En Sıcak Konular

Cengiz Çandar


Cengiz Çandar
0 0 0000

Petrol, dünya politikasini dönüştürüyor; Türkiye’yi de dönüştürecek...



Dünyanın önde gelen bir “Realpolitik ustası”, Alman asıllı Amerikalı stratejist Henry Kissinger’ın “21'nci Yüzyıl’da petrol rezervleri için mücadele, 19'uncu Yüzyıl’ın sömürge paylaşımı mücadelesiyle eş önemli olacaktır” tespitini kaydetmek gerekiyor. İngiliz gazetesi Observer, Pazar günkü sayısında, bu tespite dikkat çekerek “Bunun doğurduğu tehlikeler apaçık” hükmünü veriyor.

Bugünlerde alıp başını giden petrol fiyatlarındaki artışın -varil başına 70 dolar gibi inanılmaz bir rakama ulaştı; İran ile bir çatışma durumunda 100 doları bulacağı tahminleri yapılıyor- sebebi, Çin’in müthiş biçimde artan talebi.

Çin, bir yandan hızla kalkınmasına devam eder ve bu nedenle enerji talebi yükselirken, şimdiden Amerika’nın ardından dünyanın ikinci büyük petrol ithalatçısı durumuna geliverdi. Bu arada, dünyanın büyük petrol yatakları tükenmeye başladı. Örneğin Suudi Arabistan’ın uzak ara dünyanın en büyük petrol yatağı kabul edilen Ghawar yatağının yarı yarıya tükendiği resmen belirtiliyor. Observer’ın iddiasına göre, “iç bilgiler” bu oranın yüzde 90 olduğunu ileri sürüyor.

Ortadoğu, bugün dünya petrol arzının üçte ikisini ifade ediyor ve her ne olursa olsun, bu oranın 2020’de yüzde 80’e yükseleceği öngörülüyor. Observer, bu bilgiyi ilettikten sonra şu son derece ilginç satırlara yer vermiş:

“İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İran’ın bütün kartları elinde tuttuğunu düşünmekte haklı. Irak’ın işgalinin jeopolitik sonuçlarından biri ve orada bir tür demokrasi kurma savaşı şimdi daha da önemli hale geldi, çünkü aksi halde dünya petrol arzı İslam köktendincilerinin kontrolüne girecek, Irak’ta Şiiler ve Suudi Arabistan’da Vahhabiler.

Petrol, dünya politikasını dönüştürüyor. İran, Batı’nın gazabına kafa tutabilir ve nükleer güç sahibi olmakta kararlı olabilir çünkü ardında, petrol sayesinde elde ettiği Çin’in demir gibi desteğini buluyor. Kasım 2004’te, İran Çin’e dev Yadavaran yataklarını işletme hakkını tanıdı. Çin, bu petrolü Hint Okyanusu ve Malakka Boğazı üzerinden değil, Amerikan filosunun denetiminden uzak biçimde Orta Asya üzerinden boru hattıyla Çin’e getirmeyi tasarlıyor. Çin’in İran’a ilişkin tavrı açık, Darfur’daki Sudan cinayetlerini kınamayı bile reddetmişti. Zira Sudan, Çin’e sahile dek 500 mil uzunluğunda bir boru hattı inşa etme izni vermişti. Dolayısıyla, Ahmedinejad, Çin’in İran’a karşı bir askeri müdahale için BM’deki herhangi bir girişimi veto edeceğinden yüzde 100 emin olabilir.”

Bundan iki hafta önce Tahran’da İngilizce yayınlanan Iran Daily gazetesinin iç sayfalarından birinde “Petrol rezervlerinin gerçek düzeyi ne?” başlıklı bir haber gözüme çarpmıştı. Kupürü kesip yanımda taşıdım. “Soru işaretleri” alt-başlığının altında şu satırlar dikkat çekiciydi:

“Körfez’deki rezervlere ilişkin soru işaretleri devam ediyor. Dünyadaki petrol rezervlerinin her üç varilinden yaklaşık biri, sadece iki ülkenin altında yatıyor: 259 milyar varillik kanıtlanmış rezervleriyle Suudi Arabistan ve 112 milyar varillik rezerviyle Irak.

Irak, şu sırada küresel petrol piyasasında nispeten marjinal bir rol oynamakla birlikte, iş, onun petrol rezervlerine gelince öyle değil. Savaşla hırpalanmış ülke, dünyanın kanıtlanmış 1,050 trilyonluk rezervlerinin yüzde 11’ine sahip olarak, uluslararası petrol arzı bakımından uzun vadede potansiyel önemini artırıyor.

Uzmanlar, Irak’ın petrol rezervleri payının potansiyel rezervler de dahil edildiğinde daha bile yüksek olacağına inanıyorlar. Amerikan tahminlerine göre, Irak’ın 432 milyar varillik rezervi söz konusu.”

Dünyada olan-biteni ve daha da önemlisi yakın ve orta vadeli gelecekte neler olabileceğini, niçin olabileceğini bu “veriler” ve bilgiler ışığında düşünmek isabetli olacak.

Türkiye’nin “stratejik geleceği” ve “stratejik yeri”ni de, bu “petrol ve enerji jeopolitiği”nin karelerinden oluşan “uluslararası satranç tahtası” üzerinde görmek gerek...

Bu yazı 974 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 2 Mart 2012 'İç savaş salgını' ve 'korunma yolları'...
    • 8 Şubat 2012 Türkiye, Suriye'de savaşa mı gidiyor?
    • 13 Temmuz 2011 Diyarbakır DTK'nın, BDP Ankara'nın
    • 22 Haziran 2011 Türkiye'nin doğru Suriye pusulası
    • 14 Haziran 2011 Yeni anayasa için AK Parti-BDP-CHP uzlaşması
    • 13 Mayıs 2011 İktidar Kürt sorununu anlamalı
    • 16 Nisan 2011 AK Parti'nin Güneydoğu'da 'siyasi ricatı...'
    • 12 Nisan 2011 Aday listelerini okuma kılavuzu
    • 1 Mart 2011 Hoca ve 28 Şubat'ın cenazesi
    • 22 Şubat 2011 Libya: Osmanlı dominosu ve Bingazi'deki kan davası
    • 19 Şubat 2011 Ergenekon faturası
    • 5 Şubat 2011 Mısır'ın tarih yazdığı gün...
    • 8 Ocak 2011 Hizbullah tahliyesi mi rönesansı mı?
    • 5 Kasım 2010 TAK, ne kadar PKK, ne kadar 'Ergenekon?'
    • 29 Ekim 2010 'Tek Cumhuriyet'in iki Ankara'sı
    • 26 Ekim 2010 Bu gidişle katilden çocuk yaratılacak
    • 6 Ekim 2010 Washington'daki Türkiye
    • 1 Ekim 2010 Daha seyahatin başı, çözümün eşiği değil...
    • 29 Eylül 2010 Türkçeye onurunu iade edin
    • 21 Eylül 2010 Hakkâri provokasyonuna inat

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,367 µs