En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

İran’ın ‘Türk’ duygularını biliyor musunuz?



Ankara’nın diğer ülkeler gibi, İran’a da söylediği şu;

“Size yönelik hiçbir şey yok. Bizim derdimiz PKK.”

Doğru olmasına doğru.

Ancak “şartlar” öyle değil…

İran’ın sınır ötesi operasyona ilişkin tavrı, müspet değil.

Ama bunu iyi okumak lazım…

Bakarsanız, Türkiye ve KKTC’ye yönelik çıkışlarıyla sık sık gündeme gelen Avrupa Parlamentosu üyesi Rum Miletvekili Mario Matsakis, Kuzey Irak’a girmemize en çok destek veren kişi.

Matsakis’in desteği o kadar açık ki, salt buna bakarak girmekten bile vazgeçilebilir!

İran için de durum aynı. “Girme” diyorsa, nedenine bakmak lazım.

Türkiye’nin Kuzey Irak’taki olası varlığı, “ister istemez” iki ülkeyi riskli alana sokuyor.

ABD’deki iç politik dengeler tam bir kaos. Kimsenin kimseyi dinlememesi bir yana, kurumlar arasında sert politik rekabet var.

Ama bu kaosun ortasında bile hakim görüş, önümüzdeki bir yıl içinde İran’a saldırı olacağı yönünde.

Bu olduğunda en korkulan, İran’ın Kuzey Irak’a girmesi.

Irak’ın güneyi zaten tartışmalı bir coğrafya. Burada Şii İran’ın hakimiyeti zaten biliniyor. Bağdat eksenli orta kesimde de durum oturmuş değil.

Eskiye nazaran bir sakinleşme var ama Amerikan askerinin çekilmesinden sonra kimse, “iç savaş çıkmaz” diyemiyor.

Geriye bir tek Kuzey kalıyor. Buraya İran’ın misilleme için girmesi "Pandora'nın Kutusu'nun açılması" demek. 

Bir daha Irak’ı toparlamak mümkün olmayacağı gibi, ABD Başkanı’nın söylediği gibi, “3. dünya savaşı da(hi) çıkabilir”.

Balgat’taki Dışişleri Binası’nın sönmeyen ışıklarının sebebi de bu.

Türkiye operasyonu yapacak. Yapacak ama Kuzey Irak’a girmek, ana ve tek hedef olarak belirlenen PKK’yı halletmiyor.

Halletmek için ya da en azından sızmalarını önleyip, günlük terörü durdurmak için "kalmak" lazım.

Kalırsa, eninde sonunda bir Amerikan çılgınlığı yüzünden İran’la burun buruna gelinecek.

İşte operasyona bol keseden muhalefet eden kalem erbaplarının itiraz noktası-özetle-bu.

Ne İran ne de Türkiye birbirine dalaşmak istemiyor. 

Tersine uzun zamandır iyi ilişkileri söz konusu.

Hatta denebilir ki, ABD’ye gönderme de içeren, konjonktürün dayattığı ortak “stratejik” fikirler de var.

Bununla beraber “operasyon” zorunluluğu, nur topu gibi bir bebeği iki ülkenin kucağına bırakmış bulunuyor.

Peki ne yapmak lazım?

Denebilir ki, en güzeli, meseleyi tüm açıklığı ile açık açık konuşmak.

Yani?..

“Biz PKK’yı buradan sileceğiz. Şartlar oluşursa Kuzey Irak’ta da kalacağız. Zaten hangi derinliğe kadar gideceğimiz aşağı yukarı belli. Gün olur, ABD size saldırırsa hiç merak etmeyin karşı karşıya gelmeyiz.”

En temiz anlatım bu. Fakat hiç de iyi bir fikir olmayabilir.

Çünkü bu sözler şu anlama gelir; “Buyrun Kuzey Irak’a girin. Bizi ilgilendirmez. ABD düşünsün.”

Böylesi bir açılım, Türkiye’nin 1950’den beri sabitlediği Batılı siyasi pozisyonunu kökten değiştirir.

ABD bu hareketi kesin biçimde düşmanca algılayacaktır. Ve Batı'nın geri kalanı da hızla cephesini belirleyecektir.

Hadi denebilir ki, “yeter artık ABD’den bize ne?”

Ama İran’ın Irak’ta hakim pozisyona gelmesi Türkiye’nin de işine gelmez. Gelmemesi de normal.

Zira günü gelip bölge yabancı ayaklardan arındığında, bu iki ülke yakın coğrafyada başbaşa kalacak.

Sonuç?..

Yukarısı bıyık, aşağısı sakal.

Peki hiç çıkış yolu yok mu?

Var.

Hafta içinde devam edelim…



Bu yazı 3,321 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,974 µs