En Sıcak Konular

Rüşdü Paşa



Rüşdü Paşa
0 0 0000

Sanal Türk iktisadının virüsleri



 “dün gece düşümde gerçekliği gördüm,
uyandığımda ne rahatlamıştım öyle!”
stanislaw lec

Ekranda konuşanlar var. Konuşanların neden ekranda konuştukları ve neleri konuştukları, akıl dışı. Kendi imgelerini ve imgeleme yeteneklerini yitirmiş olmalıdırlar. Yaptıkları şeyler: Yönlendirmek, ayrıştırmak, başkalaştırmak, nesneleştirmek, koparmak, hiçleştirmek. Ekrandakiler, derinlik karşıtlığı hareketi üyeleridir. Hareket, toplumsal ve bireysel olan herşeyin çözülmesini hedefliyor.

Yüzey, derinliğe saldırıyor. Derinlik, hayattır.

Ekrandaki çocuk, elinde bir grafik tutuyor. İki yükseliş iki düşüş evresini gösteriyor ekrandaki grafik. Bir iki renkli. Çocuk, Türklerin başına gelenleri anlatıyor. Kullandığı lisan ve kelimeler dizin şekli, hayalidir. Toplumsal, siyasal, iktisadi ve ilişkisel değil anlatılanlar. Çocuk, bir virüs. Bu çocuk neden orda? Ailesinin mensup olduğu kavim, kavmin partisi, ait olduğu tarihsel blok nedeniyle ekranda çocuk. Tarihsel seçim.

Sayısal ve sanal, ön planda tutuluyor. Kasten.

Kurgu, üzerinde çalışılmış ve çok hesaplı. İktisadi denilen nesneler yanılsama değil de teknik performans üretimleri. Tüm yönlerin kapalı olduğu bir sistem imgesi kurgulanmış. Beklenen seyircinin akılcılığı ve aklı, saldırıya maruz kalmaktadır. Korku altındadır. İlahi güç olarak sunulan piyasa karşısında seyircinin kendini hamam böceği sanmasına yönelik imgesel saldırı araçları kullanılmaktadır: Yanlış yapan cezalandırılır, cezalandırılmış olan mutlaka hak etmiş olandır. Bu bir. İki: Toplumsal olanın insani olanın dışında ulvi idareciler vardır, onlara iyi davranmalıyız. Üç: En iyisi sermayeye teslim olmaktır.

Anlam, tasarımın tutsağıdır.

Kaotik şeylerin var olmadığı, rastlantısallığın yaşanmadığı bir düzenden söz ediyor çocuk. Cansız bir düzenden. Saat gibi tıkır tıkır işleyen bir düzenden. İlahi kuralların geçerli olduğu, toplumsal yasaların işlemediği düzenden söz ediyor çocuk. Nedenler ve sonuçlar düzeninin, kesinlikle hayali olduğu bir düzendenden.

Tezler

1.Türklerde politik iktisat alanında düşünce ortadan kaldırılmıştır.

2.Türkler, politika ve libidoya ilişkin düşünce üretmemektedirler.

2.Türkler serbestlik devrimleri yapıyorlar. Piyasa, serbesttir. Kadın, serbesttir. Çocuk serbesttir. Terör, serbesttir. Hırsızlık, serbesttir. Topluma saldırı, serbesttir. Vahşet, serbesttir. Trafikte herşey serbesttir. Türkiye’de serbestlikler var, buna karşılık, özgürlükler yoktur. Hürriyet, serbestidir. Özgürlük ise öz olanın gürleşmesi, bu anlama gelmek üzere kendin olmak, başkalaşmaktır.

3.Türkiye, boşluktadır. Türkiye’de yanlış yönlendirmeler yapılıyor. Türkiye, boşlukta hızla ilerliyor.

4.Türkiye’de iktisat; tarihten, politikadan, toplumdan kopartıldı.

5.Türkler, öteki kavramının peşine takıldılar. Ötekini yaratmak dönemidir. Türkler hedef arıyorlar.

6.Türlerde piyasa, yaygınlaştırılıyor, iktisat dışına taşınıyor. Türkiye’de değerler nesneleştiriliyor ve piyasaya terk ediliyor.

7.Piyasanın değerleri yok etmesi beklenir, gerçekleşen ise tam olarak budur.

8.Türkiye’de sistem kundakçılarından söz etmek imkansızdır.

9.Türklerde iyilik ve kötülük teknolojileri çalışmıyor.

10.Türklerin bireysel çıkışı, sadeleşmekle mümkündür. Yarışmakla değil.

Bilmek
Jean Baudrillard, yakında göçtü, şunu yazdı:

“Önce, düşman karşımızdadır: Kurtlar –bu, düşman insan olduğunda da geçerlidir- barikat kurup arkasına gizlenirsiniz, surlar yaparsınız, Orta Çağ kenti kurarsınız, ne olursa olsun doğrudan karşı koyarsınız. Düşman görünürdür, karşımızda kim olduğunu bilirsiniz ve sonuçta Marx’ın sınıflarına kadar, her zaman bu hareket içinizdesinizdir. Sonra artık kurtlar değil sıçanlar gelir: Her biri yer altı düşmanıdır, gizli düşmandır, artık karşıdan savunma söz konusu değildir. Başka bir şey, bir korunma (tıbbi anlamda), bir sağlık bilgisi icat etmek, daha az anlaşılabilir olan bu düşmanı durdurmaya çalışmak gerekir. Daha sonra, başka bir düşman evre gelir: Bunlar hamamböcekleridir, üç boyutlu mekanlarda değil de, tüm küçük aralıklarda dolaşırlar. Sıçanlardan farklı olarak, her yerde dolaşırlar, bunları yok etmek çok güç olur, tüm savunma tarzını yeni düşmana uydurmak gerekir. Dördüncü evre: Virüslerdir. Burada artık direnme olanağı yoktur.

