En Sıcak Konular

Kürşat Bumin


Kürşat Bumin
0 0 0000

''Yol arkadaşları''ndan ayır, ''kuşat'' onu!..



Ne yapmalı ne etmeli, gelişmeleri gazeteye nasıl yansıtmalı? İşlerinin kolay olmadığı muhakkak. Ülkenin “en büyük gazetesi” olarak nerede duracaksın, neyi görüp neyi görmeyeceksin, olanı biteni nasıl yorumlayacaksın... Zor iş olduğu muhakkak.

Gazetenin 14 Eylül tarihli sayısının baş sayfası içinden çıkılması gerçekten zor olan bu ruh halinin iyi bir örneğiydi.

Cumhurbaşkanı Güneydoğu gezisine çıkmış sanki farklı şeyler söylemekte ve sanki farklı bir hava yaratmaktadır...

O halde acilen bir şeyler yapmak gerekmiyor mu?

Yapılmış da zaten:

Şöyle bir manşet mesela: “Devletin bir ve iki numarasından bütün Türkiye'ye mesaj / CUMHURİYET BİR”.

“Bir numara” malum, Cumhurbaşkanı; ikinci keza: TBMM Başkanı.

Cumhurbaşkanı'nın ağzından aktarılan mesajlarda bir yenilik yok. “Askerimizle birbirimize sarıldık” (bence gereksiz bir açıklama), “Bu millet devletine bağlıdır” (devletsiz yaşanmadığına göre herhalde yani), “Aramıza sokulan bu nifakı bu sevgi yok edecek” (fazla duygusal, çünkü bu iş sadece “sevgi” ile halledilebilecek gibi görünmüyor), “Başka bir cumhuriyet mi? Böyle şey olabilir mi?” (sanırsınız ki, “İkinci”den söz edenler “yabancı” bir cumhuriyetten söz ediyorlar)...

TBMM Başkanı da benzer bir açıklama yapmaya “mecbur” bırakılmış: “Bir tek cumhuriyet var. O da 29 Ekim 1923'de kuruldu. (...) Hepsi bu kadar başka bir şey söylemem:” (Sanırsınız ki, ortalık ısrarla “Hayır, cumhuriyet kurulmadı, saltanat hâlâ devam ediyor...” diyenlerden geçilmiyor.)

Manşetin Cumhurbaşkanı'nı ilgilendiren bölümü Fatih Çekirge tarafından toparlanmış. Öyle hoş bir toparlama ki, tadına varmak için tamamının okunması gerekir.

Gazeteciyle Siirt Havaalanı'nda “göz göze” gelince “Bu ne sürpriz!” diyerek sevincini belli eden bir Cumhurbaşkanı.

Ve hemen ardından (yani selam sabahtan sonra) Cumhurbaşkanı'nın gazeteciye yaptığı ilk değerlendirme:

“Fatih, müthiş bir sevgi var, sıcaklık var. Bu milletin hamuru böyle işte. (...) Gel şehirde görelim bunları...”

İşte böyle samimi bir hava yani...

Samimiyet-yakınlık habere eşlik eden fotoğraflarda açıkça görülüyor zaten: Bunlar öyle güzel açıdan alınmış kareler ki simalara yabancı birisinin ayakta laflayanların kimler olduğunu, kimin Cumhurbaşkanı, kimin “Fatih” olduğunu karıştırması kuvvetle muhtemel.

Tekrar baş sayfaya dönecek olursak, burada yer alan “Çekirge-Gül” fotoğrafının üzerinde şu resimüstü yer alıyor:

“Cumhurbaşkanı Gül, Fatih Çekirge ile Siirt sokaklarında yürürken...”

Sanırsınız ki halkın “sevgi ve sıcaklığı”nı ölçmek için Siirt sokaklarında yürümeye niyetlenen Çekirge'nin yanına Cumhurbaşkanı da takılmış...

Şimdi de isterseniz bu haberin-haberciliğin asıl niyetini okumaya çalışalım.

Ben bu haberi (de) devletin “bir ve iki numarası”ndan hareketle (ve de tabii ki “üçüncü numara”yı da unutmayarak) siyasi iktidarı bir tür “kuşatma” altına almaya yönelik bir çabanın ürünü olarak görüyorum. Yani özetle iktidara şöyle seslenilir gibi:

- Bak sonunda yine iktidar oldun, üçüncü hükümetini de kurdun... Bu durumda artık, seni bugüne kadar destekleyen “numaracılar”dan filan uzaklaşsan daha iyi olmaz mı? Ülkenin demokratları- entellektüelleri ile bugüne kadar sürdürdüğün “yol arkadaşlığı”nı askıya alıp, “sahici merkez”e yaklaşma zamanı gelmedi mi? Ayrıca unutma ki böyle bir süreç başladığında yanında biz varız...

Bu haberi-haberciliği ben böyle okuyorum. Bunun bir kuruntu, bir yanılsama olduğunu zannetmiyorum. Bugün gözden geçirdiğimiz haberle aynı gün yayımlanan başyazı da bu gözlemimi destekler nitelikte. Oktay Ekşi'nin “ikinci cumhuriyetçiler”den bahisle döktürdüğü fikirler “yol arkadaşları” için beslenen kötü niyet ve kinin nerelere ulaşabileceğinin güzel bir örneği.

“Suratlarına bakınca, yazdıklarını inceleyince, cemaziyelevvellerine göz atınca, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuriyet'ten yedikleri sillenin izini görüyorsunuz. (...) Tüm ülkelerin satılmış aydınları gibi 'ulus'laşmamızdan rahatsızlar...” (!)

Peki bu çılgın ve gülünç laflarla desteklenen bir habercilik “kuşatma”da başarılı olabilir mi?

“Olmaz herhalde” diyorum ama belli de olmaz.

yenişafak



Bu yazı 1,060 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Aralık 2011 'Harbe hazırlık' ve Bahçeli'den 'suikast hazırlığı' yorumu
    • 20 Kasım 2011 Çadırlarda yaşayan depremzedeler kışlalara yerleştirilsin
    • 19 Kasım 2011 'Bedelli' tartışması ışığında Uğur Kantar cinayeti
    • 22 Mayıs 2011 'Darbecilik genleri': Büyük bir keşif!
    • 7 Şubat 2011 Kıbrıslı Türkler ne diyor?
    • 16 Ocak 2011 RTÜK Kanunu'nun 'yayın ilkeleri'
    • 26 Eylül 2010 Yeni anayasa'?
    • 10 Temmuz 2010 Kötümser mi –yoksa- iyimser mi olmalıyız?
    • 28 Mart 2010 Paket'e ilişkin 'üç tarz'ı siyaset'
    • 7 Aralık 2009 DTP'ye de dokunma!
    • 29 Kasım 2009 İki karar da problemli (2)
    • 16 Kasım 2009 'Dersim Açılımı'
    • 5 Ekim 2009 'Yargı' bizi çıldırtmadan…
    • 14 Eylül 2009 'Vatan hizmeti'nin sapkın bir tarifi: İşkence yapmak
    • 2 Ağustos 2009 Çözüm 'Türkiye modeli' çerçevesinde aranmasın sakın
    • 27 Temmuz 2009 YÖK'ün aldığı kararın 'önümüzü açtığı' doğru mu?
    • 9 Şubat 2009 Bir tahliye kararı
    • 18 Ekim 2008 Başbakan'ın desteği
    • 12 Temmuz 2008 Konuyu ikisi de bilmiyor muydu zaten?
    • 23 Haziran 2008 'Lalalık pedagojisi'ne devam

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,573 µs