En Sıcak Konular

Ismet Berkan


Ismet Berkan
0 0 0000

Güneş sistemi ve uzay çağı



Bundan birkaç hafta önce, 4 Ekimde 'uzay çağı'nın başlangıcının 50. yılını idrak ettik. 50 yıl önce 4 Ekimde Sovyetler Birliği, 'Sputnik' adlı uydusunu dünyanın yörüngesine göndermişti. Başlangıçta ne Sovyetler ne Amerika ne de dünyanın geri kalanı bu minicik uzayda bipleyen kürenin önemini anlayamamıştı.
Ama kısa süre sonra 'uzay çağı' bir 'uzay yarışı' ile başladı.
İlgnçtir, bu yıldönümünden neredeyse bir ay önce, 5 Eylülde bir başka yıldönümü daha yaşadı dünya: Voyager 1 adlı uzay aracının fırlatılmasının 30. yılıydı bu. Kendi çocukluğumdan hatırlıyorum, o zaman Türkiye'de yaşayan bizler bile büyük bir heyecan duymuştuk, çünkü Voyager 1 çok ama çok uzaklara gidecekti ve belki de 'uzaylı'larla karşılaşacaktı, o yüzden dünyamız hakkında, bizim hakkımızda, hatta bizim müziklerimiz hakkında bilgiler de taşıyordu.
Biliyor musunuz Voyager 1 şu an nerede? Güneş sistemimizin dış sınırı olan ve 'Heliosfer' adı verilen bölgeye girmek üzere ve tahminen 2015'te bu bölgeyi de terk etmiş olacak. Yani, insan yapısı bir aygıt ilk kez 'uzak uzay' denebilecek bölgeye, bizim güneş sistemimizin dışına çıkacak. Artık güneşimiz, Voyager 1 açısından bakıldığında uzaydaki herhangi bir yıldız olacak, hatta giderek sönükleşecek.
Size şaşlırtıcı gelebilir ama Voyager 1 de, ondan çok farklı bir rota izleyen kardeşi Voyager 2 de halen çalışıyorlar. Voyager 1, hâlâ dünyaya gördüklerini iletiyor. Sinyallerinin dünyaya ulaşması 14 dakika alıyor, yani Voyager 1 bizden 14 ışık dakikası uzakta!
Voyager 1'in bir yıldızın yakınından geçmesi çok ama çok uzun zaman sonra, 1.7 ışık yılı sonra, veya 40 bin dünya yılı sonra olacak, onda da zayıf bir ışık veren bir küçük yıldıza yaklaşacak. Ama Voyager 2, bizim zamanımızla 358 bin yıl sonra (evet 358 bin yıl!) bizim de gökyüzünde gördüğümüz parlak yıldızlardan biri olan Sirius'un yakınından geçecek.
Her iki uzay aracı da 1 milyar yıl dayanmak üzere inşa edildiler.
Unutmayın, 1 milyar yıl önce dünyamızda henüz hayat bile yoktu. 1 milyar yıl sonra, bugün üzerinde hiçbir hayat belirtisi olmayan nice gezegende, yıldız sisteminde uzay çağı başlamış olabilir. Orada uzay çağı başlamış olabilir ama acaba geriye bizim dünyamız kalmış olur mu? Hayır hayır, güneşimizin soğumasından söz etmiyorum, bizim dünyayı yok edecek olmamızdan söz ediyorum.
* * *
Dikkat ediyor musunuz bilmem, bundan 30 yıl önce Voyager'leri yapıp uzaya, boşluğa fırlatanlar bugün bizlerden çok ama çok daha iyimser insanlardı.
Onlar geleceğe inanıyorlardı, o yüzden uzaya 1 milyar yıl hayatta kalacak mektuplar gönderdiler. Bugün ise insanlık geleceğini düşünmek bile istemiyor, çünkü düşündükçe içimize afakanlar basıyor; hâlâ savaşları sürdürüyoruz, hâlâ bazı insan gruplarının bizim kadar 'eşit' olmadığını iddia ediyoruz, hâlâ açlarımız var, hâlâ yoksullukla boğuşuyoruz, hâlâ doğamızı bozmaya devam ediyoruz, hâlâ dünyamızı kirletiyoruz.
Dünyanın durumu böyle de Türkiye'nin durumu farklı mı? Biz uzayın hayalini bile kurmuyoruz, dünyanın yer çekiminş yenebilecek bir roketi, yani Sovyetler'in 50 yıl önce becerdiğini yapmak için bir teşebbüsümüz bile yok.
Hayalleri olmayan bir ülke, geleceğini de tasarlayamaz. Ve maalesef ülkemizde hayallere sahip olmak, bir çeşit delilik olarak görülmeye devam ediyor.

radikal

 

 

 



Bu yazı 1,153 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Temmuz 2012 ‘Tanrı Parçacığı’ bize neler vaat ediyor?
    • 10 Mart 2012 Tartışmayı içerikten biçime kaydırmak
    • 25 Haziran 2011 PKK dağdan nasıl iner
    • 26 Şubat 2011 1968 neden 68’de olduysa, şimdi de isyanlar ondan oluyor
    • 26 Aralık 2010 Seçim soruları: AK Parti kaç alacak, ya CHP?
    • 2 Kasım 2010 PKK’nın içine girdiği açmazı görmek
    • 31 Ekim 2010 ‘Kırmızı Kitap’efsanesinin sırları
    • 27 Temmuz 2010 Askeri vesayetin hukuki altyapısı
    • 24 Temmuz 2010 Enerji stratejimiz var mı?
    • 21 Temmuz 2010 Sahiden 12 Eylül'ü mü oylayacağız?
    • 14 Temmuz 2010 İran çelişkileri ve iç politika yansımaları
    • 7 Temmuz 2010 Liderler neden görüşecek, neyi görüşecek?
    • 5 Temmuz 2010 Dindar solcular
    • 3 Temmuz 2010 Kılıçdaroğlu, bu kafayla hiçbir şeyi çözemez!
    • 26 Haziran 2010 Hep aynı denklemin içine sıkışmak
    • 24 Haziran 2010 Eşit yurttaşlığa dayalı demokratik cumhuriyet
    • 13 Haziran 2010 Karpuz gibi ortasından ikiye bölünmüş ülke...
    • 6 Haziran 2010 Mahkûmun açmazı: Hayattaki karşılığı
    • 24 Mayıs 2010 Maalesef bizde hattı muhalefet yoktur, sathı muhalefet vardır
    • 4 Mayıs 2010 Eski defterleri açmak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,248 µs