En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

Darbe bekleyen o gazeteci



Bir süredir başkentte Meclis Başkanı Köksal Toptan üzerinden geliştirilen bir senaryo var. Senaryo, siyasi iktidarı devre dışı bırakan bir formül içeriyor. Deniyor ki, hükümet, bu anayasa çalışmasını Toptan’a devretsin, o yürütsün. Senaryonun koro halinde dile getirilmesi ise psikolojik harekatın bir parçası.

Toptan’ın da zaman zaman bu tuzağa düştüğü gözüküyor. Kafası karışık. Beni mazur görsün, nabza göre şerbet veriyor. Yılların tecrübeli siyasetçisinin başkanlık koltuğunda izlediği ‘zikzak siyaseti’ne hayretle bakıyorum.

DTP Grubu’na yaptığı ziyaret sırasında şöyle diyor: ‘Aslında anayasayı bir kurucu meclis hazırlasa daha iyi olurdu.’ Tepkiler olunca açıklama yapıyor: ‘Ben aslında kurucu meclisi bir seçenek olarak söyledim.’

Sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle görüşmesinde farklı bir Toptan var: ‘Sivil bir anayasayı yapan bir meclisin başkanı olmaktan onur duyarım.’

Hangi Toptan’a inanacağız?

Daha tehlikeli olanı, Doğan Grubu’nun da bu senaryoda aktif rol alması. Toptan demeçlerine Doğan Grubu gazetelerinde sıkça yer verilmesinin bir sebebi hikmeti varmış. Duyunca hayrete düştüm. Şaşkınlığım senaryonun mahiyetine değildi elbet, bu filmi çok görmüş birisi olarak. Aracı isme hayret ettim.

Doğan Grubu’nun üst düzey bir yöneticisi, bir sivil toplum kuruluşu başkanını arayıp ricada bulunuyor: ‘ Sayın Başkan, durum çok kötü. Hükümetle konuşsanız da bu yeni anayasayı Köksal (Toptan) Bey’e bıraksalar. Daha iyi olmaz mı?’

Aynı zamanda grubunun iki numaralı gazetesinde köşe yazan yöneticinin sohbetinden başka ayrıntılar da var. ‘Durum kötü’den kasıt, belli. Demek istiyor ki; Eğer hükümet bu anayasayı yaparsa, muhtıra veya darbeye hazır olun! Bir bildikleri mi var yoksa?

Ankara mütarekesi

Malezya sendromu ve mahalle baskısıyla siyasi iktidarı cendereye sokma girişimlerine paralel olarak sivil toplum kuruluşlarına yapılan bu uyarı, Ertuğrul Özkök’ün 25 Temmuz’da Genelkurmay karargahına yaptığı ziyaretin bir sonucu olabilir mi? Mesela, kamuoyunun bilmediği bir Ankara Mütarekesi mi var?

‘Hükümet anayasayı bıraksın, darbe olabilir’ uyarısı yapan gazetecinin yazılarını sürekli takip ediyorum. ‘Durum kel, acele gel’ demiyor. Kamuoyunda farklı, kapalı kapılar ardında farklı. Demek, zirveye giden yol bu ahlaktan geçiyor.

Belki de alışmak lazım bunlara. Yine Doğan Grubu’nun başka bir yazarı, cumhurbaşkanlığı seçiminden önce Başbakan Erdoğan’a gidip ‘Gül’ü aday göstermeyin darbe olabilir’ demedi mi? Üstelik bu yazar, demokrasi kahramanı! Yazılarında sürekli cuntacılara çatıyor. Yazılarını ciddiye alsanız, cinnet geçirip Genelkurmay’ın kapısına bile dayanırsınız.

Zaten oldum olası radikal tiplerden hep tırsmışımdır. Kışkırtıcılıkta hep en öndedirler. Zor kapıya dayandığında aradan ilk önce onlar sıvışır. Üniversitede bir arkadaşımız vardı (şimdi ulusalcı cephede savaşıyor) öğrenci eylemlerinde hep ilk sıralardaydı. Onun içinde olduğu her öğrenci toplantısını polis basardı.

O zaman anlam veremezdim, şimdi daha iyi anlıyorum ki, ahlaki zaaf ve menfaat örgüsü, gergef gibi o tarihlerde işlenmeye başlamış.

Daldan dala atladık. Uzatmadan keselim. O gazetecinin kamuoyuna borcu var: Durum neden kötü açıklamalıdır. Hilton projesi yoluna girse durum düzelir mi? Sabah ve atv kendilerine verilse, başka şey isterler mi?

Haydi cevap verin: Durum neden kötü?

Olmadı ey Koç

Koç deyince aklıma hep CHP’li eski vekil Emin Koç’un başından geçen bir hikaye gelir. Gazetecilik yaptığı dönemlerde yıllarca sol partileri izledi.

Bir gün eski SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’yü yurt gezisinde izlerken, izdihamdan seçim otobüsüne binememiş. Kalabalığı yarmaya çalışırken İnönü fark etmiş. Elinde mikrofon bağırıyormuş: ‘Sayın Koç’u bırakın...’

O sırada bir grup partili de kurban kesmek için iki koç getirmiş, ellerinde bıçak kesmeye hazırlanıyorlarmış. Uyarının kendilerine yapıldığını düşünen partililer, kurbanlık iki koçu bırakmışlar. Gazeteci Koç, aradan sıyrılamamış.

Haluk Koç’un CHP’de genel başkanlığa aday olacağı haberlerini okuyunca bu eski anektodu hatırladım. CHP tabanı, Haluk Koç’u hangi ‘koç’ kategorisinde değerlendirir, bilmiyorum. Kurban eder mi etmez mi, göreceğiz.

Ama Koç’a küçük bir sitemim var. CHP muhabirimiz Neşe Sarıdoğan, Koç’un adaylık ihtimalini yazdı, 7 Ağustos 2007 tarihli gazetemizde yayınlandı. Koç, o tarihte muhabirimizi arayıp, ağza alınmayacak laflar etmiş, tekzibi yayınlanmazsa dava açacağını söylemişti.

Aradan ne kadar zaman geçti? İki ay bile değil. Acaba, o zaman erken öten koçun başını keserler diye mi düşündü? Koç öter mi diye serzenişte bulunmayın. Vatan’ın tez kanlı yazarı doçent Abdüllatif Şener’i YÖK Başkanı yapıyor da biz koçu öttürmüşüz çok mu?

Sayın Koç, eğer genel başkanlık hayalinizi yalan üzerine inşa edecekseniz bu sevdadan vazgeçin. ‘Hayır’ diyorsanız yolunuz açık olsun.

İsterseniz işe star’dan özür dileyerek başlayın. Çünkü, yalancı çıkan biz olmadık.

star gazetesi



Bu yazı 909 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,328 µs