En Sıcak Konular

Fatih Çekirge


Fatih Çekirge
0 0 0000

Güneydoğu’nun partiler üstü politikacısı



CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’le Siirt caddelerini dolaşırken çok önemli bir detayı fark etmiştim...

O gün olayın sıcağı ve haberi hemen aktarma hızıyla bu detayı pazartesi yazısına bırakmıştım.

Şimdi bazı olayları, Gül’ün söylediklerini ve Siirt’teki o detayı birleştiriyorum.

Hemen söylemeliyim ki, Gül’ün izleyeceği Güneydoğu politikası, hükümetten ya da Başbakan Erdoğan’dan bağımsız bir politika olarak algılanmasın.

Yalnızca çok önemli bir rol dağılımı var.

Sezer’in cumhurbaşkanlığında bu rol dağılımı yapılamıyordu.

Bu rol dağılımını açıklamak için siyasetçi olarak söylenen "Kürt meselesini tanıyorum" sözünün ülkenin diğer taraflarında çok sert tepki yarattığını hatırlamak gerekiyor.

Yani Erdoğan ya da Gül, AKP olarak böyle bir açılıma gitseler, nabız yoklasalar, parti ciddi yara alıyordu. Nitekim dener gibi oldular ve durdular.

ROL DAĞILIMI

Bu açılımı partiler üstü bir zeminde yapmak gerekiyordu. Sezer de cumhurbaşkanı olarak buna yanaşmadığı gibi neredeyse "milliyetçi/karşı söylemleri" artıracak hareketler yapıyordu.

İşte şimdi Gül partiler üstü bir pozisyonda... O rol dağılımı da tam burada başlıyor.

Şimdi o detaya gelelim...

Abdullah Gül, bütün gezi boyunca Türk bayraklarıyla karşılandı. Ancak Türklüğü "ırkçı" bir zorlama olarak kimsenin gözüne sokmamaya özen gösterdi.

Nasıl mı?

Buradaki kilit rollerden birisi DTP’ydi.

Dikkat ettim Gül, her gittiği yerde protokol listesinde DTP milletvekillerinin de olmasına özen gösteriyordu.

ÖZÇELİK FARKI

Siirt’te DTP milletvekili Osman Özçelik havaalanındaki protokol salonunda yoktu.

"Neden" diye sordum...

"Yurtdışında" dediler.

Sonra bir espri geldi:

- Mutlaka bugünü planlayarak gitmiştir.

Osman Özçelik’in çok önemli bir özelliği daha var. DTP milletvekillerinin tümü TBMM’deki komisyonlarda görev aldılar. Bir kişi hariç; Osman Özçelik. Özçelik parti içinde sert bir anlayışı temsil ediyor.

Oysa dikkat ettim. Diyarbakır’da Osman Baydemir, Gül’ü cumhurbaşkanı olarak karşılıyor ve elini sıkıyor. Aynı gün terörist Abdullah Öcalan, Gül’ün Güneydoğu gezisi için şöyle diyor:

"Gül’ün bölgeye gidişi Kürtlerin tasfiyesinin başlangıcıdır. Öyle bizimle de görüşsün demekle olmaz."

Evet, İmralı, Gül’ün bölgeye gidip sıcak mesajlar vermesine müthiş şekilde tepki gösteriyor.

DTP BOCALIYOR

İşte sözünü ettiğim rol dağılımı da burada başlıyor. Gül Cumhurbaşkanı olarak partiler üstü bir kimlikle bölgeye sıcak mesajlar verebiliyor. Ve buna Türkiye’nin diğer taraflarından tepki gelmiyor. Muhalefet "PKK’yla pazarlık yapılıyor" diyemiyor.

İşte yeni dönem politikası bu çok önemli rol dağılımına dayanıyor. Ve DTP buna karşı nasıl bir politika geliştireceğini bilemiyor. İmralı "Gül’ü karşılamayın" diyor. Bir milletvekili yurtdışına gidiyor. Ama Diyarbakır’da belediye başkanı elini sıkıyor. Ahmet Türk "Cumhurbaşkanı’yla görüşeceğiz" diyor. İmralı "Görüşmeyin" diyor.

Böylece DTP’de bocalama başlıyor... Bu anlamda Cumhurbaşkanı Gül’ün "Devlet ve millet birdir" dedikten sonra Güneydoğu gezisiyle "açılım süreci"ni başlatması önemlidir. Dikkat ederseniz Gül, sınırımızın en ücra bölgesindeki karakola gidip, "Askerimizle gurur duydum" dedi, aynı zamanda şehre inip, "halkın arasına karıştı, kucaklaştı".

ONUNLA DA GÖRÜŞECEK

Rol dağılımındaki mesaj buydu işte. Böylece İmralı ve DTP ters düştü. Bir anlamda ezber bozulmaya başladı. Şimdi gerisi var.

