Son dönemlerde, halk arasında kendi eliyle infaz alışkanlığı arttı. Linç girişimleri, çetelerin ve intikam tugaylarının cinayetleri giderek yaygınlaşıyor. Devlet kurumlarının da “halkın tepkisini göstermesi” yolundaki çağırıları, yanlış anlaşılıyor ve tehlikeyi büyütüyor.
Son derece rahatsızlık verecek bir ortama kayıyoruz.
TV haberlerinde ve gazetelerde, sık sık aynı haberlerle karşılaşır olduk. Bir şehirde, PKK mensubu sanılan birinin halk tarafından köşeye sıkıştırılıp dövülüyor…Yaralı ele geçen bir PKK’lının bir şehirden diğerine kaçırılmasına rağmen, halkın saldırısına uğruyor…Bazı emekli subaylardan oluşan dernek mensupları evlerinde el bombalarıyla yakalanıyor…Kimi dernekler, silah üzerine PKK’ya karşı savaş yemini ediyor…Bazı küçük gruplar da, belirli siyasi grupların desteği sayesinde açıkça İntikam Tugayı tipinde gruplar oluşturup cinayet işliyorlar…
Çok ilginçtir, hiç kimse de olayın böylesine yaygınlaştığını görmek istemiyor. Ne güvenlik güçleri, ne de adalet mekanizması işi ciddiye alıyor. Aksine, adeta sempatiyle karşılıyorlar. Gereken sert tepkiyi vermiyorlar.
En son örneğini, Elazığ valisi Muammer Muşmal’da gördük. Vali, PKK saldırısına uğrayan orman işçileriyle konuşurken, kameraların önünde “Siz keseceksiniz. Siz kesmezseniz, onlar sizi kesecek. Buldun mu keseceksin”diyebilmiştir.
İnanamadım.
Devletin valisi vatandaştan açıkça, kendi adaletini kendi eliyle gerçekleştirmesini istiyordu.
Tam bu gelişmeler yaşanırken, Genelkurmay Başkanlığının açıklaması ve son Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonrasındaki bildiride “teröre karşı halkın tepki göstermesi” çağrısı dikkat çekti.
Genelkurmay ile MGK bu çağrıda bulunurken, tepkilerin demokratik şekilde sergilenmesini de belirtiyordu. Ancak hepimizin aklına “Ya bazıları bunu yanlış anlarsa veya yanlış anlamak isteyip, PKK avına çıkarlarsa ne olur?” soruları geldi.
Kimsenin kuşkusu bulunmamalı. PKK bir terör örgütüdür ve sonuna kadar da mücadele edilecektir. Ancak PKK’nın cezalandırılmasının halka bırakıldığı izlenimi vermenin veya kendi adaletini kurmaya kalkanlara göz yummanın faturası çok ağır olur.
Kimin PKK’lı, kimin masum sivil olduğunun saptanmasını halka mı bırakacağız? Bir küçük söylenti sonunda neler yaşandığını hepimiz görmedik mi ?
Yapmayalım, etmeyelim. Böylesine hoyratça yaklaşımlar bu ülkede kan döktürür. Asıl o zaman PKK’nın tuzağına düşmüş oluruz.
* * *
SARKOZY,AĞAÇTAN İNMEYE ÇALIŞIYOR
Türkiye-AB ilişkilerinin yeni starı, Fransız Devlet Başkanı Sarkozy olacak. Önümüzdeki süreçte sürekli şekilde Sarkozy’nin dediklerini, politikalarını izleyeceğiz.Hele bu yılın sonuna kadar önemli bir aşamadan geçeceğiz.
Önümüzdeki hafta ilk deneme var.
AB liderleri bir araya geliyorlar ve özellikle anayasayı tartışacaklar. Fransa ile Hollanda’nın reddettiği anayasayı tekrar canlandırmaya çalışacaklar. Aralarında önemi görüş ayrılıkları var. Ancak, biz bunları bir yana bırakalım ve kendi durumumuza bakalım. Bu toplantılar dizisinde, Türkiye ile müzakerelerde üç yeni başlığın açılıp açılmaması da tartışılacak. Bu başlıkların ilk ikisi, önem sıralamasında başlarda değil:İstatistik ve Mali Kontrol.Asıl önemlisi, 3 üncü başlık. Yani Türkiye’yi AB ekonomilerine yakınlaştıracak olan, Ekonomik ve Mali Politikalar.
Fransa, işte bu 3 üncü başlığın açılmasına itiraz ediyor.
Nedeni de basit: Türkiye’yi tam üyeliğe taşıyacak nitelikteki müzakerelere devam edildiği izlenimini vermek istemiyor.Türkiye’ye özel statüyle yetinilmesi görüşünden geri adım atmak istemiyor.
Ancak, bunu açıkça ve resmen söyleyemiyor. Büyük olasılıkla, masum bir gerekçenin arkasına saklanacak. Örneğin, henüz kendi aralarında, bu başlıkla ilgili teknik tartışmaları tamamlamadıklarını, söyleyecek. Bu gerekçeyle kararın bir süre ertelenmesini, diğer 2 başlıkla yola devam edilmesini isteyecek. Buna da kimse itiraz edemeyecek.
Önümüzdeki hafta, Paris’in bu ilk aşamada ne yapacağı anlaşılacak.
Dana’nın kuyruğu ise, önümüzdeki aralık ayı doruğunda kopacak. Fransa, Türkiye ile ilişkiler konusunda genel bir tutum saptanmasını isteyecek. Yapmak isteyeceği, Türkiye ile Tam Üyelik değil de, Özel Statü için müzakere edildiği izlenimini verecek bir formülün bulunması olacak.
Aslında Sarkozy için, “ Tarzan güç durumda.”demek en doğru saptama olur.
Sarko, Başkanlık yarışında, rakibi Chirac’ı saf dışı edebilmek için, elindeki her silahı kullandı. Bunlardan biri de, Türkiye ‘nin tam üyeliği idi. Chirac’ın en önemli projesi sayılan Türkiye’ye vurdukça prim kazandı. Fransız kamu oyundaki “AB’nin genişlemesine karşı akımları” Türkiye karşıtlığıyle birleştirmesini bildi. Oy kazandığını gördükçe, sesini daha da yükseltti. Konuştukça, söylediklerine de inanır oldu ve bu tırmanma seçim gününe kadar sürdü.
Seçimlerin heyecanı bittikten sonra, kırılan bardakların tamiratına sıra geldiğinde ise, durumun çok vahim olduğu anlaşıldı.
Türkiye, bu kadar kolay harcanacak bir ülke değildi.Fransa’nın ekonomik ve stratejik çıkarları açısından çok önemliydi. Ayrıca, Ankara’ya verilmiş bir söz vardı. Bir önce Fransız hükümetinin imzası daha kurumamıştı.Şimdi kalkıp “ Bizi ilgilendirmez, onu Chirac’a sorun” denemezdi.AB’nin birçok ülkesi ve AB Komisyonu, Türkiye ile ilişkilerde değişiklik yapılmasına karşı.
Yani, Sarkozy tırmandığı ağaçtan aşağıya inemeyen tarzan’a benziyor. Çabalıyor, aşağıdan uzatılan medivenler kısa geliyor. Cılız bir dala bassa, bu defa aşağıdan “Aaa gördünüz mü korktu” diye bağırtılar geliyor.
Dedim ya, Tarzan güç durumda…
posta
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle