En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

MHP ‘Ülkü Ocakları’nı kapatırsa ABD ne yapar?



Seçimler öncesi ayyuka çıkan, “Batı'nın MHP korkusu" gerçek miydi dersiniz?..

Yoksa, Türkiye’de iyice “tavan” yapmış Batı karşıtlığı ve terör üzerinden gelen milliyetçilik dalgalarını en “tehlikesiz kulvar”a bu yolla mı sevk ettiler?

“ABD ve AB’nin MHP tedirginliği” olarak sunulan, 22 Temmuz’a kadar her batılı temsilcinin “MHP ne olacak?” sorusunun ardında, kamuyonu “Bak bunlar MHP’den çekiniyor” dedirtmek mi vardı acaba?

Yoksa ABD ve Avrupa, MHP’yi Türk seçmeninden daha mı iyi çözümledi?

Devlet Bahçeli, Oktay Vural, Deniz Bölükbaşı, Cihan Paçacı, Gündüz Aktan, Mithat Melen, artık herbiri milletvekili olan bu lider kadrosunu bizden daha iyi mi anladı?

Gerçekliği nedir, olur mu bilmem ama bu sorular bir süredir kafamı meşgul ederken, Yeni Çağ Gazetesi’nde Ahmet Seyhan’ın iki gün süren köşe yazılarına denk geldim…

Başlığı oldukça “heyecanlıydı”…

“Bahçeli Ülkü Ocakları’nı kapatacak!”

Kabul etmek lazım ki Türkiye’deki tüm milliyetçi ve ülkücü damarları “ne oluyoruz” dedirtecek bir manşet bu.

Ama içeriğine de bakmak lazım.. Az bakıp sonra sadede gelelim…

İnsicamı koparmamaya çalışarak notlar halinde aktarıyorum…

“Konya, Eskişehir, Afyon ve Kütahya Ocak Başkanları ile işbirliği yaptıkları arkadaşları  ‘çete oluşturmak’  suçlamasıyla gözaltına alındı...İzmir’de de tatsız olaylar yaşandı.”

“Bütün bunlar sadece son 1 ay zarfında Ülkücü hareketin temiz isminin böylesine kirli konularla anılmasına yol açan olaylardan hatırda kalanlar... Şimdi, sorduğunuzu duyar gibiyim:  ‘İyi ama, Ülkü Ocakları bu kadar mı başıboş ve sahipsiz? Bu kadar rezalet yaşanırken teşkilat yetkililerinin hiç mi haberi olmuyor? Bu olaylar karşısında MHP ve Ülkü Ocakları, özellikle de Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli neden tavırsız? Ülkü Ocakları’nda yaşanan bu başı-bozukluğun geçmişi nerelere dayanıyor?..’”

”........... Ülkü Ocakları üzerinde; birtakım kişilerin uygunsuzlukları duymazdan gelinerek, yaptıkları görmezden gelinerek bir yozlaştırma sürecinin adeta teşvik edildiği artık çok açık.”

"Şöyle 10 yıl geriye gittiğimizde 1997’deki 'İllegalitenin ilan edildiği' olaylı MHP kongresiyle başlayıp günümüze kadar geçen süreçte maalesef Ülkü Ocakları başkan ve mensuplarının adının karıştığı pek çok çirkin olay var. Ne yapsak inkar edemeyiz, adli kayıtlar bu tür olaylarla dolu.”

"........ Bu arada MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli de ‘susma hakkını’ kullandı. Halbuki, gerek İzmir, gerekse Ege bölgesindeki pek çok ilin MHP’li milletvekilleri, İl Başkanları, İlçe Başkanları ve teşkilat mensupları; (olaylara karışan yönetici) hakkında şikayette bulunup ısrarla görevden alınmasını talep etmişti.”

“Bu tür operasyonlar gündeme geldiğinde, 'Ocaklar niye denetlenmiyor? Devlet Bey neden bazı Ocaklarda ayyuka çıkan başıbozukluğa müdahale etmiyor?' sorularına cevap bulunamadı. Ancak, cevaplar bugün artık ortaya çıkmıştır. Her geçen gün 'merkez partisi' hüviyetine getirilmeye çalışılan MHP’nin, Ülkü Ocakları gibi bir kuruluşa ihtiyacı yoktur.”

