Hanife’li, Ebu Yusuf’lu, Kur’an-ı Kerim’li, Kelime-i Şahadet’li, günah-ı kebir’li son grup konuşmasının büsbütün ‘temel’den yoksun olmadığını anlatmaya çalışıyorum.

Peki, ben bu yazıyı nereye bağlayacaktım?

Bence bırakalım.

Böyle kalması daha anlamlı... 
 
star gazetesi



Bu yazı 1,250 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,857 µs