En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Rejimin "in"leri ve "out"ları



27 Nisan 2007 Cuma gecesi saatler 23.00'ü geçtiği sırada, Genelkurmay Başkanlığı'nın web sitesinde yayımlanan bildiri şu cümle ile başlıyordu:
"Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir." Bildiri, "artırılan bu gayretler"den örneklerle devam ediyordu. Kutlu Doğum Haftası kutlamalarından alınan "irtica" örnekleri, bildirinin gerekçesi olarak uzun uzun tadat ediliyordu. Ve bu bildiri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin "laikliğin tartışılması" konusuna odaklanmış "Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci"nden duyulan rahatsızlığı vurguluyor ve "laikliğin kesin savunucusu" olarak TSK'nın "gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacağı" uyarısı ile son buluyordu. Kamuoyu bu uyarıyı "bir darbe uyarısı" olarak kayıtlarına geçirdi. Bildirinin bir muhtıra olup olmadığı uzun uzun tartışıldı. Türkiye, hâlâ darbe tehditlerinin yapılabildiği "geri" bir ülke olarak uluslararası kamuoyunun ilgi odağı haline geldi. Ekonomi, küçük bir sarsıntı geçirdi. Genç nesiller, "Genç Siviller"in ifade ettiği üzere darbe konusunda ilk defa "millî" olmanın mahcubiyetini yaşadılar.

Bugün itibarıyla, aradan iki aydan az bir zaman geçti. Neden uzunca bir zamandır "laikliğin tehdit altında olduğu"na dair herhangi bir ses ve itiraz duymuyoruz? 27 Nisan günü var olan tehditler nereye kayboldu? Bu soru üzerinde uzun uzun düşünmemiz ve bir cevap bulmamız gerekmiyor mu? Sahi ne oldu "laikliği aşındıran"lara? "Kutlu Doğum Haftası" kutlamalarını "laiklik karşıtı" olarak 23 Nisan'a alternatif bir kutlamaya dönüştürenler nereye saklandılar? Türkiye'yi sarsan bu bildirinin gerekçeleri bugün nerede? Daha ötesi, bu bildirinin ne için verildiğini hatırlayan var mı?

Bu bildiri ile Türkiye, sahip olduğu en değerli hazinesini, istikrarını kaybetti. Cumhurbaşkanı seçilemedi. Türkiye hâlâ, bırakın cumhurbaşkanını, 22 Temmuz seçimleri ile oluşacak Meclis'in başkanını nasıl seçeceğini bile bilmiyor. Bugün girdiğimiz seçim atmosferi bile doğrudan bu bildirinin sonucu. Türkiye, her biri ilgisiz yerde duran taşları yerli yerine oturtabilmek için genel seçimlerin sona ermesini bekliyor. Ama biz yine de merak ediyoruz: 27 Nisan günü Genelkurmay'ın web sitesinde yer alan bildirinin gerekçelerine ne oldu?

Bugün, bitmek tükenmek bilmeyen rejim tartışmaları "irtica" yerine "bölücülük"ten besleniyor. Siyasî tartışmalarda "irtica tehdidi" "out", "bölücü tehdit" "in". Sonuç değişmiyor. Her hal ve şartta rejim sürekli olarak "Cumhuriyet tarihinin en büyük tehdidi" altında bulunuyor.

Tablo açık değil mi? Mayıs ayı ile birlikte artan şehit cenazeleri, "bölücü terör" tehdidini yakıcı bir sorun olarak gündemimize soktu. Böylelikle, hükmünü rejime yönelik tehditlerle sürdürenler, yeni bir gerekçeye kavuştu. "İrtica tehdidi" bir anda gözlerden kayboldu.

Aslında "rejime yönelik bir irtica tehdidi var mı?" sorusuna, en doğru cevabı koskoca bir tehdidin bu kadar kısa zamanda gaybubeti veriyor. Demek ki yokmuş. Şimdi "bölücülük tehdidi" için de aynı şeyleri neden düşünmeyelim?

"Bölücülük tehdidi" üzerinden verilen devlet içindeki iktidar mücadelesi, "irtica" üzerinden sürdürülen mücadeleden daha tehlikeli. Çünkü ülke, tam da bu tehdit üzerinden girişilen güç çatışmasının çözücü ve dağıtıcı etkisi ile ağır bir baskı altında kalıyor. Rejim herhangi bir tehdit altında bulunmuyor. Ama, devlet içinde güç mücadelesini sürdürenlerin aradıkları meşruiyet, -bunun adı bazen "irtica" bazen de "bölücülük" oluyor- Türkiye'nin birliğine ve bütünlüğüne büyük zararlar veriyor.

Soruyu tekrar soralım. Devlete yönelik tehditlerin "in"ler ve "out"lar şeklinde modası olur mu? Bundan iki ay önce demokrasiye yönelik ağır bir askerî müdahaleye gerekçe teşkil eden tehdit bugün nereye kayboldu?

Zaman



Bu yazı 866 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,700 µs