En Sıcak Konular

Leyla İpekçi


Leyla İpekçi
0 0 0000

Hrant Dink'in defalarca katledilişi



Karadenizliliği övme bahanesiyle Hrant Dink'in Karadenizliler tarafından katledilişini yeniden ve yeniden üreterek tüketime sunan Türüt'ün 'Plan yapmayın plan' türküsüne You Tube'da yayınlanan bir klip çekildi. Bu da yetmiyormuş gibi, üniversite öğrencileri tarafından kurgulanan bir de Dink suikasti klibi yapıldı.
Bir coğrafyada yaşayan halkın niteliklerini ille de övmenin kuşkusuz birçok yolu bulunabilir. Ama böylesine bir cinayetten medet umulması ülkesini sevenlerin düstûru olabilir mi? Yurtseverlik ve milliyetçilik gibi gerekçelere sığınılarak en hain cinayetlerin bile meşrulaştırılması karşısında zımnî bir kabulleniş mi geliştirmemiz bekleniyor bizden?

Türküdeki baştan sona tehditkâr dil, sahiden de millete, devlete duyulan bir sevginin haykırışı olabilir mi? 'Vatan satsa bir kişi anında biter işi' denilerek Dink'in vurulup yerde yatan cesedinden bir popüler türkü beklentisi devşirilmesi ne derece ahlâkîdir? Birbirinden çarpıcı sözleriyle 'hit' olması planlanan böyle bir türküden elde edilecek kâr da cabası. Bu durumda asıl satılan nedir diye de sormayalım mı?

Sevmek, kendinizde olan en kıymetli duygudur, onu sevdiğinize sonuna dek vermek istersiniz, çünkü sevdiğinize ait olması gereken bir şeyi kendinizde tutmak istemezsiniz. Vermektir sevgi. Oysa bugünün 'kahramanlar'ı için sevginin yegâne anlamı almak oldu. Bir ülkeyi, bir vatanı sevmek, geri kalan tüm ülkelerden, tüm vatanlardan sevgisini esirgemek, onlara düşmanlık beslemek demek onlar için. Sevmeyi ve sevilmeyi salt kendilerine ayırıyorlar. Bu ülkeyi yalnızca kendileri sevebilir, yalnızca kendileri başkalarının vatan ve devlet sevgisini sorgulayabilir sanıyorlar.

Bugünün gençlerinin vahşet ve saldırganlığı vatan ve devlet sevgisinin bir göstergesi olarak görmelerinden dehşete kapılıyorum. Öldürme hakkını elinde tutan ve işlediği cinayetlerle takdir edilmeyi bekleyen, vahşeti direniş gibi göstererek kendini kahraman ilan eden bu gençler, şiddeti ve katletmeyi en kestirme yoldan görsel bir seyirlik malzemeye dönüştürüyorlar. Kliplerdeki sanal şiddet sahnelerinden yeterince kışkırtılamayanlar için gerçek bir cinayetin eğlencelik unsur olarak popüler kültüre dahil edilmesi sizin de kanınızı dondurmuyor mu? Hem de vatanını seven milliyetçi söz yazarları, türkücüler tarafından?

Daha çok öfke ve nefret, daha çok intikam talebiyle Türüt'ün 'fanları' olanlar hangi sevgiyi yeşertebilirler? Hem de hayatlarında hiçbir fikrini bilmedikleri, tanımadıkları, yazısını okumadıkları, vicdanî duruşundan asla taviz vermeyen bir insanın cesedini hedef göstererek. Dink'in bir cümlesini tersinden anlayıp yargısız infaz etme becerilerinin onda birini bu insanın ne dediğini, ne uğruna mücadele verdiğini merak etmeye ve anlamaya verselerdi, karşılarında ne kadar sahici bir vicdan direnişçisi olduğunu görürlerdi.

Kimseyi katletmemiş, kimsenin ölmesini istememiş, hak ve hukuk adına gerektiğinde Fransa'nın 'soykırımı inkâr etme'yi suç kapsamına alan tasarısına bile karşı çıkmış maktulün, velev ki hataları olsun, masumiyet hakkını kliple mi savunabilirsiniz, türküyle mi? Bugün hukuk yollarını bile tıkamaya çalıştıktan sonra?

Vatan, devlet gibi kavramların arkasına sığınarak sırtından adam vurmayı kahramanlık zannedenlerin kötülüğü yeniden üretmek için kullandıkları kaba dil karşısında ses çıkarmayacağız ve onaylayacak mıyız? Savunduğumuz siyaset, sevgiyi bir ideolojiye indirgiyorsa, öldürme yetkisini alelâde bir pişkinlikle verecek miyiz her isteyene? İnternet ağı, üniversite klibi derken giderek linç kültürünü çoğaltmayacak mıyız? Böyle bir ırkçılık ve nefret söylemi, böyle bir şiddet teşviki hangi siyasi ülkü tarafından savunulabilir sizce?

Belli bir düşünceyi dile getirmek veya karşı düşünce geliştirmek için entelektüel birikimin gerekiyor olması, eline silah almaktan daha meşakkatli bir yol diye mi pek revaç görmüyor bu topraklarda? O yüzden mi bu vatanın en kıymetli evlatları bu vatanı en çok sevenler tarafından hunharca katlediliyor hep?

zaman



Bu yazı 1,032 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Haziran 2008 'Temel ilkelerin iktidarı'yla evrensel adalet mümkün mü?
    • 3 Haziran 2008 Barış Meclisi'nde, barışın ortak diliyle
    • 27 Mayıs 2008 Adaletin merkez ve çevresi
    • 20 Mayıs 2008 Güneydoğulu dillerde yaşamak
    • 13 Mayıs 2008 Orta Anadolu; Modern yerellikler, çoğul kimlikler
    • 6 Mayıs 2008 Asıl gayrimüslimler çekti bu ittihatçı zihniyetten!
    • 29 Nisan 2008 Adaleti hangi dil ile talep edebiliriz?
    • 22 Nisan 2008 Özgürlük ve barıştan korkanların 'Tam bağımsız Türkiye'si
    • 15 Nisan 2008 Hakikat, ideolojik birimlerle ölçülemez
    • 8 Nisan 2008 İktidardan indiriliş öyküleri: Hep aynı kelimelerle
    • 30 Mart 2008 Ateş ve bahçe
    • 25 Mart 2008 Taraf gazetesi nasıl 'İslamcı ve AKP yanlısı' oldu?
    • 11 Mart 2008 Zalimin diliyle hakkı savunmak
    • 4 Mart 2008 Üniversiteye tarikatlar girecek diye çeteler mi girsin?
    • 19 Şubat 2008 Başörtülüler 'herkes için özgürlük' isteyince...
    • 12 Şubat 2008 Korku tutsaklığından özgür düşünce çıkar mı?
    • 5 Şubat 2008 Ilımlı İslam, laiklik ve 'emperyalizm işbirlikçileri'
    • 31 Ocak 2008 Halkların 'kendi olma özgürlüğü'
    • 29 Ocak 2008 Türbandan korkanlar neden adaletsizlikten korkmuyor?
    • 27 Ocak 2008 Biricik olmak

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,947 µs