“Milliyetçi, Türkçü  karekterinden vazgeçen bir 'merkez partisi'nin böyle Ülkü Ocakları gibi ideolojik örgütlenmesi olamaz. Dr. Devlet Bahçeli ilk fırsatta bunun gereğini yerine getirip Ülkü Ocakları’nı kapatacaktır...”

Oldukça sert bir iddia.

Yeniçağ, yüksek milliyetçi hassasiyetleri olan, ulusalcı kimliği bulunan, MHP’ye de zaman zaman ağır eleştiriler getiren bir gazete.

Köşe yazısının da bu duruşdan ivmelendiği söylenebilir. Ama öyle mi? Yoksa iddia edildiği gibi MHP’nin “merkez sağ” bloka oturma gibi “temel bir ekseni”mi var artık?

Türk milliyetçi hareketinin-beğenin beğenmeyin-ana beslenme arterlerinden olan Ülkü Ocakları’nın kontrolünün “bilerek” bırakılması, en azından sessiz kalınması ve sonunda “İyi ki kapatıldı. Bu Ocaklar partiye ve davaya zarar veriyordu” dedirtecek  ortamın yaratılması gerçekse, amaç ne olabilir?

Ülkü Ocakları’ndan kaynaklanan bu tür netameli olayların milliyetçi kesimden olduğu kadar geniş kamuoyu kesitin de ağır eleştiri alacağı kesin.

Kaldı ki, “Ülkü Ocakları”nın geçmişten gelen imajı konusunda da handikapları var. Ancak uzun zamandır bu ocaklar işte yukarıdaki örnekler hariç günlük dolduruşlara kapılmayacak denli soğuk kanlı hareket ediyor.

Şimdi kendi konumuza gelelim…

MHP, Devlet Bahçeli yönetiminde yönünü “merkez sağ”a çeviriyor mu? Çeviriyorsa neden ve sonuçları ne?

Tabii sadece MHP’nin değil konjonktürün de bu dönüşümdeki etkisine bakmak lazım!

Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP’nin son zamanlara kadar en anımsanası “sert” tutumu, geçtiğimiz seçim döneminde miting alanına fırlattığı “urgan”!

Bu hareketi de basın organları tarafından ezildi! Öyle sert eleştiriler getirildi ki, aslında parti politikası değil, iktidar ortaklığı döneminde terörist başı Öcalan’ın asılmaması eleştirisine getirilen bir “nefs-i müdâfa” olan bu tutum resmen bastırıldı!

Ama şunu söylemek lazım.. Ne MHP ne de milliyetçi kesim açısından “urgan” bir sorun değildir! Hatta yanlış da değildir!

Yanlış olarak algılayan ve sunan “merkes sağ”-ya da adına ne derseniz!-basındır!

Bahçeli’nin MHP yönetimi yine uzun zamandır ülkücü tabanı “sokak”tan uzak tutmuştur ve terör olayları nedeniyle parlayabilecek olası olaylardan da saklamıştır.

Aynı elitin “beğenisini” ve “aman bozma” teşekkürünü almıştır.

Bu örneği vermemin nedeni MHP’yi “yönlendirmek” isteyen hakim kesimin çeşitli olaylar karşısında verdiği reaksiyonları okumaktır.

Yine Bahçeli seçim döneminde “geniş halk kesimi”nin-ki bu Türkiye örneğinde açıkça merkez sağ seçmendir-tam ne istediğini çözmeye çalışmış ve buna göre davranmıştır.

Oylarını katlaması ve yeniden Meclis’e girme başarısının gerekçesi olarak da partide bu gösterilmektedir.

Bu listeye daha önce MHP’den tasfiye edilen siyasetçilerin ve yeni aday gösterilen isimler de eklenebilir.

Yine Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde izlediği tutum ve Genel Kurul’a katılma kararı da bu genel bakışın hamleleri sayılabilir.

Şimdi MHP’yi merkez sağa iten konjonktürün şartlarına da bakalım.

TBMM’de ana muhalefet partisi konumundaki CHP ciddi iç sıkıntılar yaşıyor. “Toplumu okuyamama” suçlaması partinin başındaki en büyük dert.

Yine 22 Temmuz seçimlerinde ortaya çıkan tablonun zımnen söylediği, “uzlaşın, TBMM’de bulunun, kriz yaratmayın” mesajını algılamadığı, Cumhurbaşkanı’nın seçileceği Genel Kurul oturumuna yine katılmama kararı vermesinden anlaşılıyor.

Görünen o ki CHP erimeye devam edecek. Etmese bile kendine çeki düzen vermekten TBMM’deki etkinliği zayıflayacak.

Siyasetin Süleyman Demirel tarafından öğreti haline getirilmiş “boşluk kabul etmez” düsturu gereği, bu yer MHP tarafından ikame edilecek.

Bakın Sabah Gazetesi’nden Soli Özel bugün (16.08) ne yazıyor; “CHP’nin hâla siyaseti dışlayarak muhalefet yapmaya çalışması bu partinin yaşananlardan hiç ders almadığının yeni bir işaretidir. Ana muhalefet görevi fiilen MHP tarafından yapılacaktır.”

İşi daha ileri götürenler de var. Başbakan Erdoğan’la sıcak ilişkileri bilinen ve Türkiye’de AKP konusunda uzman sayılan Ruşen Çakır Vatan Gazetesi’ndeki yazısında (01.08) şöyle diyor; Eğer MHP saydığımız fırsatları iyi değerlendirebilirse, hem dağılan merkez sağdan, hem AKP’ye oy verdiklerine pişman olacaklardan, hem de CHP defterini tamamen kapayacak eski solculardan yönelişlerle bir sonraki seçimlere çok daha güçlü girebilir. Aksi takdirde yine bu partinin yüzde 10’u aşıp aşamayacağını tartışır oluruz.”

İlginç değil mi?

Demek genel olarak Dr. Devlet Bahçeli’nin ve doğal olarak MHP’nin siyasi akışında merkez sağa doğru bir “temayül” var.

Üstelik bu temayül destekleniyor da? “Aksi takdirde yine bu partinin yüzde 10’u aşıp aşamayacağını tartışır oluruz.”

Gelelim Batı’ya! Yani ABD ve AB bu işe ne der?

Batı’nın hiç bu konularla ilgisi olmayan “çok genel” bir ezberini aktarayım…

Özellikle ABD bir ülke ile ilişkilerinde, ne kadar uyumlu olursa olsun tek bir siyasi erk ile çalışmaz.

Washington’un AKP politikalarından memnuniyeti sır değil. Ancak sadece AKP ile iş görmek istemiyorlar.

Hele Türkiye’de durum biraz daha değişik. ABD karşıtlığı iyice yükseldiğinden bir çok siyasi parti bu ülke ile ilişki kurarken ikircikleniyor.

Bu yüzden tüm yumurtaları aynı sepete koymak Batı için iyi fikir değil.

CHP de bu konuda çok hassas. Bir adım atarken iki kere düşünüyor.

MHP için de aynı şeyler söylenebilir belki ama yukarıda isimlerini verdiğimiz bazı yeni vekillerin Amerika ile bu kapıları münasip oranlar da açması çok olası.

Kabul etmek lazım ki reel-politik, MHP’yi-hele iktidar adayı olursa-buna zorlar. Keza ABD’yi de.

Peki MHP gerçekten bir merkez sağ partisi olursa ne olur?

Buna birden çok yanıt vermek mümkün.

Ama şu bir gerçek; MHP’yi klasik sağ partilerden ayıran özellikler ortadan kalkabilir.

O zaman MHP, MHP olur mu?

İşte bunu söylemek için hayli erken!

http://twitter.com/NedretErsanel




Bu yazı 7,328 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,706 µs