En Sıcak Konular

Cengiz Çandar


Cengiz Çandar
0 0 0000

Bush’un Amerika’sından Obama’nın Amerika’sına doğru...



Barack Obama. Amerika dendiğinde şu sırada öne çıkan iki sözcük bu. 1961 doğumlu, siyah Illinois Senatörü.


Amerika’nın belki de ilk “siyah başkanı” olacak kişi. Babası Kenyalı bir Müslüman, annesi bir beyaz Amerikalı. Altı yaşına dek Endonezya’da yaşayan ve kimi iddialara göre 5 yaşında, Endonezya’da  bir medresede “İslami din eğitimi almış”, yeni bir “Amerikan karizması.”

Barack Obama, bir hukukçu. Dünyanın hukuk alanında en önemli üniversitesi sayılan Harvard mezunu. Dahası, orada Hukuk Profesörü ve dünyanın en önemli hukuk dergisi sayılan “Harvard Law Journal”ın genel yayın yönetmenliğini yapmış olan ilk siyah.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Amerika’da bulunduğu şu sırada, ülkenin tüm dikkati, Washington’u ziyaret etmekte olan Türk Cumhurbaşkanı’na değil, New Hampshire eyaletindeki ön seçimlere dönük. Geçen hafta Iowa’da yapılan ön seçim Barrack Obama’nın Demokrat Başkan adayı olma ihtimalini birdenbire ve güçlü bir biçimde ortaya çıkartmıştı. New Hamphire’de aday adayları için belirleyici ön seçimlerden biri ve Obama’nın Hillary Clinton’u New Hampshire’de de geçmesi büyük ihtimal.

New Hampshire’i aşacak bir Barack Obama’nın önünde, çok büyük ihtimalle North Carolina ön seçimini aldıktan sonra,  5 Şubat’ta yapılacak ve “Süper Salı” diye nitelenen gündeki ön seçimlerden Demokrat Başkan adayı çıkması için bir engel kalmayacak.

Sonra?

Sonra, sıra Amerikan Başkanı seçilmeye gelecek. Sekiz yıllık bir George W.Bush ve Cumhuriyetçi döneminin ardından –ki, bu dönem, muhtemelen tarihte Amerika’nın uluslar arası imajının en büyük hasar gördüğü dönem olmalı- bir Demokrat Başkan’ın, Barack Obama’nın Amerika’nın yeni Başkanı, “ilk siyah başkanı” olması söz konusu.

Başdöndürücü bir değişim döneminin içinde bulunan tüm dünyada, o dünyanın “tek süperdevleti” olan Amerika Birleşik Devletleri de, “değişim” ihtiyacında ve arzusunda ve ABD’de “değişim”in adı, Barack Obama.

 

***               ***           ***

 

Barack Obama’nın kişiliği, özellikleri ve bu kişilik ve özellikleri ile Amerika’yı silip süpürmeye başlaması ve Amerikan Başkanı olması ihtimalinin güçlenmesi, Barrack Obama kadar, ondan da ziyade Amerika’yı anlatıyor olmalı. Amerika, Bush yıllarının ardından, Obama’yı, bir yanı “Müslüman kökenli” olan bir “siyah Amerikalı”yı Başkan seçebilecek bir ülkeyse, bu Amerika Birleşik Devletleri adındaki ülkenin “değişim” ve “yenilenme”ye ilişkin hem potansiyelini, hem de “iç enerjisi”nin gücünü ifade ediyor.

Bu yönüyle bakıldığında, Obama’nın seçilmesi, sadece Amerika için değil, Amerika’nın dünyadaki önemi göz önüne alınırsa, tüm dünya için gayet “hayırlı” bir duruma ve bir imkana işaret ediyor.

Amerikan siyasetini en iyi bilen ve “içerden” gözleyen çok az sayıdaki Türk’ten biri Dr. Ömer Taşpınar. Taşpınar, Washington’un en itibarlı düşünce kuruluşlarının biri, Demokratların yönetim için “kadro deposu” ve bir tanımlamayla “Clintoncuların sığınağı” olarak bilinen Brookings Institution’un Türkiye programı direktörü. Ömer Taşpınar’ın, Amerika’nın bir numaralı dış politika yayını sayılan Foreign Affairs’in son sayısında, Washington elitinde ses getiren, “The Old Türks’ Revolt- When Radical Secularism Endangers Democracy” (Yaşlı Türklerin Ayaklanması-Radikal Sekülarizm Demokrasiyi Tehdit Ederken) başlıklı bir makalesi yayınladı.

