En Sıcak Konular

Cevdet Batu



Cevdet Batu
0 0 0000

‘Vahdettin haindir’ diyenler parmak kaldırsın!



Haberi ilk duyduğumda ‘çok saçma’ diye düşündüm. Bir ilkokul öğrencisi katıldığı kompozisyon yarışmasında Vahdettin’e hain demişti ve bu yüzden soruşturma açılmıştı.

Soruşturma saçmaydı… Çünkü Türkiye’de ilk ve orta öğretimde Vahdettin’in hain olduğu öğretilir. Eğer siz bir çocuğa ‘Vahdettin haindir’ diye öğretirseniz, onun da kompozisyonuna öğrendiğini yazmasından daha doğal bir şey olamaz. İlk günlerde konuyla ilgili çıkan haberleri gördüğümde, çocuğu zor durumda bırakacaklar diye çok üzülmüştüm. Bizim uzak ve yakın geçmişimiz ‘masumların üzerinden siyasi kavga yapma’ alışkanlığına ilişkin birçok doneyle süslü çünkü.

* * *

Gün geçtikçe konuyla ilgili elimize yeni veriler geliyor. Köşe yazısından anladığımız kadarıyla Hıncal Uluç’u soruşturma açtıran vali aramış ve konuya açıklık getirmiş. Uluç Edirne Valisi Nusret Miroğlu’nun kendisini aradığını ve sözkonusu kompozisyonu gönderdiğini belirtiyor. Kompozisyonda geçen ifadeler şöyle:

"1299 yılında Söğüt ve çevresine inen küçük kara bulut yavaş yavaş büyüdü ve tüm Balkanları sardı. Bu kara bulutun altında tüm insanlar kendilerine olan saygınlıklarını yitirip bir kişi için çalıştılar. Elde ettikleri her şeyi bir haine verdiler. Sonucunda da çoğu bu hainin emriyle öldürüldü. İşte tüm bu zamanlarda ne güneş doğmak, ne kuşlar ötmek, ne bulutlar dans etmek ne de bayraklar dalgalanmak isterdi. Bu kara bulut ve onun doğurdukları 1918 yılına kadar sürdü ve 1918'den sonra yavaş yavaş dağılmaya başladı."

Yani öğrencinin hainden kastı Vahdettin değilmiş… Kompozisyonda tüm Osmanlı kötüleniyor. Yani ‘karabulut’tan kasıt bizzat Osmanlı devletinin kendisi. Üstelik hain olarak da –anladığım kadarıyla- Osmanlı padişahlarının geneli kastediliyor. Çok şükür zanlı Vahdettin değil!

Üstelik Uluç’un aktardıklarından anlaşılan yazıyı ilkokul öğrencisinin değil, öğretmeninin yazmış olduğu… Peki, iş o halde değişiyor mu? Hala kızmak, köpürmek mi gerekiyor bu sözler için? Ben hala neden kıyamet koparıldığını anlamıyorum. Çünkü kompozisyonda geçen ifadeler Türk eğitim sisteminde çocuklarımıza verilen bilgilerin biraz ‘patavatsız’ ifade edilmiş hali…

* * *

Açalım…

Kompozisyonda ne deniyor?

‘Bu kara bulutun altında tüm insanlar kendilerine olan saygınlıklarını yitirip bir kişi için çalıştılar. Elde ettikleri her şeyi bir haine verdiler.’ Bunu yazan neden suç işlemiş olsun ki? Zaten bizim öğrendiğimiz şu değil miydi: Cumhuriyetin kurulmasıyla tebaadan millete geçtik. Osmanlı döneminde sultanın tebaasıydık, sonra özgür vatandaşlar olduk. Önceden sultan için çalışıyor, onun için yaşıyorduk. Cumhuriyeti kurduk ve özgür bireyler olduk.

Kompozisyonda ne diyor?

Kompozisyon Osmanlı’yı ‘karabulut’ olarak niteliyor ve ‘Bu kara bulut ve onun doğurdukları 1918 yılına kadar sürdü ve 1918'den sonra yavaş yavaş dağılmaya başladı’ diyor. Bize öğretilenden farklı mı? Çocuklarımıza hala bunu öğretmiyor muyuz? Osmanlı’nın 1300-1600 yılları arasındaki klasik dönemini baş tacı edip, sonraki dönemini karanlık olarak nitelemiyor muyuz? Kendi ‘altın çağımızı’ Ortaçağ diye nitelemiyor muyuz? Osmanlının medreselerine burun kıvırıp, anakronizmin ‘dibini’ bularak “ikili hukuk sisteminin” çağdışılığından bahsetmiyor muyuz? Eee, bu kopan fırtına niye?

* * *

Elbette ben kompozisyonda yazılanların doğruluğunu savunmuyorum. Ama adama “tutarlı ol” derler. O kompozisyon üzerinden siyaset yapacağımıza, tarih bilgilerimizi güncellemeyi deneyelim. Çünkü Abdülhamit’e ‘kızıl sultan’ diyene de “Vahdettin haindir” aforizmasını savunana da saygın üniversitelerin tarih bölümlerinde bir yerleriyle gülüyorlar bugün.

Artık günümüz siyasi kavgalarını tarih üzerinden yürütmeyi bir kenara bıraksak da Osmanlı devletini de, Abdülhamit’i de, Vahdettin’i de, Atatürk’ü de, İnönü’yü de doğru algılasak. Kırmadan dökmeden… Zamanın koşullarını göz ardı etmeden… Duygulara yenilmeden…

Yukarıda ismi geçen tüm aktörlerin –doğruları yanlışlarıyla- geçmişimizin önemli bir parçası olduğunu kabul edip, geçmişe o gözle baktığımızda, bu gereksiz soruşturmalardan da kurtulacağız. Hem böylece çocuklarımızın kişilik bölünmesi yaşamasını da engellemiş oluruz.



Bu yazı 3,607 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2008 Kissinger Erdoğan'a ne yazdı
    • 22 Kasım 2007 Türk usulü çalışkanlık: Yumurta kapıya dayanınca!
    • 16 Kasım 2007 ‘Vahdettin haindir’ diyenler parmak kaldırsın!
    • 17 Ekim 2007 Göğsümdeki Amerikan bayrağı!
    • 14 Ekim 2007 Kimin nesi bu Facebook?
    • 7 Ekim 2007 Müjde Ar’ın gazoz kapağı
    • 5 Ekim 2007 Asıl Truva atı Fransa’ymış…
    • 26 Eylül 2007 Korku rehberi: Türbanlılarla ilgili acayip saptama!
    • 21 Eylül 2007 “Çok istiyorsa türbanı Erdoğan ve Gül taksın!”
    • 17 Eylül 2007 'Allah’tan Sami’ye: Türk muhafazakarlığının yeni harfleri!
    • 11 Eylül 2007 'Hain kılıçlar' neremize değdi?
    • 2 Eylül 2007 11 Eylül’den önce, 11 Eylül yazısı
    • 23 Ağustos 2007 Bekir Coşkun da beni kovacak mı?
    • 9 Temmuz 2007 Meydanlarda seçim kakofonisi!
    • 5 Haziran 2007 Yeniler için en önemli ders: Bir kişiden uzak durun!
    • 21 Mayıs 2007 “Putin’in gizli ordusu!”
    • 5 Mayıs 2007 Muhtıra günlerinde aşk!
    • 29 Nisan 2007 Deniz Baykal’a güzellemedir!
    • 24 Nisan 2007 Habertürk’ü yakan Melih Meriç değil, Bülent Arınç!
    • 13 Nisan 2007 Huzur formülü!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,707 µs