Kardeşin kardeşle alıp veremediği ne varsa: Küresel güçlerin terazisinde yeniden tartılıyor. İthal birimlerle ölçülüp ayar verilen yeni kin ve intikam yeminleri dağarcığımıza kodlanıyor bir bir.
Başkalarının diliyle düşmanlık büyütüyoruz birbirimize. Ödünç öfkelerle saldırıyoruz. Ortadoğu'da değiştirilmesi planlanan haritalar için yüz yıl evvel nasıl düşman şaşırtma taktiklerine teslim olmuşsak, bugün de hedef şaşırttırıyorlar bize. İşgalci güçlere karşı birleşeceğimize, birbirimize karşı bölünüyoruz. Kendimizi savunmak için 'halkların düşmanlığı'nı körüklememizin sorumlusu kim? Kimler?
Etraf toz duman. Bir yanda acı. Ateş gibi ocaklara düşüyor. Evli ve iki çocuk babası. Terhisine bir ay kalmıştı. Memleketinden çıkıp büyük gururla, 'en büyük asker bizim asker' söylemleriyle silah altına alınan gençler, vatan adına savaşmak için eğitilirken hain bir pusuyla, uzaktan kumandayla, mayınla katlediliyorlar, şehit düşüyorlar. Toprak altında yarım kalmış hayatlar. Hayaller. Bir yanda gözyaşı. Mezarlıksız iskeletler dağ büyütüyor gecenin içinde. Sessiz ve ıssız geceler, intikam ve öfke nöbetleriyle tutuşuyor.
Hz. Ali, savaş meydanında düşmanını kıskıvrak yakalamıştır; fakat düşmanının öfkeyle onun yüzüne tükürmesi üzerine onu serbest bırakır ve kalkıp gider. Buna şaşıran düşmanına Ali şöyle der: 'Bana tükürdüğünde nefsimde bir öfke, bir nefret uyandı. Bu şekilde savaşmak istemedim.' Bu aynı zamanda savaşın metafiziği üzerine birçok şey söylemektedir bugünün kardeşlerine: 'Nefsinizin, öfkenizin rızası adına hiçbir şekilde saldıramazsınız. Yapmanız gereken yalnızca direniş uygulamak.' demektedir.
Direnişin dilini nasıl konuşmamız gerektiğini ölçüp biçtiğimiz şu günlerde ister medyada ister sokakta olsun nefret ve intikam gibi gerekçelere başvurup duruyoruz. Ayrımcılığı körüklediği için yayından kaldırılan bir dizi, bu kez 'vicdani borç' olarak yayına konuluyor apar topar. Sanki vicdanın konjonktüre göre değişen bir yanı olabilirmiş gibi. Her daim filozof, şefkatli, ilke sahibi ve görevi öldürmek olan kahramanı izleyen çocuk, üst kattaki komşusuna ani bir nefret duymaya başlıyor. Kahraman olacak o da. Kurusıkı kurşunların tetiklediği kin bunca toz duman içinde hedefine saplanmak için meşruiyet kazanıyor son sürat.
Taksim'de terörü lanetleyen bir grup, elinde kamera olan birine terör örgütü mensubu olduğu gerekçesiyle saldırabiliyor. Bir anda. Hezeyanla. Ardından bu kişinin sivil polis olduğu anlaşılıyor. Haksız yere bir can linç edilmek üzereydi oysa. Hak ararken aynı haksızlığı karşımızdakine yapmaktan hiç korkmadan hakiki bir direniş dili geliştirebilir miyiz? İntikam duygusu ile direniş bir arada barınırsa, her eylemimizin temeli olan 'niyet' bozulmaz mı?
Büyük Ortadoğu Projesi'nin bize armağan ettiği başka zorbalıklar da var. Camilere atılan bombalarla işgal altındaki Irak'ta nasıl düşürüldüyse kardeşler birbirine ve Filistin'de nasıl damdan dama kovalamaya kalktıysa kardeşler birbirini... Şimdi menşei çoktan belli 'kayıp' silahlarla birbirine karşı cephanelik topluyor yine kardeşler. PKK'yı lanetleyip bütün Kürtleri terörist ilan edemezsiniz diyenler 'örtülü terörist' ilan ediliyor.
Anlaşmazlık yok muydu kardeşler arasında? Vardı. Evet, hem de çok. Ama kardeş arasındaki her anlaşmazlık, emperyal niyetli projelerin kıskacında 'küresel terörizm'e hizmet etmeye başladı. Siyasî ideolojilerini bu tür kin ve intikam yeminleri üzerine kuranlar aslında en çok küresel emperyalizmin projelerine hizmet ettiklerini görmüyorlar mı?
Alıştığımız hayat bir türlü devam etmiyor. Kovuklarımızda güvende hissetmiyoruz kendimizi. Rüzgârla gelen dağ kekiğinin kokusu, sıcak bir bardak çay, Mehmed Uzun'un en dokunaklı cümleleri veya Suzan Samancı'nın her kelimesini nefsinden geçirerek kaleme aldığı romanı... Hepsi dağılıyor, kayıp gidiveriyor avuçlarımızdan. 'Küresel kurgu'yu olduğu kadar bireysel öyküleri de iyi kavramak zorunda bugünlerin tarihini insanlık namına yazacak olanlar...
zaman
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle