En Sıcak Konular

Ekrem Dumanlı


Ekrem Dumanlı
0 0 0000

Ne zafer, ne hezimet



Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olup olmaması uzun süren tartışmalara sebep oldu. Öyle anlar yaşandı ki toplum adeta ikiye ayrıldı. "Bunca yaşanandan sonra Abdullah Gül mutlaka Köşk'e çıkmalı; aksi takdirde Meclis'in itibarı da sarsılır demokrasinin kuralları da" diyenler oldu.
Karşı tarafta yer alan topluluk ise şöyle diyordu: "Milli Görüş geleneğinden gelen Gül değil; herkesi kuşatacak bir başka aday seçilerek 'uzlaşma' sağlansın."

Aslında herkes seçim öncesi söyleyeceğini söyledi; zaten Köşk tartışması nedeniyle Türkiye genel seçimlere gitti. CHP'nin en temel söylemi "Cumhurbaşkanını yeni Meclis seçmeli" cümlesinde gizliydi. Nitekim öyle oldu. Yeni bir seçime gidildi. Baraj sistemi nedeniyle 2002 seçiminde Meclis'e giremeyen ve dolayısıyla sandıktaki iradeyi tam yansıtmayan tablo ortadan kalktı. Anayasa'ya göre cumhurbaşkanını Meclis seçiyor; dolayısıyla çiçeği burnunda bir Parlamento var karşımızda. Ve bu Meclis, cumhurbaşkanının Abdullah Gül olduğunu söylüyor.

Bu saatten sonra "Köşk'e filan değil falan çıkmalıydı" demenin hiç kimseye faydası yok. Neticede demokrasinin kuralları işletilmiş ve sonuç böyle tezahür etmiştir. Aksine bir manzara çıksaydı zaten Türkiye bambaşka konuları tartışacak, kapalı kapılar arkasında bazı hesapların yapılmasından kuşku duyacak; hatta siyasetin, seçimin, katılımcı ve çoğulcu demokrasinin yaldızlı laflardan oluştuğunu düşünecekti. Bu derin kuşku Türk demokrasisinin üzerinden hiç eksilmeyecek ve bundan sonra yaşanacak olan her hadiseye Meclis iradesi dışında bir formül bulunacaktı...

Her neyse. Bugün Türkiye bambaşka bir noktada. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. Bu saatten sonra herkesin aklıselimle konuşması, tansiyonu yükseltecek nâhoş davranışlardan kaçınması gerekiyor. Abdullah Bey'in Köşk'e çıkması, ne bir tarafın zaferidir, ne de bir başka cephenin hezimeti. Soğuk Savaş döneminin tortusuna mahkûm olup ideolojik saplantıların tutsağı haline gelmek doğru değil. "Yeni cumhurbaşkanı Gül olmalı" diyenlerin şımarık bir sevinç göstermesi de hatadır; "hayır, Gül olmamalı" diyenlerin anlaşılmaz bir hırçınlık içinde negatif bir kampanya yürütmesi de. Unutmamak gerekiyor ki herkes aynı gemide. Ve bu gemi sevgiyle, saygıyla, empatiyle yürümek zorunda. Oturduğu yerden gemide delik açanlar, sadece kendilerine zarar vermez; Türkiye'yi karanlık bir maceranın kucağına iter.

Herkese olgunluk görevi düşüyor. Şu ana kadar söylenecek her şey söylendi. Herkes eteklerindeki taşı döktü ve sonuçta millet hakem yapıldı. Bu saatten sonra ahengi bozacak her davranış, bizzat bu milleti hedef almış demektir. Olgunluk siyasi partilerden başlar; başlamalı. Artık Sayın Gül, AK Partili değil; o kimliğini bir kenara bırakıyor ve cumhurun temsilcisi oluyor. Bazı konularda AK Parti ile aynı düşünmeyecek, Çankaya'da noter gibi çalışmayacak; bütün bunları olgunlukla ve uyumla karşılamak gerekiyor. MHP, Meclis'e girdiği andan itibaren ilkeli bir yaklaşım sergiledi. Kendi adayını belirledi ve Meclis'in bir didişme değil, yarışma yeri olduğunu ispat etti. Olması gereken buydu. Bu ilkeli yaklaşımı sergileyemediği için DP, Meclis dışında kaldı. Aynı ilkeli yaklaşımı CHP'den kopan DSP ortaya koyuyor şimdi. DSP cumhurbaşkanlığı için kendi adayını açıkladı, Meclis'i boykotla tıkama yerine demokrasinin işletilmesini sağladı. Şu anki manzaraya göre söylemek gerekiyor ki maalesef CHP kendini yalnızlaştırıyor. Seçime beraber girdikleri DSP bile onların takındığı boykotçu ve hırçın politikayı onaylamıyor. CHP'nin bir an önce şu kavgacı imajından kurtulması, antidemokratik arayışlar içinde olduğuna dair kuşkulardan uzaklaşması gerekiyor. Söylenen söylenmiş; yaşananlar geride kalmıştır. Bu saatten sonra çıkarılan her kavga, müsebbibini hacalet içinde bırakır...

Türkiye'nin çok önemli problemleri var; bunları aşabilmek için herkesin kenetlenmesi gerekiyor. Semboller kavgasından bıktık artık. Köşk'ü başörtüsü tartışmalarına, asker-sivil kışkırtmasına kurban etmek tarihî bir hatadır. Medya bu gerçeği çoğu kez ıskalıyor. Değmez; inanın ki değmez. Sayın Gül, birleştirici, kucaklayıcı bir yaklaşım içinde olacak. Beş yıllık dışişleri bakanlığı bunu yeterince ispat ediyor...
 
Zaman



Bu yazı 1,023 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 24 Eylül 2012 Ne gereği vardı?
    • 11 Haziran 2012 Cuntalarla nasıl mücadele edilecek?
    • 30 Nisan 2012 Şiddet!
    • 16 Nisan 2012 '28 Şubat'çılardan panik atak hamleleri
    • 10 Nisan 2012 Çin'den bakınca Türkiye'nin gücü
    • 9 Nisan 2012 Darbede tanıdığım dört subay
    • 2 Nisan 2012 Suriye İran... İşte çetin imtihan!
    • 26 Mart 2012 Terlik
    • 13 Şubat 2012 Aman dikkat!
    • 6 Şubat 2012 Bu yüzden mi susuyorsunuz?
    • 23 Ocak 2012 Hem Hrantçı hem Ergenekoncu olunabilir mi?
    • 16 Ocak 2012 Kaç kafatası bir manşet eder?
    • 9 Ocak 2012 Hesap vermek
    • 26 Aralık 2011 Çanlar Avrupa için çalarken
    • 19 Aralık 2011 Militan
    • 12 Aralık 2011 Maazallah!
    • 5 Aralık 2011 Global Ergenekon
    • 28 Kasım 2011 Dersim'den alnımızın akıyla çıkmak
    • 23 Kasım 2011 İngiltere'yi yeniden keşfetmek
    • 21 Kasım 2011 Dersim'in şifreleri

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,619 µs