En Sıcak Konular

Ali Bayramoğlu


Ali Bayramoğlu
0 0 0000

Aday listelerini nasıl okumalı?



Aday listeleri, aday profilleri önemlidir. Siyasi partilerin yeni yörüngelerine, siyasi yelpazede tutmak istedikleri yere işaret ederler.

“Siyasi yelpazeki yer” meselesi özellikle kriz günlerinde önem taşır.

Nitekim Türkiye bir süredir yeniden “merkez-çevre çatışması, çevrenin merkeze yürümesi, merkezleşmesi, merkezin kayması” gibi kavramlarla analiz edilir oldu. “Merkez kim” sorusu kadar, “Merkez benim” iddiası siyasetin öbeğine yerleşti.

Bu durumdan ne CHP muaf ne de AK Parti…

Aday listeleri bu açından da önem taşıyor.

Birçok siyasi partinin, aday profil ve terkiplerini “ağırlıklı siyasi mesaj” olarak kullanmaya çalıştığı ortada.

Mesela CHP'nin Kesici, Gaydalı, Kayalar gibi sağ geleneğin birçok önemli sembol ismine listesinde yer vermesi, gerçekleştirmeye çalıştığı “merkez parti imajı” inşası bu çerçevede anlam kazanıyor.

ANAP ve DYP (DP) birleşmesi öyküsü fiyaskoyla sona ermeseydi, benzer bir çabayı, bir imaj paketi olarak o cenahta da görecektik…

Bu gelişmeleri sosyolojik olarak okumak isteyenler olacaktır.

Siyasette ideolojik tutumun sona ermesi, esneklik ve pragmatizmin had safhaya varması gibi okumalar da yapılacaktır.

Bu tür okumalar elbet yapılabilir ve bunlar muhtemelen gerçekliğin belli bir kısmına işaret eder.

Ancak şunu göz ardı etmemek gerekir:

Yaşanan merkez yarışı, aday terkiplerinin siyaseti ve siyasi dili ikame etmesi beklentisi, “siyasetsizliğin siyaseti”yle yakından ilgilidir.

Aday terkipleriyle kriz iklimiyle arasında yakın bir ilişki vardır.

Bu tespit özellikle CHP, DP ve ANAP için geçerlidir…

Nitekim siyasetsizliğin siyasetini en iyi temsil eden parti olan CHP bir önceki seçimlerde de benzer girişimlerde bulunmuştu. Anadolu İslamı lafını ortaya atmış, Yaşar Nuri Öztürk gibi isimlere partisinde yer vermişti, hatta bu isimleri vitrine çıkarmıştı.

Bu adımların ne sosyolojik anlamı vardı, ne de siyasi…

Bunlar dar anlamda ve dar alanda taktik adımlardı.

CHP'nin durumu bugün de farklı değildir…

Peki AK Parti'nin durumu da böyle okunabilir mi?

Nitekim bu siyasi parti de Ertuğrul Günay, Zafer Üskül gibi sosyal demokrat kesimin sembol isimlerini listelerine kattı.

Yoksa bu adımlar AK Parti açısından bir yapı değişikliği, bir liberalleşme girişi olarak görülmeli mi?

AK Parti 2005 itibariyle kaybettiği liberal-demokrat desteği geri mi istiyor?

AK Parti açısından bu sorulara bir çırpıda keskin yanıtlar vermek mümkün değil, doğru da değil…

Ama kanımız odur ki, AK Parti ile CHP bu açıdan karşılaştırılabilir bir konumda değildir.

Tayip Erdoğan'ın partisi, mevcut 351 milletvekilinin 155'ni, yani yüzde 44'ünü, yarıya yakınını tekrar aday göstermedi.

Bir kere bu bir iktidar partisi için keskin bir girişimdir ve sadece vitrin ve imaj arayışıyla yorumlanamaz.

AK Parti'de yeniden aday gösterilmeyen isimler arasında yalnızca Mehmet Dülger, Ertuğrul Yalçınbayır gibi parti geleneğine yabancı isimler ya da Turhan Çömez gibi parti disiplinini zorlayan milletvekilleri yok.

Aynı zamanda Erdoğan ve arkadaşlarının yola birlikte çıktıkları, Milli Görüş geleneğinden gelen önemli isimler var. Ve bunlar önemli sayıdalar.

Yeni adaylara bakıldığında ise, bu isimlerin büyük çoğunluğunun icra ve üretim yeteneği yüksek kişilerden oluştuğu söylenebilir.

AK Parti bir anlamda yeniden partileşmektedir

Bu gelişmenin gerçek bir yeniden yapılanmaya tekabül edip etmeyeceğini kampanya ve seçim sonrası gösterecek…

yenişafak



Bu yazı 1,045 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Eylül 2012 Sorgulama vakti...
    • 28 Ağustos 2012 Kürt sorununda yeni safha...
    • 25 Ağustos 2012 Kürtlerin şiddeti...
    • 30 Haziran 2012 Anter'in katili yaşlanmış mı?
    • 12 Mayıs 2012 Solun şiddetle hesaplaşması
    • 3 Mayıs 2012 Yeni Türkiye'nin doğum belgesi...
    • 21 Şubat 2012 Dink davası ''sil baştan''...
    • 18 Ocak 2012 İkinci cinayet zamanı
    • 17 Ocak 2012 Hrant'a sözüm var...
    • 21 Aralık 2011 Soykırım ve yasa
    • 3 Aralık 2011 Dönme dolap...
    • 30 Eylül 2011 Yazıcıoğlu ve jandarma...
    • 8 Eylül 2011 Aydının şiddetle sınavı...
    • 1 Ağustos 2011 İstifaların anlamı ve yarını: Pek iyi...
    • 28 Temmuz 2011 Parlamentoda bir terörist...
    • 5 Temmuz 2011 Futbolda temizlik, ülkede temizliktir
    • 10 Haziran 2011 Yeni CHP ha! Hadi oradan...
    • 24 Mayıs 2011 MHP'de yaşananlar ve perde arkası
    • 19 Mayıs 2011 Askere ''leş'' toplatmayan generaller iş başında
    • 19 Nisan 2011 Militarist-ulusalcı batak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,548 µs