Bilmem neden, dönüp dolaşıp aynı kitapları okuyorum. Gazeteden koparabildiğim üç-beş günlük izni fırsat bilip, önce rahmetli Kemal Tahir’in kötü ötesi polisiyelerine, sonra Yakup Kadri’nin iyi-kötü bağlamında değerlendiremeyeceğim romanlarına (ve elbette ‘Yaban’a) sardırdım. Kulak asmayın ‘kötü ötesi’ deyişime.
Rahmetli Kemal Tahir’in F. M. İkinci müstearıyla yazdığı Spillane taklitleri bile, adı ‘romancı’ya çıkmış Tahsin Yücel’in yazdıklarından daha başarılı, hatta daha edebiyata yakın.
Fırsat bulursanız ‘Ecel Saati’ni okuyun... Mike Hammer’ı Çorum ağzıyla konuşturan rahmetliden eşsiz bir diyalekt şöleni...
Mike’ın, polis şefi Pat’a dönüp, ‘Bunlar nasıl bir akıllar Pat? Bunlar halisinden baba öğütleri!’ deyişi var ki, ölünür.
Kemal Tahir’de ilginç bir ‘didaktizm’ var...
Hep öğreten, açıklayan, çözen, doğruyu gösteren ağabey tavrı...
Bunu, kokmaz bulaşmaz Mike Hammer novullerinde de görüyoruz.
Kıyaslama yapmak için söylemiyorum ama, Yakup Kadri’de tam tersi bir tavır egemen: Öğretmiyor, çözmüyor, açıklamıyor. Sadece dikte ediyor. Doğruyu, bizler için neyin yararlı neyin zararlı olduğunu anlatıyor ve onu okuduğumuzda kendimizi bir ‘misyoner’ karşısında (sınanmış) hissediyoruz.
Bir de, sevgisizlik...
Müthiş sevgisiz bir adam Yakup Kadri... Kahramanları da öyle...
Bunu söylerken yakınlarını, örneğin bu sevgisizliğe (ya da ‘yabanlığa’) aile ölçeğinde tanık olmuş değerli Murat Belge’yi üzmüş olur muyum?
Maksadım, ‘Kemal Tahir iyidir, Yakup Kadri değildir’ türünden bir çıkarsama yapmak değil.
Siyaseten Yakup Kadri’nin de yaptığı çok iyi ve çok doğru şeyler var; ‘akil adam’ sıfatıyla Milli Birlik Komitesi üyelerini ve general Sıtkı Ulay’ı dizginlemeye çalışmak (Ulay, Ali Fuat Başgil’e silah göstererek Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesini sağlamıştı), İsmet Paşa’ya ‘İsmet Paşa tiranlığı’nı göstermek, 27 Mayıs darbesine angaje olmuş CHP’den istifa etmek gibi...
Bir prototip Yakup Kadri.
Kendisini, ‘yurttaş yetiştirme’ misyonuna adamış, laik, cumhuriyetçi, görece batılı, ülkesini yükseltmeyi ve yüceltmeyi amaç edinmiş aydın prototipi...
Halka göre ‘yaban’ özellikleri gösteren bu aydın prototipi (çünkü halka tepeden bakıyor), ilginçtir, yönetim kademelerinde yükseldikçe, hizmete koşulmuş ‘cumhuriyet idealisti’ olmaktan çıkıp, ‘seçkinler oligarşisi’nin yüksek bürokratına dönüşüyor.
Bugünkü ardıllarına baktığımızda da aynı şeyleri görüyoruz.
Fakat bugünkülerde küçük bir ‘misyon sapması’ var:
Kentli, cumhuriyetçi, laik, görece batılı ama batının dikte ettiği demokratik standartlar karşısında olabildiğince statükocu. Hatta, bazen ‘faşizan tepkiler’ verecek kadar statükocu.
Bunun neden böyle olduğunu anlamak için de İdris Küçükömer okumak iktiza.
Bir kere okumak yetmez.
Müşterisine ‘hödük’ ve ‘bilmem nerene kına yak’ diye hakaret eden köşeci esnafının en az kırk kere okuması gerekiyor.
Ki, en azından Yücel Yaman’la İdris Küçükömer tartışacak düzeye gelebilsin.
Star
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle