En Sıcak Konular

Tamer Korkmaz


Tamer Korkmaz
0 0 0000

İnönü'ye sevdanın yolları; “gerici köylülere” barajın suları!



“Cumhuriyet döneminde dindarlara çok baskı yapılmıştır” diyenlere Hürriyet'in Kaptan Köşkü'nde oturan E.Ö. ısrarla sesleniyor:

“-Bu bir iftiradır!”


* * *
“En iyi savunma hücumdur” prensibini benimsediği anlaşılan E.Ö. “Madem baskı yapılmıştır. Alın size o zalim aşiretin yani dindarlara baskı yapan elit klanın eksiksiz listesi!” diyerek son 60 yılda Türkiye'de başbakanlık yapanların listesini sıralıyor…

Listede “sol denilebilecek tek ismin Ecevit olduğunu” vurguladıktan sonra “Demirel mi, yoksa Menderes mi dindarlara baskı yaptı? Özal, Erbakan, Yılmaz, Çiller ceberut laikçi miydi?” diye sorarak güya dalgasını geçiyor…

E.Ö.'nün tezini oturttuğu temel o kadar çürük ki, böyle durumlarda en uygun karşılık “Çabalama kaptan ben gelemem”dir…

Türkiye'yi söz konusu 60 yıl boyunca yöneten başbakanların büyük ölçüde sağ veya muhafazakar olması neticeyi/gerçeği değiştirmez...

Dindarlara baskı, uzun yıllar Türkiye'de egemen olan “Gizli İktidar”ın sistematik uygulamasıydı…

Sayısız çarpıcı örneği bu sütuna sığdırmak mümkün olmadığına göre, tek bir örnekten söz edeceğim…

Dikkat buyurunuz, E.Ö.'nün listesinde İsmet İnönü yok…

Vereceğim örnek dindarlara baskının zirveye çıktığı 'Gayrı-Milli Şef İnönü' dönemine de ait değil, üstelik: İsmet Paşa'nın son başbakanlığı esnasında yaşanmış çarpıcı bir olay…

Hadiseyi sağ-sol hükümetler diye ele almadığımı tekrarlarken, İnönü'nün göz ardı edilen en büyük özelliğini buraya not düşmeyi zorunlu görüyorum: İsmet Paşa partisi iktidarda veya muhalefette olsun hiç fark etmez; daima “Amerikancı Gizli İktidar”ın gerçek bir parçasıydı!

Gelelim onun 1963'teki başbakanlığı esnasında yaşanan ibretlik hadiseye: O tarihte kamuoyu Isparta'nın Karakurt nahiyesinde “Şeriatçı köylülerin köy öğretmenini öğrencilerine top oynattığı gerekçesiyle linç ettikleri” asparagas haberiyle çalkalanmıştı!

“Gizli İktidar”ın ileri karakolu malum basın “fabrikasyon haberi” derhal Menemen'deki Kubilay Olayı ile birleştirerek her zamanki gibi büyük bir psikolojik harekata girişivermişti…

Televizyonun olmadığı o yıllarda radyodaki açık oturumlar kamuoyunu etkilemek için birebirdi: Radyodaki bir açık oturumda “dönemin başbakanı” Karakurt köylülerinin tamamının mecburi iskana tabi tutulacağını açıklıyordu!

Oturuma katılanların hemen hepsi köylüleri ağır biçimde suçluyor; “kabahati de İslam dininde” buluyorlardı! Katılımcılar arasında yer alan bir tabii senatör ise mecburi iskanı hafif bir ceza olarak görmüş olacak ki, tüyler ürperten bir teklifte bulunuvermişti:

“Civardaki bir barajın kapaklarını açalım, bütün köy sular altında kalsın!” (Radyodaki oturumu nakleden; Kamil Kutluay: Rahmetli ağabeyi Doç.Dr.Yaşar Kutluay için Çatı Kitapları'na yazdığı önsözden alınmıştır.)


* * *
Hürriyet'in kaptan köşkünde oturan zat, “dindarlara baskı yapılıyor” diyenlerin “askeri darbe” dönemlerini örnek göstereceklerini hesap ederek “Bu ülkede en fazla imam hatip okulu 12 Eylül darbesinden sonra açılmadı mı?” diye soruyor…

12 Eylül sonrasında imam hatip okulu açılması (bu Statüko'nun ters köşe stratejisiydi) dindarlara askeri darbe yönetimlerince baskı yapılmadığı anlamına gelmez ki! Darbecilerin de amiri “Gizli İktidar”dı…

E.Ö.'nün hala canla başla savunduğu 28 Şubat'ın sadece vitrindeki değil, perde arkasındaki kirli mi kirli icraatlarını da masaya yatırmak gerekiyor, aslında…

“İkna Odaları” adı altında türbanlı öğrencilere yapılan zulümlerden, başları polis zoruyla açtırılan öğrencilerden bahsetmeyeceğim. Aile, sülale ne kelime; EMASYA marifetiyle “bütün mahalle”de gerçekleştirilen “Laikperest BÇG Fişlemeleri”nden de söz etmeyeceğim: 28 Şubat'a “en kirli darbe” vasfını kazandıran “faili belli” olayların giz perdesini kaldırmaya ne dersiniz?

yenişafak



Bu yazı 1,114 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 18 Eylül 2012 Otuz beşe bakla
    • 24 Ağustos 2012 Arkadakiler
    • 17 Ağustos 2012 ''Düğme''li olsun!
    • 10 Ağustos 2012 Kumpas
    • 3 Ağustos 2012 Yıldızın parladığı o sahne
    • 20 Temmuz 2012 Steril
    • 6 Temmuz 2012 Bir ıslık da biz çalalım!
    • 3 Temmuz 2012 Hava sahamıza giren Wall Street J'eti
    • 5 Haziran 2012 Hayal Teknesi!
    • 15 Mayıs 2012 Büyük Satranç Sahnesi!
    • 8 Mayıs 2012 Hükümete ''Tomahawk'' atmışlardı!
    • 4 Mayıs 2012 Gözlerimiz tamamen kapalı!
    • 24 Nisan 2012 ''ABD Karışmadı'' Yalanı
    • 10 Nisan 2012 Kime, ne lazımmış?
    • 6 Nisan 2012 Şapkanın Altındakiler
    • 20 Mart 2012 Hokus, pokus...
    • 6 Mart 2012 Kafasını koparalım, diyorlardı!
    • 28 Şubat 2012 28 Şubat'ın Balans Ayarları!
    • 17 Şubat 2012 Anahtar
    • 14 Şubat 2012 Hedef tahtası

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,706 µs