Bunun ardından DTP’nin sıkça kullandığı, "Talabani Kürt diye görüşmüyorlar" kozu açığa çıkacak. Yani bir Talabani görüşmesi gelecek. Ardından Kuzey Irak açılımı var...

Bütün bunları Abdullah Gül’ün Kayseri’de bana söylediği şu sözle birleştirince manzara netleşiyor:

- Türkiye’nin bir numaralı meselesi Güneydoğu sorunudur. Terörün bitirilmesidir.

Bunun adı "Türk, Kürt demeden herkesi kucaklayan cumhuriyet fikridir".

Sözünü ettiğim yeni rol dağılımı ve politika işte bu.

Kararnameler ve 2 avantaj

SEZER döneminde yaklaşık 1200 kararname geri çevrilmiş ve bekletilmiş durumda...

Her birinin gerekçesi var.

Bu nedenle devlet neredeyse vekaletle yönetilir hale gelmişti. Şimdi merak edilen şu:

- Abdullah Gül bu kararnamelerin ne kadarını onaylayacak?

TRT Genel Müdürlüğü’nden Dışişleri Bakanlığı’na, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan DSİ’ye kadar yüzlerce kararname...

En kilit noktalarda atamalar. Gül bunları onaylayacak mı? Cumhurbaşkanlığı ile Hükümet arasındaki hattın nasıl bir düzeyde olacağını göstermesi açısından çok önemli bir soru bu...

Ancak şunu da unutmamak gerekiyor.

Devletin en üst makamında iki önemli bürokrat var artık. Çoğu krizler bazen bu bürokratların bir iki rötuşuyla çözülebilir.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne gelen Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı Mustafa İsen ve Başbakanlık Müsteşarlığı’na gelen Diyarbakır Valisi Efkan Ala..

İki yapıcı, iki mütevazı ve iki pozitif proje insanı...

Muhtemel sorunlar karşısında devlet için önemli iki avantaj...

OKS için elçimiz zabıt tuttu

O kadar çok soruluyor ki:- OKS sınavlarında Azerbaycan ile Türkiye arasındaki saat farkı bir skandala neden oldu mu?

- Saat farkı birileri tarafından kullanıldı mı?

- Azerbaycan ile Türkiye’de aynı sorular soruldu. Azerbaycan’da sınav bitti; Türkiye’de saat farkı nedeniyle iki saat geç başladı. Bu arada acaba, bazıları soruları Türkiye’ye göndermiş olabilir mi?

Günlerdi bu sorular veliler arasında büyüdü, çığ oldu.

Hatta, Robert Koleji’ne giren bazı öğrencilerin, bu şekilde başarılı oldukları iddia edildi.

Dün bu soruyu, en yetkili isme sordum...

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik... İşte cevabı:

"Evet, aramızda 2 saat farkı var. Ancak, bu işle ilgili genel müdür, saat farkını gözönüne alarak sınavları başlattı. Hatta Bakü Büyükelçimiz bizzat, zabıt tutup Ankara’ya gönderdi. Dolayısıyla saat farkından, faydalanılmış olamaz."

Evet, iddialar ortada, bakanın cevabı açık.

İstekleri Erdoğan’ın hoşuna gitmemiş

BAZI olaylar vardır. Sıcakken değil, soğudukça sorular biriktirir. Örneğin Abdülkadir Aksu... Kabinenin en kuvvetli bakanlarından birisiydi. Her zaman Başbakan’ın en yakınındaydı.

Bu ilk görevi de değildi. Yıllar önce Özal döneminde içişleri bakanlığı yapmıştı. Son 5 senedir yine içişleri bakanıydı. Belki yeni dönemde içişleri bakanı yapılmayabilirdi. Ama hiç bakanlık alamayınca sorular oluştu. Örneğin Cemil Çiçek Adalet Bakanlığı’ndan alındı. Ama başbakan yardımcısı yapıldı. M. Ali Şahin ve Başesgioğlu yine öyle.

Peki neden Aksu alındı. İddialara göre bazı bürokratlardan Başbakan’ın hoşuna gitmeyen isteklerde bulunmuş.

İddia tabii bunlar. Yoksa kimse bakan olarak doğup, bakan olarak ölmüyor. O koltuklar Başbakan’ın tasarrufundadır...

Şimdi Aksu döneminden Atalay dönemine geçiliyor. Kuvvetli bir tayin dönemi geliyor.

hürriyet



Bu yazı 934 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 27 Şubat 2010 Gül o açıklamayı masada okudu
    • 20 Şubat 2010 Derin kulak Org. Başbuğ’a uzandı
    • 17 Eylül 2007 Güneydoğu’nun partiler üstü politikacısı
    • 19 Mart 2007 PKK’ya karşı ortak operasyon mesajları
    • 8 Ocak 2007 İade etmeye ABD’nin gücü yetmiyormuş
    • 8 Ocak 2007 İade etmeye ABD’nin gücü yetmiyormuş
    • 18 Aralık 2006 Genelkurmay’a Sahap haritası

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    10,806 µs