En Sıcak Konular

Serdar Turgut


Serdar Turgut
0 0 0000

10 kere düşünmek



Amerika’yı yönetenler çok değişik, alışık olmadığımız düşünceler taşıyorlar. O nedenle bölgede bazı adımlar atmadan bir değil 10 kez düşünmeliyiz, çünkü karşımızda felaketi bir politika aracı olarak gören bir zihniyet var

30 Ağustos veya bir gün sonra ABD bölgemizde büyük bir nükleer felaket yaratmaya girişti. Bu artık üzerinde yazılmış ve tartışılmış bir gerçek. Türk medyası kim türban takmış takmamışla uğraşırken neredeyse dünyamızın sonu geliyordu ucuz kurtulduk. 30 Ağustos tarihinde Amerikan Hava Kuvvetleri’ne ait uzun menzilli silahlarla yüklü bir B-52 uçağı, Kuzey Dakota’daki askeri üsten Luissiana’ya doğru hareketlendi. Sonradan anlaşıldı ki uçağın nihai hedefi İran’dı. Gayet tabii ki çok gizli tutulmakta olan bir plan devreye sokulmuştu. İlk önce İsrail uçakları, İran’da bazı hedefleri vuracaktı. İran söylediği gibi karşılık verirse de ABD nükleer saldırı yapacaktı İran’a. Ancak bu hazırlık Amerikan halkından da gizli tutulmuştu ve buna karşı olan çevreler planı sızdırdılar. Büyük tepki gelme ihtimali doğunca -B-52’nin nükleer silahlarla yüklü ABD hava sahasında uçması yönetimin başına hayli bela açabilirdi- felaket çıkarma planı son anda durduruldu. İsrail uçakları, son saatlerde hedef değiştirdi ve İran yerine Suriye’yi vurdular. Bu uçaklardan bir tanesinden düştüğü iddia edilen yakıt deposu, Türkiye topraklarında bulundu veya bulunduruldu. Bütün bunlar 5 Eylül tarihinde bu detayda olmasa da Pentagon sözcüsü tarafından doğrulandı. ABD Hava Kuvvetleri’nin yayın organı Air Force One’da yer alan haberde, bütün bu olay tuhaf bir kaza olarak nitelendirildi.

Peki ama Amerikan yönetimi, Türkiye’yi de içine alabilecek bir kıyamet girişimine başvuracak kadar çıldırmış olabilir miydi?

Buna cevap; tabii ki evet. Ayrıca tüm bu olayın çıldırmakla filan alakası da yok. Teorisi yapılmış çok ince bir olay söz konusu burada.

Türk okuyucular, Leo Strauss adını fazla duymamışlardır. Amerikalı okuyucular da bilmiyor bu ismi ama Amerika politikasında son yıllarda ne oluyorsa bu Chigago Üniversitesi’nden profesörün bunların temelinde olduğunu bilmemiz gerekiyor. Kendisi Amerikan yeni-muhafazakârlığın fikir babası olarak kabul ediliyor. Dick Cheney başta olmak üzere karar alıcıların büyük bölümü onun öğrencisi. Leo Strauss’un görünürde basit olan ama felsefi kökenleri de yoğun olan bir teorik çerçevesi var. Toplumların elitler tarafından yönetilmesi gerektiğini söylüyor Strauss. Yönetmek için de kötülüğün planlanması gerektiğini açıkça belirtiyor. Çünkü kötülük her toplumun yola sokulması için gerekli sosyal şoku sağlar. Ayrıca uluslararası ilşkileri de bu çerçevede aşmak gerekir. Kötülük yapmaktan korkmayan akıllı insanların kontrolünde yaratılan büyük şoklar ile uluslararası ilşkiler düzene sokulabilir ve şoku yaratan üstün ülke bu süreçten büyük çıkar da sağlayabilir. Strauss’un ekonomik doktrini Chicago Üniversitesi’nden profesör arkadaşı Milton Friedman’ın teorilerine dayanır. Friedman Neoconların ekonomik gurusudur. Onun doktrinlerinin uygulamasının felaket ekonomisi adıyla incelemeye alan Naomi Klein büyük ilgiyle okunan ‘The Shock Doctrine, The Rise of Disaster Capitalism’ adlı kitabında şok yaratmaya dayalı dış politikanın yarattığı felaketlerden nasıl ekonomik çıkarlar elde ettiğini anlatıyor. Kitabın arka kapağında övücü sözleri bulunan ünlü casus romanları yazarı ‘kitapta anlatılanları son derece ürkütücü bulduğunu’ söylemiş. Gerçekten de öyle. Çünkü Leo Strauss’un öğrencileri olan Neoconlar hedefleri doğrultusunda son derece acımasız davranmayı meşru görüyorlar. Kendi ülkelerine karşı bile acımasızlar, tabii afetlerin bile bir ülke halkının (sıradan insanların) kontrol altında tutulmasında yararlanılabileceğini söylüyorlar. Naomi Klein kitabında bütün bu doktrinin kökenlerinin Amerikan Gizli Servisi’nin bireyleri kontrol etme deneylerine dayandırılabileceğini, bu kontrolün temelinde ise psikolojik tedavide kullanılan şok tedavisi olduğunu yazmış. Neoconlar bu şok terapisini kendi toplumlarına da başka ülkelere de uyguluyorlar (kitabın adı da buradan geliyor). Onlara göre Irak’ta yapılanlar da uluslararası çıkarlar doğrultusunda yapılan bir şok tedavisinden başka bir şey değil. 30 Ağustos’ta İran’a nükleer saldırı yapılsaydı bu da başka tür bir şok tedavisi olacaktı.

Amerika’yı yönetenler çok değişik, alışık olmadığımız düşünceler taşıyorlar. O nedenle bölgede bazı adımlar atmadan bir değil 10 kez düşünmeliyiz, çünkü karşımızda felaketi bir politika aracı olarak gören bir zihniyet var. Dolayısıyla Ermeni Yasa Tasarısı oylandı. O zaman İncirlik Üssü’nü kapamayı bile düşünebiliriz tehdidinin Strauss’un adamlarını korkutabileceğini sanmak en azından saflıktır.

Akşam



Bu yazı 1,295 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Nisan 2009 Cemaat ile TSK diyaloğa girmeli
    • 22 Aralık 2008 Erdoğan’ın kızının resmini görünce utandım
    • 11 Aralık 2008 Modernizmin ölümü ve anlamsızlık
    • 11 Kasım 2008 Fehmi Koru’nun yazısının şifreleri
    • 3 Kasım 2008 Acımasız düzen
    • 31 Ekim 2008 Medya Faşizmi nedir?
    • 28 Ekim 2008 THY’nin devrimci kararı
    • 24 Ekim 2008 Krizi fırsata çevirmek
    • 22 Ekim 2008 Kriz komplo olabilir mi?
    • 2 Ekim 2008 New York şehrinin kapanması
    • 16 Eylül 2008 Doğan’ın büyük kötülüğü
    • 17 Ağustos 2008 Medya da temizlenecek
    • 7 Ağustos 2008 Taşlar yerine böyle oturur
    • 27 Temmuz 2008 Faili meçhul hayatım
    • 17 Haziran 2008 Derin devlet gurusu
    • 23 Mayıs 2008 S-muhtıra
    • 1 Mart 2008 ABD’ye nanik yapılmaz
    • 29 Şubat 2008 Bölgenin ‘Büyük Abi’si
    • 9 Şubat 2008 Fakirlik ebedi oldu
    • 15 Ocak 2008 Enerji güvenliğinde stratejik ortaklık

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,167 µs