Tüm bunlar nelere karşılık gelmektedir: Sıçanlar, gizli sistemlerdir, entrika vb; hamamböcekleri, tüm sistemlerin, şeyleri düzene koyabilmenin olanaksızlığı ile birlikte, bozulmasıdır; ama virüs daha kötüdür, çünkü bilginin kendisidir; en üstün derecede bilgi taşıyıcıdır, aynı zamanda bilgi yok edicidir. Düşmandır, ama hakkında hiçbir şey bilinmiyor.”

Suçlu olan, konuşmasın.

Sanal, Türkiye’de iktisat alanına girmekle kalmadı. Orada kalsaydı, Türkler vaziyeti idare edebilirlerdi. Sanal, Türkiye’de iktisadı kontrol etmekteye başladı. Yalnızca, piyasa kavramıyla ilişkilendirilmedi. Sanal, Türklerin iktisadi düşünme tarzlarını etkilemeye başladı. Yalnızca iktisadi hayat mı, Türkler sosyal ve bireysel hayatlarında görünmeyi öne çıkardılar. Görüntülerden dolayı elde edilen anlam dolayısıyla kimlik oluşturuluyor. Trafikdeki durum, görünmek imgesi ile görülebilir. Türkler, kendilerini göstermek için ötekinin önüne çıkıyor. Öteki bu oyunu göremediğinde, göçenler oluyor.

Bilmek iyidir. Bilmenin ne olduğunu bilmek daha iyidir. Gizlen şeyler var. Türkiye’de hiçbir şey görüldüğü gibi değil. Anlatılanların neredeyse tamamı, kelimenin kötü anlamı ile bir hikayedir. Bu bir. İki:Türkiye’de yönlendirmeler yapılıyor. Yönlendirme, geçişlilik ile sağlanıyor.

Geçişlilikler kullanılıyor. Cinsellik, sadece cinsellik kategorisinde değildir. Yerinden çıkartılan cinsellik her yerdedir. Otomobilin tasarımındadır, modadadır, müziktedir, kitaptadır, lisandadır, politikadadır, ekonomidedir, toplumsaldadır. Cinsellik, ait olduğu kategoriden kopartıldığından ve her yere yayıldığından, artık cinsellik değildir. Türkler, cinsel devrim yaptılar. Türklerde cinsellik ait olduğu yerden çıkartıldı. Bugün Türkler, cinselliği arzunun gerçekleştirilmesinin tek tekniği olarak varsaymaktadırler. Tehlike, yaratıcılığın yitirilmesi riskidir.

Geçişlilik, cinsiyetsizlik yarattı.

Bugün Türkiye’de ekonomi artık ekonomi değildir. Bir ‘Türkiye iktisadı’ndan söz etmek imkansızdır. Parçalandı. Sanal iktisat, birkaç bin kişinin iktisadı olarak, ekranlarda. Toplam kredi değerinin önemli bir bölümünü kullanan kişi sayısı, birkaç bin. Türkiye bankalarındaki toplam mevduatın yarısından çoğunun sahibi, birkaç bin. Toplam dış ticaretin önemli bir bölümünü gerçekleştiren şirket sayısı, sadece birkaç yüz. Türkiye’de iktisatla ilgili haber ve analiz, sanal iktisata ilişkindir. Ekonomi, ekonomi alanından çıkarıldı ve sanal iktisat haline getirildi.

Amerikan tarzı hayat, büyük alış veriş merkezleri, akıllı kentler, sanal ekonomi üyelerinin yaşama alanları ve hayatıdır. Hazine borç kağıtlarının faiz hadleri, borsadaki fiyat hareketleri, beklenen enflasyon haddindeki değişiklikler, borç stokunun idare edilebilirliği, Türkiye’de olduğu söylenen yabancı para piyasasının Batı’daki piyasalara ilişkin hassasiyeti...Sanal iktisatın konusudur.

Bir oyun bu.



Bu yazı 4,802 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Temmuz 2012 korku zamanın kaybedilmesidir
    • 4 Nisan 2012 Nietzche bir gelecek tarihçisidir
    • 7 Mart 2012 Mesele Bir Şapka Meselesidir
    • 6 Şubat 2012 Yerliler 1986 Nereye
    • 26 Ocak 2012 Bakış açın yoksa, sen yoksun
    • 9 Ocak 2012 kıyamam sana
    • 22 Kasım 2011 İtalyan Düşü
    • 16 Kasım 2011 evine dön
    • 3 Kasım 2011 İktisatçı
    • 1 Kasım 2011 Arzu
    • 27 Ekim 2011 Ayakta kalmak
    • 11 Ekim 2011 Yöntem
    • 29 Eylül 2011 yalan
    • 16 Temmuz 2011 Kendin olmak bir saldırıdır
    • 22 Haziran 2011 kaçış
    • 26 Mayıs 2011 obama’ya açık mektub
    • 23 Mayıs 2011 kafka’nın dûnyasındayım (*)
    • 18 Mayıs 2011 geçmiş sonradan gelir
    • 14 Mayıs 2011 hakikatin rengi yeşildir
    • 11 Mayıs 2011 halk günü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,823 µs