Ömer Taşpınar, şu sırada Türkiye’de. Demokrat siyaset yapısı ve dolayısıyla Obama ve Hillary Clinton’un başkanlık şansı konusunda “en güvenilir” kaynaklardan biri. Türkiye’deki 22 Temmuz’a (2007) gönderme yaparak, şaka yollu bir “metafor” kullanıyor; Obama için, “Türkiye’de olduğu gibi Amerika’da da ‘siyah Müslümanlar’ iktidara geliyor” diyor. Tabii ki, bu bir “metafor.” Barack Obama, Trinity United Church of Christ adlı bir protestan kilisesine kayıtlı bir Hristiyan.

Amerikan siyasetinin bu yeni “yükselen yıldızı”nı, bir yandan JFK’ye ya da daha da liberal olan kardeşi Robert Kennedy’ye benzetenler de var. Kendisinden bir “liberal Reagan” ya da Carter olarak söz edenler de.

Her kim ise, Başkan seçilmesi halinde Amerika’nın farklı bir Amerika, dünyanın da, dolayısıyla, farklı bir dünya olacağı kesin.

 

***                 ***                ***

 

Barrack Obama’nın kimliği ve Başkan seçilme ihtimali, dış politikaya ilişkin görüşlerinin ne olduğunu bilmeyi ve öğrenmeyi, Türkiye açısından önemli kılıyor. Bilinen en çarpıcı dış politika pozisyonu, Irak Savaşı’na karşı çıkmış olduğu ve Başkan seçildiği takdirde 16 ay içinde Amerikan askerlerini Irak’tan geri çekeceği.

Dış politika tercihlerinin ne olduğuna, ekibine bakarak hükmetmek gerekiyor. Tıpkı Hillary Clinton gibi 200 danışmanla çalışıyor. Hillary’nin Richard Holbrooke, Madeleine Albright, Sandy Berger gibi danışmanlarına karşılık, Bill Clinton’un ilk Ulusal Güvenlik Başdanışmanı Tony Lake, bu arada Zbigniew Brzezinski, Amerikan’nın en “liberal” seslerinden biri olarak bilinen Harvard’da İnsan Hakları Merkezi’nin başındaki Samantha Power, Clinton döneminin siyah Dışişleri Bakan yardımcılarından Susan Rice ve Türkiye’de ismi iyi bilinen Prof. Henri Barkey ve Philip Gordon, Obama ile birlikte.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Amerika ziyaretinde Bush, Cheney, Rice ve Gates gibi mevcut yönetimin en üst düzeyinde görüşmeler yaptı. Demokratlar arasında ise Holbrooke ile Albright’ı seçti.

Obama ekibiyle de görüşse iyi olurdu.

Bush-Gül görüşmesi gününden hemen sonra, Türkiye’nin gözünün Obama ve ekibine dikilmesinde sonsuz yarar olacak...

referans



Bu yazı 1,066 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Mart 2012 'İç savaş salgını' ve 'korunma yolları'...
    • 8 Şubat 2012 Türkiye, Suriye'de savaşa mı gidiyor?
    • 13 Temmuz 2011 Diyarbakır DTK'nın, BDP Ankara'nın
    • 22 Haziran 2011 Türkiye'nin doğru Suriye pusulası
    • 14 Haziran 2011 Yeni anayasa için AK Parti-BDP-CHP uzlaşması
    • 13 Mayıs 2011 İktidar Kürt sorununu anlamalı
    • 16 Nisan 2011 AK Parti'nin Güneydoğu'da 'siyasi ricatı...'
    • 12 Nisan 2011 Aday listelerini okuma kılavuzu
    • 1 Mart 2011 Hoca ve 28 Şubat'ın cenazesi
    • 22 Şubat 2011 Libya: Osmanlı dominosu ve Bingazi'deki kan davası
    • 19 Şubat 2011 Ergenekon faturası
    • 5 Şubat 2011 Mısır'ın tarih yazdığı gün...
    • 8 Ocak 2011 Hizbullah tahliyesi mi rönesansı mı?
    • 5 Kasım 2010 TAK, ne kadar PKK, ne kadar 'Ergenekon?'
    • 29 Ekim 2010 'Tek Cumhuriyet'in iki Ankara'sı
    • 26 Ekim 2010 Bu gidişle katilden çocuk yaratılacak
    • 6 Ekim 2010 Washington'daki Türkiye
    • 1 Ekim 2010 Daha seyahatin başı, çözümün eşiği değil...
    • 29 Eylül 2010 Türkçeye onurunu iade edin
    • 21 Eylül 2010 Hakkâri provokasyonuna inat

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,292 µs