En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Cehennem çukurunda politika!



Sanıyorum, 2003 yılı başlarıydı. Irak Savaşı henüz başlamamıştı. Bugün de görev yapan üst düzeyde bir komutanla Irak ve Kürtler konusunda sohbet ederken, özetle şunları söylediğini anımsıyorum:
"1990'ların başında, Körfez Savaşı sonrası Saddam Hüseyin Kuzey Irak'ı bırakıp gitmek zorunda kaldı. Irak devletinin resmi güçleri çekildi bölgeden. Kürtler kendi başlarına kaldı. Ne yapacaklardı? İş başa düştü! Belediye hizmetleri devam edecek, asayiş sağlanacak, okullarda eğitim yapılacak, su akacak, elektrik yanacak, mahkemeler işleyecek vesaire... Bunlar fiiliyatta devlet işleri değil mi?"
Evet, komutanın bu saydıkları hayatın gerçekleriydi. Toplum olarak birlikte yaşanacaksa, bir düzen kurulmak zorundaydı. Böyle bir düzeni kurmaya başladığınız andan itibaren de toprağa ister istemez bir devlet çekirdeği düşmüş oluyordu.
1990'larda tüm taraflar, Kuzey Irak Kürtleri ile ilgili bu gerçeğin hiç kuşkusuz farkındaydı.
Başta Amerika olmak üzere İngiltere, Fransa'yla birlikte İncirlik'te konuşulanan Çekiç Güç, Kürtleri Saddam'a karşı korurken, aynı zamanda kendiliğinden Kürtlerin devletleşme sürecini de himayesi altına alıyordu.
Ankara 1990'larda sessiz kaldı buna.
Çünkü hem Kuzey Irak'ta sıcak takip yaparak, operasyonlar düzenleyerek PKK'yı kovalıyor, hem de Kürtlerin devletleşmesini yakın markajda tutabiliyordu.
Güçlü bir konumdaydı.
Irak'ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasına da kesin karşıydı.
Bir başka deyişle:
'Kırmızı çizgisi'nden emindi.
On yıl böyle geçti.
2003'de dengeler değişti.
Irak Savaşı'yla Amerika bölgede bir işgal gücü olarak Türkiye'ye komşu olurken, devletleşme süreci birden ivme kazanan Irak Kürtlerinin de en sıkı fıkı müttefiki haline geldi.
Türkiye bugün artık Kuzey Irak'a girip çıkamıyor. PKK'ya sıcak takip yapamıyor. Bu konuda Irak hükümetiyle herhangi bir anlaşmaya da varamıyor. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, yani Barzani bunu engelliyor.
Irak fiilen bölünmüş durumda.
Şiiler ile Sünniler arasında iç savaş tüm şiddetiyle sürüyor. Taraflar, federal devletin niteliğinde, petrolün paylaşımında, güvenlik güçlerinin ve silahlı kuvvetlerin yeniden yapılanmasında, neredeyse bütün temel meselelerde anlaşamıyorlar.
Kısacası:
Irak nasıl yönetilecek?
Bu sorunun karşılığı daha yok.
Ama bir nokta kesin:
Kürtler'in ve Şiiler'in bundan böyle Bağdat'taki güçlü bir merkezi otoritenin egemenliğini kabul etmeleri söz konusu değil.
Bu durumda, Irak için en iyi ihtimalle gevşek bir federasyon gündemde. Amerikan Senatosu'ndan bu yakınlarda çıkan bir karar da bu çizgide. Irak'ın üçe bölünmesi ve Bağdat'ın gevşek bir federasyonun bağlantı noktası olması isteniyor.
Bu arada, gelecek yıl Amerika'da Başkanlık seçimini kazanması beklenen Demokratlar'ın önde gelenleri, 'Irak Kürdistan'ı konusunda Amerika'nın daha kesin koruma rolü üstünlenmesinden yanalar.
Bu Demokratlar arasında, Başkanlığa en yakın aday olarak görülen Senatör Hillary Clinton, Dışişleri Bakan adayları Senatör Joe Biden ve Büyükelçi Richard Holbrooke da var.
Bu etkili Demokratlar, Amerika'nın Irak'tan tümüyle çekilmesi halinde de, Irak Kürtleri'nin askeri olarak koruma altına alınmasını istiyorlar.
Tabii bir soru var:
Türkiye'yi ne yapacaklar?
Çünkü Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Başbuğ'un bu yakınlarda söylediği gibi, Türkiye isterse Irak'ta hayatı -tabii kendisi de bir bedel ödeyerek- Amerika'ya zehir edebilir.
Washington bunun farkında.
Türkiye'nin vazgeçilemez bir müttefik olduğunun da bilincinde...
Bu nedenle, örneğin PKK'dan kurtulmanın yolları, PKK'yı dağdan indirmenin yöntemleri Washington'da da değişik odaklarda bir süredir aranıyor, raporlar hazırlanıyor.
Evet, coğrafyamız çok belalı.
Irak'ta iç savaş sürüyor.
Irak fiilen üçe bölündü. Resmen de bölünür mü? Kolay değil.
Başkan Bush giderayak İran'ı vuracak mı? İsrail'in İran'ı vurup vurmayacağı konuşulmuyor artık, ne zaman vuracağı tartışılıyor.
Suriye Lübnan'da ne yapacak?
Amerika, İran'ın Irak'ta Şiiler aracılığıyla yayılan nüfuzunu nereye kadar sineye çekecek? Çekmese, İran'ı vurmaya kalksa, bölge çok daha büyük bir cehenneme dönüşmez mi?
Filistin-İsrail ne olacak?
O kadar çok soru var ki...
Türkiye de bu soruların karşılıklarını, yalnız PKK'ya, yalnız Irak'ın bölünmesine endeksli olarak düşünemez, düşünmemeli...
Ankara'nın geleceğe ilişkin vizyonunu daha tepeden bakarak, siyasal ve ekonomik boyutları ile, ABD ve AB ilişkileriyle birlikte kapsamlı bir planlanmanın içine oturtması şarttır.
Milliyet



Bu yazı 963 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,904 µs