En Sıcak Konular

Uğur Dolgun



Uğur Dolgun
0 0 0000

As you make your bad, so you must lie in it



İngilizlerin bu atasözü, “yatağını nasıl yaparsan, içine öyle yatarsın” der. Türkçe’ye adapte etmeye çalışırsak, “ne ekersen onu biçersin” sözünün karşılığı.
Tamam, böylesine otantik bir girişten sonra, şimdi asıl konumuza geçelim…

***

Türklerin, tarihin hiçbir döneminde İslam dini ile bir sorunu olmamıştır…
Öyle ki; bizi tanımlayan üst kimlik, neredeyse bin yıldan fazladır hem Türklük hem de İslamiyet olmuştur.
Tarihimizin sayfaları içinde biraz arkeolojik kazı yapılırsa, ilk dönemlere ait göçebe toplum tipini karakterize eden “Alp” kimliğinin, İslamiyet sonrasında “Alp Eren” ve “Veli” kimliklerine dönüştüğü görülür.
Bu dönemlerde, Türk Müslümanlığını temsil eden Yesevilik, geniş bir coğrafyayı katederek ve geçmişin dini karakteristiklerini göz ardı etmeden Türk boylarını İslamiyet’e kazandırma uğraşı içinde olmuştur.
Diğer bir deyişle, Türk töresi ile temel değerler, İslam’ın hoşgörü sınırları içinde devam ettirilmiştir.
İçinde barındırdığı fetih ruhu ile Yesevilik, hem aksiyoner bir yapı sergilemiş hem de kapandıkları tekkelerde donuk ve tümüyle kapalı bir yaşam süren Arap tasavvuf ehlinden tipik biçimde ayrışmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş sürecine de damgasını vuran bu ruh, Türk devletlerinin ortaya çıkışlarında ve elde ettikleri büyük başarılarda temel faktördür.
O zaman, bugün kopartılan bunca yaygara neden?

***
 
Günümüzde yaşanan çatışma ortamı, Türk Müslümanlığının dayandığı temellerin yavaş yavaş ortadan kaldırılmak istenmesine dayanmakta…
Artık; millileştirilmiş özellikteki Türk Müslümanlığı, giderek Vahabi bir karakteristiğe dönüştürülmek istenmekte.
İslamiyet, özellikle Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde “Araplaştırılma” uğraşlarına sahne olmuştur. Yani, Araplar tarafından kendi değerlerine göre millileştirilmiştir.
Osmanlı’nın “Alp Eren” kimliğini terk edip “hanedan” mantığıyla hareket etmesi de, bu çabalara gerekli alt yapıyı oluşturmuştur.
Yine Türk tarihi temel alınırsa, izlenen yanlış politikalar sonrasında ciddi bir ayrımlaşmanın ortaya çıktığı görülür. Orhan Türkdoğan’a göre bunun sonuçları da; ya bir Türk boyu olan Afşinliler’in bu süreç içinde milli kimliklerini tamamen kaybederek Araplaşmaları, ya Araplaşmaya direnen ve kimliklerini korumakta ısrar eden Türkmenler ve göçerler gibi boyların Şia Mezhebine kaymaları ya da Karahanlılar gibi bazı boyların İslamiyet’i tümüyle reddederek Hıristiyanlığı seçmeleri şeklinde biçimlenir.
İşte bugünkü çatışmaların temelinde de, milli temellere oturan ve Türk töresiyle uyumlaşmış olan Türk Müslümanlığı ile -Türk olmayı neredeyse bir kusur olarak gören ve sahip oldukları etnik kimliklerle öğünen bugünkü bazı yöneticilerin özlemini çektikleri- Vahabi İslam arasındaki çatışma yatmaktadır…

***
 
Eğer mevcut durum böylesine kutuplaşmaya devam eder ve bir uzlaşı durumu ısrarla görmezden gelinirse, Türk boyları arasında geçmişte yaşanan ayrımlaşma yeniden filizlenecekmiş gibi görünmekte.
Türk insanının geçmişini, tarihini, törelerini ve geleneklerini yok sayan bu Vahabi zihniyet, Türk Müslümanlığıyla özde hiçbir sorunu olmayan kesimleri tümüyle İslamiyet şemsiyesinin dışında konumlanmaya zorlayacak gibi görünüyor.
Yani, etkiye tepki meselesi…



Bu yazı 1,792 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2008 Asabı bozuk bir adamın portresi…
    • 18 Eylül 2008 Basını bekleyen tehlike?
    • 11 Eylül 2008 Yetenek önemli tabii!
    • 8 Eylül 2008 Başbakan tarihi gerçekleri de göz önüne almalı
    • 2 Eylül 2008 Biri hepimizi gözetliyor…
    • 25 Ağustos 2008 Büyükşehirlerdeki aşiretler ve terör!
    • 16 Ağustos 2008 Kontrolsüz güç!
    • 7 Ağustos 2008 Alın size Ergenekon yazısı…
    • 28 Temmuz 2008 32 kısım tekmili birden…
    • 11 Temmuz 2008 Gündemi tatil sonrasında okumak (ya da okuyamamak…)
    • 23 Haziran 2008 Tatil düşleri…
    • 16 Haziran 2008 Önümüzdeki yerel ve genel seçimlerin sonucu zaten belli…
    • 11 Haziran 2008 Giderek DP’leşen AKP’yi kim kurtaracak?
    • 6 Haziran 2008 Ya istiklal ya…
    • 3 Haziran 2008 Peki, ya sonuç?
    • 27 Mayıs 2008 Aileden Sorumlu Devlet Bakanı nerede?
    • 19 Mayıs 2008 19 Mayıs’ta İngiltere Kraliçe’sinin ziyaretini değerlendirmek
    • 15 Mayıs 2008 Magandalardan lahmacun cinayeti…
    • 10 Mayıs 2008 “Dindar” değil “dinci” olunca…
    • 6 Mayıs 2008 Siyasi istikrar…

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,582 µs