En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Yazıktır, günahtır...



Tandoğan ve Çağlayan mitinglerinin tek faydası, ‘ikna odaları’nın mucidi Prof. Nur Serter’i parlamentoya taşımış olması...

Şimdi kıymetli bir mebus olan Serter’in gösterdiği yararlılıklar ‘ikna odaları’ ve ‘miting tertipçiliği’yle sınırlı değil.

Cevval bir aktivist olarak her platformda karşımıza çıktı ve kendisini ‘görünür’ kıldı. Televizyon televizyon dolaşmalar, toplantılar, paneller, bayraklı yürüyüşler, bitmek bilmez laiklik savunuları, türban yergileri...

Bu kadar cevvaliyet bir karşılık bulacaktı elbette.

Deniz Baykal doğrusunu yaptı.

Ben de olsam Serter’i partime davet ederdim.

Siyasi bir figür olmadığı dönemlerde basbayağı siyasi faaliyetler yapan Serter, bilgi ve birikimini bundan sonra Meclis çatısı altında değerlendirecek.

Fakat Serter, kendisini görünür kıldığı platformlardaki Serter gibi değilmiş.

Kitaplarına baktığımızda, başka bir Serter’le karşılaşıyoruz ve şaşırıyoruz.

Ben herhangi bir kitabını okumadım, imzasının bulunduğu herhangi bir varakpareye de bakmadım.

Doğrusu, aklıma gelmedi.

Merak da etmedim.

Kendisini ‘görünür’ kıldığı platformlardaki gibiyse, ne diye bakacaktım ki?

Bildiğimiz Nur Serter’di işte...

Fakat, zahmet edip de bakanların tanıklığı, bize bilmediğimiz, tanımadığımız, tanıdığımızda şaşıracağımız, farklı hususiyetlere sahip bir Nur Serter’i işaret ediyor ki, şaşırmakla kalmayıp küçük dilimizi yutuyoruz.

Mesela, ‘Dinde Siyasal İslam Tekeli’ isimli kitabında Atatürkçülüğü ‘dar kalıplar’ olarak niteliyormuş.

Nasıl yani?

Basbayağı ‘dar kalıplar’ olarak niteliyormuş ve bununla da yetinmeyip, ‘Atatürkçü kalıplara sığınarak düşünmeyen insan yetiştirme eylemine son verilmesini’ istiyormuş.

Bitmedi...

Bir başka kitabında da (İnsan Merkezli Eğitim, Sarmal Yayınevi, 1997), gençleri Atatürkçülük dışındaki fikirlere kapamanın demokratik olmayacağından bahisle şunları söylüyormuş: ‘Atatürk milliyetçiliği diye sunulan, içi boşaltılmış hamasi kalıpların ardına sığınarak, Atatürkçü gençler yetiştirmede başarı elde edilmiş midir?’

Bitti mi?

Hayır...

İşte bir Nur Serter cümlesi daha: ‘Gençliğin kimi beğenip beğenmeyeceğine, neyin yanlış ya da doğru olduğuna, hangi inanca bağlanıp bağlanmayacağına, hangi tutum ve davranışın erdem olması gerektiğine karar vermek için Atatürk’ten teyit arar duruma getirilmesi, zaman içinde bireyin aklına, mantığına, düşüncesine, kararlarına olan güveni zedelemekte, robot insan üretimini hızlandırmaktadır. Atatürk gibi akla değer veren bir lideri kullanarak düşünemeyen insan yetiştirmek, ancak Atatürkçülüğü anlayamayan fanatik Atatürkçülerce başarılabilirdi...’

Bütün bu sözleri niçin alıntıladım?

Nur Serter’e, ‘Sen geçmişte böyle düşünüyordun. Şimdi neden böylesin?’ demek için mi? Bu hanımefendiyi intisaplı bulunduğu çevrelerin gözünden düşürmek için mi?

Hayır.

Bilakis, bunların doğru cümleler olduğunu hatırlatmak için.

CHP’de siyaset yapan Nur Serter bundan sonra bu cümlelerin neresinde duracak? Merak ettiğim husus bu...

Merak ettiğim ikinci husus da şu:

Doğru şeyler (politik bakımdan) yanlış insanlar tarafından dile getirildiğinde sorun olmuyor da, doğru insanlar tarafından dile getirildiğinde neden kıyametler koparılıyor?

İşte benzeri doğruları yazan Engin Ardıç kaç gündür ‘Atatürk düşmanı olmadığını’ kanıtlamaya uğraşıyor ve üstelik dilinde tüy bitti.

Yazık günah değil mi?
 
star gazetesi



Bu yazı 912 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,277 µs