0 0 0000

En çok kazandıran şirket PKK...

Bu yazılar, ‘dost ve müttefik’ ülkelerin gizli servislerince satır satır taranıp ilgili mercilere havale edildiği, asıl görevi ‘savaş fizibilitesi’ yapmak olan ‘think-tank’ ve sosyal araştırma kuruluşlarının istifadesine sunulduğu ve hin-i hacette devreye sokulmak üzere arşivlerde saklı tutulduğu için yazıyorum...

Daha doğrusu birazdan yazacağım.

Siz ABD Büyükelçiliği ve konsolosluklarında mukim (daha doğrusu ‘sürgün’) sarı saçlı, Douglas çeneli ‘akredite’ dostlarımızın, sadece kokteylden kokteyle boy gösterdiğini mi sanıyorsunuz?

Yazacağımı söylediğim şey şu:

Türk halkı, PKK terörünün ABD tarafından yönlendirildiğine inanıyor.

Göstermelik kınamalar, teröre karşı işbirliği çağrıları, ‘PKK eli kanlı bir terör örgütüdür, onunla mücadele edilmelidir’ açıklamaları kesmiyor.

Herkes de biliyor ki, ‘Onunla mücadele edilmelidir’ cümlesi, herhangi bir cümle olmaktan öteye geçmeyen bir cümle.

Herkes de biliyor ki Amerika onunla mücadele etmeyecek.

Herkes de biliyor ki, kár getiren hiçbir şirket kapatılmaz.

Örgütün elindeki silahların Amerikan yapımı olması, kaçan teröristlerin Irak’ın kuzeyinde himaye edilmeleri ve ‘terörden şekvacı’ Amerika’nın terörle mücadele iradesi gösteren müttefiklerine mesafe koyması, hatta zaman zaman onları cezalandırma yolunu seçmesi (Ermeni Soykırımı Tasarısı örneğinde olduğu gibi), ABD hakkındaki olumsuz kanıyı güçlendiriyor.

Çünkü, Amerika terörle mücadele etmiyor.

Terörü kınıyor görünmekle birlikte, el altından terör örgütüne yardım ve yataklık ediyor.

Bu (yani terör destekçiliği) aynı zamanda bir ‘terbiye’ ve ‘yola getirme’ yöntemidir.

Eh, son zamanlarda İran’la yakınlaşan, pahalı doğalgazı bırakıp İran’dan ucuz doğalgaz alan Türkiye’nin de bir şekilde yola getirilmesi gerekiyor...

Bu işler böyledir.

Terör, salt ‘terör’ sözcüğüyle açıklanabilecek bir olgu değildir.

Bir alışveriştir.

Bir ticarettir.

Müttefikimiz bu işlerde çok başarılı. Dünyanın birçok bölgesinde yatırımı var. Çok kan döküyor, çok acılar çektiriyor, ama çok kazanıyor.

En kárlı yatırım terör...

The Wall Street Journal editörü Robert L. Pollock bir zamanlar ‘Türkiye’de kronikleşmiş bir Amerikan düşmanlığı var’ demişti de, o cihetle söylüyorum.

Editörün zannettiği ve ileri sürdüğü gibi, Türkiye’de ‘kronikleşmiş’ bir Amerikan düşmanlığı yok.

Daha doğrusu yoktu.

Kimi Amerikan mamullerine (sigara ve kolalı içecekler gibi) yönelik ideolojik grupların zaman zaman nükseden ‘boykot kampanyalarını’ saymazsanız, bilakis yakın zamana birçok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşında tek yanlı, platonik, tutkulu bir ‘Amerikan aşkı’ bile sözkonusuydu.

Kronikleşmiş değil ama, belki potansiyel bir düşmanlık var.

Bir miktar sadece...

Ticaret hacmi genişlemedikçe sorun teşkil etmeyecek bir miktar bu.

Bir gün müttefikimiz, ‘Ben daha çok kazanmak istiyorum, siz istediniz diye şirketlerimi kapatamam’ derse, o zaman durum değişebilir.
 
star gazetesi

Bu yazı 968 defa okundu.