En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Bir mahalle çocuğunun anıları



Sizlerden saklayacak değilim, ben bir mahalle çocuğuyum. Bizim zamanımızda ya bütün günü sokakta geçirir 'mahalle çocuğu' olurdunuz, ya da evin dışarısını pek görmeyen 'muhallebi çocuğu'... Annesinin akşamları sokaktan zor alabildiği bir 'mahalle çocuğu'ydum ben. Şimdilerde trafikte karşı karşıya geçmek için ayağına çevik olmak gereken İzmir'in Halil Rifat Paşa Caddesi üzerinde çift kale maç yapılan günlerden söz ediyorum. Ne kadar mutlu çocuklardık, yeni yetmelere anlatamam...

Sonra 12-13 yaşlarında Küçükyalı'ya taşındık. Yeni evimiz eskisinden daha güzel, yeni mahallemiz daha cazipti, ama arkadaşlardan kopmak? Taşındığımız gün, mahalle arkadaşlarıma, "Merak etmeyin" dediğimi hatırlıyorum, "Yürüyerek yarım saatlik mesafeye taşınıyoruz, ben yine her gün buraya gelirim."

Eski mahalleme bir daha belki on yıl aradan sonra uğrayabildim. Yeni mahallede yeni arkadaşlar edinmiştim, o kadar yolu neden göze alacaktım ki? Önceki akşam Asude'de sabahlarken kendi çocukluğumun mahalle anıları gözümün önünden geçiverdi.

Asude, bizim arkadaşların tercih ettiği bir İstanbul/Tophane kahvesi. Bir kahvede ne yapılıyorsa orada da onlar ve daha fazlası yapılıyor. 'Daha fazlası' kısmını önceki gece yaşadım: Yaklaşık 20 kişilik bir grupla 'fasıl' geçtik, sonra da hep birlikte sahur sofrasına oturduk. Hicazdan mahura uzanan âşina şarkıları Prof. Yasin Aktay'ın çaldığı ud eşliğinde terennüm eyleyerek...

Eskinin muharrirlerinin yaşadığı bir 'kahve kültürü' vardı İstanbul'da; üstadların hangi kahveye takıldıkları belliydi, onları arayanlar nerede bulacaklarını bilirlerdi. Şimdi de, yavaştan, benzer bir kültürün oluştuğu söylenebilir. Ünlü bir gazeteci dostum dizüstü bilgisayarını alıp çıktığı evine gecenin bir vakti dönüyormuş; bütün gününü kahvede geçirerek... "Sadece günlük yazılarımı yazmakla kalmıyorum, yeni romanıma da başladım burada" dedi bana...

Gazete ve televizyonların yayın yönetmenleri, yazarlar, haber merkezi sorumluları... Üniversite öğretim üyeleri, sanatçılar, şairler... Bir masaya takılmıştım, yanımdan geçen biri, "Biz okurlar da buradayız" deyiverdi. Yazarlar masası, okurlar masası... Herkesin yaptığı eylem aynı aslında: Dostlarla iki çift lâfı kahve/çay eşliğinde paylaşmak... Müdavimlerinden biri, "Asude'de konuşulanlar keşke TBMM'nde de buradaki doyuruculukla tartışılsa" dedi bana. Tophane'ye takılanlar arasında eski-yeni milletvekilleri de var.

Sahurla birleşen fasıl akşamı 'mahalle' eksenli konuşmalarda kulağı çok çınlatılan Hürriyet'ten Ahmet Hakan da Asude'deki kalabalık arasındaydı. Öyle uzaydan gelmiş gibi durmuyor, mahalle adabından haberdarmış hissi veriyordu; şarkılara herkes kadar iştirak edemese bile... Bir ara, "Nişantaşı House Cafe ile burayı karşılaştırsan" demeyi düşündüm, sonra vazgeçtim. İki farklı âlemden söz etmesi gerekecekti çünkü.

Ahmet Hakan'ın orada bulunmasını fasıla iştiyakla katılan mahalle sâkinlerinden kimsenin yadırgadığını sanmıyorum. Kimse kendisine 'mahalle kaçkını' muamelesi yapmadı. Yaşadığı geceyi sütununda yazdığı için hafif bir endişe duyuyorum; yeni mahallesinin hoşgörü anlayışından tam emin değilim de ondan...

Yazısında benim için "Hem repertuvarındaki şarkıların fazlalığıyla, hem de 'Gelse o şuh meclise' şarkısını bütün koronun sesini bastırarak söylemesiyle dikkat çekiyor. Ayrıca hangi makamdan hangi makama geçilecek gibi sorunlarda raconu hep o kesiyor" demiş, sağolsun. Oysa, raconu ben değil, böyle durumlarda başvurmak üzere şarkı sözleriyle takviye edilmiş cep telefonum kesti o gece. Makamları ve bestecilerine kadar şarkılarla ilgili her bilgiyi vaktiyle yüklediğim cep telefonum...

Cep telefonum Ahmet Hakan'ın yeni mahallesinin konserlerinde de beni mahcubiyetten kurtaracak donanımda; Sezen Aksu'dan Ahmet Kaya'ya, Edith Piaf'tan George Moustaki'ye kadar pek çok şarkıcının eserleri de yüklü olduğu için...

Eski bir anı size: Artık büyümüş mahallenin abilerinden olmuşuz... Bir gün, yolda yürürken, yanımdaki arkadaşım kaldırım değiştirerek bir çocuğun kulağına asılıverdi. Ne olduğunu anlamaya fırsat kalmadan durumu bana da açıkladı: "Bizim Musa abinin oğlu, ilkokulu yeni bitirdi, elinde sigarayla geçiyor görünce dayanamadım..." 'Mahalle baskısı' dedikleri artık eskilerde kalmış bu türden eylemler olsa gerek...

O akşam Asude'de kimsenin kimseye 'mahalle baskısı' yapacak hali yoktu.

yenişafak



Bu yazı 1,153 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,972 µs