En Sıcak Konular

Umur Talu


Umur Talu
0 0 0000

Susurluk, Ankara Sauna, Atabey Kaldırım, Danıştay Trabzon, İstanbul bomba Cumhuriyet



Neden, "milliyetçi, devletten yana, birtakım devlet birimlerine yakın" görünümlü bir "çete", nihayetinde "mafya dünyası" nın içinden de boy gösteriyor?

Neredeyse bütün dünyada ve benzeri oluşumların tarihi boyunca bunun birkaç cevabı olmuş:
1. Hukuk dışılık, ancak yasa dışılık içinde sığınacak bir yer bulur.
2. Pis işin maskesi yine pis iştir.
3. Kimi devlet birimi, kimi devlet görevlisi ile ilişki, resmi belgeler veya o hava; çete için diğer mafya işlerinde anahtar, çetenin mafya işleri ise siyasi tehdit, baskı ve infazlarda paravan olur.
4. Geçmişte Avrupa'daki Gladio, ABD'de "İrangate, Kontra", tüm Latin Amerika'da milislerin finansmanı, bir nevi "otofinansman" olup teşvik edilen, yol verilen, göz yumulan "uyuşturucu, silah kaçakçılığı, haraç" gibi kaynaklarla sağlanmıştır.
5. Tehditçi, şantajcı, tetikçi temininde ve hini hacette, yakalandığında iz, hedef şaşırtmada, "örgütlü suç" un "adi suç" haline gelmesinde, gerektiğinde bir kurban, bir çocuk bulunup işin onun üstüne yıkılmasında yeraltı dünyasının verimi tartışılmaz.

Türkiye'de, bazen devlet birimleri, bazen onlar adına görev yapan birilerince, bazen de uzantının uzantısı halinde bu tür "çeteler" görevlendirildi, iş yüklendi.
Kimi "devlet, vatan adına" diye başlayıp mafyaya ulaştı, bulaştı.
Kimi zaten sondan başlamıştı. Kimi "hücre" halinde, kimi "tim" biçiminde, kimi basbayağı "çete, şebeke" konumunda.
"Devlet, millet, vatan adına mücadele" kısmıyla "kahramanlık" mertebeleri layık görüldü kimilerine.
"Sosyalist sol" da bir insan, "sol adına" çeteci bir terör, şiddet, baskı, haraç, infaz grubuyla gurur duyabilir mi? Duyar mı? Arkasındaki gerekçe tatmin eder mi?
"Dindar, muhafazakar" bir insan, domuz bağcı, betona adam gömmeci, işkenceci bir yerli Hizbullah şiddeti, terörü ve vahşetini makul ve hoş görebilir mi? Görür mü? Arkasındaki bahane hafifletir mi?
"Milliyetçi veya ulusalcı" lar, "ideolojik akraba" görünen birilerinin siyasi hukuk dışılığının bir de mafya pisliğiyle taçlanmasıyla nasıl bir gurur duyabilir?
Özellikle; şimdi "ulusalcı" olduklarını belirtenlerin bir kısmı;
Bir zamanlar, "demokrasi, sol, vatanperverlik" adına; "milliyetçi çeteler" e, CIA uzantısı Gladio'lara, Ankara'da TİP'lileri infaz edenlere, İstanbul Üniversitesi önünde katliam yapanlara, İlhami Soysal' ı öldüresiye dövenlere, İpekçi' yi öldürtenlere ve kaçıranlara, Susurluk'lara duydukları onca tepkiden sonra, bugün kılığı "ulusalcı" diye benzer çeteleşmelere hısım düşmekten sıkılmaz mı?

"Google" arama motoruna isimsiz, sadece "Tuğgeneral" kelimesini yazdığınızda, yani bu kelimenin, sıfatın, rütbenin, tek başına yahut herhangi bir isimle birlikte geçtiği bütün internet sayfalarının toplamını aldığınızda, "Yaklaşık 427 bin" çıkıyor.
Yani bugüne kadarki yüzlerce tuğgeneralin isimleri ile sadece tuğgeneral kelimesinin de geçtiği yerlerin; gazete, dergi, dosya, belge, kayıt, yazıların toplamı 427 bin.
Tek başına "Veli Küçük" dediğinizde ise, bu "tuğgeneral" in, tek başına o toplamın tam altıda biri kadar, 70 bin 400 yerde "zikredildiği, bağlantılandığı, ilişkili olduğu" çıkıyor.
Neden böyle oluyor?
Neden her aramada, her taramada, her köşe Bucak'ta en çok Küçük çıkıyor!
Susurluk zamanı Büyük Meclis'i reddeden, soru soracak komisyonu Küçük gören bir isim, neden bu kadar büyük görünüyor?
Ya Büyük bir haksızlık var ortada; ya da Küçük Küçük örülüp büyüyen bir ağ.


sabah

 

     



Bu yazı 1,064 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 19 Ocak 2009 Kravatın vicdanı
    • 15 Ocak 2009 Yeraltı ordusu!
    • 26 Aralık 2008 Hakikatin içyüzü
    • 15 Aralık 2008 Onların oğulları kızları...
    • 11 Aralık 2008 Bak şu bakana!
    • 23 Kasım 2008 Üç ana...
    • 17 Kasım 2008 Taş ile bomba... Kanun ile adalet
    • 13 Kasım 2008 Ya öyle değil de böyle ise...
    • 19 Ağustos 2008 Kırk tilki kırk ayak
    • 28 Temmuz 2008 Kahpelik!
    • 28 Ekim 2007 Kasrı Şirin mi şirin!
    • 10 Ekim 2007 Düşünmeye davet
    • 26 Ağustos 2007 Biat kültürü imiş!
    • 21 Haziran 2007 Büyük lokma... Büyük konuşma
    • 20 Haziran 2007 Susurluk, Ankara Sauna, Atabey Kaldırım, Danıştay Trabzon, İstanbul bomba Cumhuriyet
    • 17 Haziran 2007 Her senaryo aktörünü bulur
    • 11 Haziran 2007 Şimdi incir zamanı
    • 3 Haziran 2007 Bana her şey seni hatırlatıyor!
    • 29 Mayıs 2007 Bunu da gördük!
    • 28 Mayıs 2007 Kanmayın kıymayın!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,245 µs