En Sıcak Konular

Abdülhamit Bilici


Abdülhamit Bilici
0 0 0000

Türkmenler için asıl tehlike



Türkiye'yi çok iyi tanıyan bir diplomatla gündemdeki olayları konuşuyorduk. Dikkat çektiği önemli noktalardan biri şuydu: Türkiye'deki birçok mesele Irak'ta yaşanacak gelişmelere göre şekillenecek.
Irak'taki gelişmelerin seyri, yediği tekme sonrası toparlanmaya çalışan Türk demokrasisi için olduğu kadar, Ankara'nın başta Amerika olmak üzere Batı ve dünya ile ilişkileri açısından da oldukça belirleyici olacaktı.

Peki ülkemizi bu kadar etkilemesi beklenen Irak hangi istikamette gidiyor? İşte bu sorunun cevabını, dün Irak'taki gelişmeleri Ankara adına izleyen önemli bir yetkili ile 2 saat konuştuk. Ortaya, son dönemde yaşananlara Ankara'nın nasıl baktığına ilişkin bir tablo çıktı. Özetle bu tabloyu paylaşmak istiyorum.

Parçalanma riski: Ankara'ya göre hukuki açıdan Irak'ın parçalanma riski düne göre bugün daha düşük. Çünkü Amerika, Irak'ın parçalanma ihtimalinin Irak halkı, bölge ve kendi çıkarları açısından ne kadar tehlikeli olduğunu anlamış durumda. En son Şarm el Şeyh'te yapılan toplantı ve benzerlerinde kabul edilen tüm deklarasyonlarda Irak'ın toprak bütünlüğüne mutlaka atıfta bulunuluyor. Ancak özellikle mezhep çatışması nedeniyle fiilen Irak'ın hâlâ bölünme riski bulunuyor. Bu çatışmanın da nasıl önleneceğini kimse bilmiyor. Yine Ankara'ya göre Amerikan askerleri hemen çekilirse, Irak'ın iç savaşa sürüklenmesi önlenemez. ABD ile Irak konusundaki diyalog eskisine göre bugün daha sağlıklı.

Türkmenler arası çatışma: Şimdiye kadar Türkmenlere daha çok Kürt gruplardan gelebilecek bir saldırıdan çekiniliyordu. Telafer'de yaşanan olaylar soruna yeni bir boyut eklemiş durumda. Çünkü konumu itibarıyla her grup açısından büyük önem taşıyan Telafer'de, Şii Türkmenlerle şimdiye kadar kendilerini dışlanmış gören Sünni Türkmenler arasında ciddi gerilim yaşanıyor. Yakın zamana kadar Türkmenlerin bir kısmının Şii olması, Türkmen tezlerine Şii desteği sağlayacak bir avantaj olarak görülürken, mezhep çatışmasının bu beklentiyi yıktığı görülüyor. Şii Türkmen polis Türkmenleri öldürüyor. Sünni Türkmenler de intikam alıyor. Ayrıca Sünni Türkmen gruplar arasında El Kaide gibi grupların da örgütlenmesi işleri iyice karıştırıyor. Tespitlere göre şu anda Irak'ta inanç bağı ırk bağının önünde geliyor. Türkiye'nin çatışmayı önleme girişimleri de sonuçsuz kalmış.

Habur'a alternatifin anlamı kalmadı: Barzani'yi cezalandırmak için uzun süredir düşünülen alternatif sınır kapısı seçenekleri eski anlamını yitirmiş durumda. Düşünülen kapılardan Ovaköy'den geçecek yolun daha önce sadece 5 km'si Kürt bölgesinden geçiyordu. Şimdi, tamamı Kürt yönetiminin kontrolünde. Artık stratejik önemi kalmadı. Ekonomik açıdan Habur'a ilaveten böyle bir kapıya ihtiyaç olup olmadığına ise ilgili kuruluşlar olumlu cevap vermedi.

Peşmergeye askerî eğitim: Ankara, Irak ordusu adı altında Amerika'nın peşmergeye askerî eğitim vermesinden rahatsız. Yalnız ABD'nin bunu, Kürtlere sempatisi veya Türkiye'ye düşmanlığı yüzünden yaptığı düşünülmüyor. ABD, Irak ordusunu oluştururken, Kürtlerden başka güveneceği kimse olmadığı için bunu yapıyor. Bu yüzden peşmerge, Irak ordusu adıyla Musul'da, Telafer'de görev yapıyor. Türkiye, Irak ordusunda Sünni grupların da yer almasını destekliyor.

Askerî operasyon: Operasyonun hangi amaçla ve nasıl yapılacağı önemli. Cezalandırmak için mi? İşgal için mi? Uzaktan bombardıman şeklinde mi olacak, bunlar önemli. Bugünlerde sınırdaki hareketlilik, her yıl alınan tedbirlerden farklı değil. Ancak cezalandırma amaçlı operasyonlar geçmişte yapıldı, benzer bir operasyonun tekrar yapılabileceği sürekli konuşuluyor. Kimse asla olmaz, demedi. Türkiye'nin, Irak'ın federal şekilde yönetileceği ve kuzeydeki yapının varlığıyla bir sorunu yok. Sorun, merkezî yönetimin ve kuzeydeki yerel yönetimin teröre karşı mücadele etmemesi ve Barzani'nin tavırları.

Kerkük: Ankara, referandumun ertelenmesi konusunda ısrarlı. Mutlaka yapılacaksa bu oylamaya bütün Iraklıların katılmasını istiyor. Yayınlanan birçok rapordan sonra ABD'nin Kerkük'teki hassasiyeti kavradığı, ancak Bağdat'taki hükümeti korumak ve Kürtleri kaybetmemek için zaman kazanmaya çalıştığı düşünülüyor. Bu konuyu anlatan yetkili, 'Kerkük elden gidiyor' pankartlarının gerçek dışı olduğunu, çünkü Kerkük'ün 1926'da gittiğini hatırlatıyor ve ekliyor: "Saddam Türkmenleri asarken ne yaptık?" 1926 tarihine yapılan atıfların, Türkiye'nin bu bölgede hak iddiasında bulunduğu anlamına gelmediğini söylüyor.

Evet, her noktası üzerinde ayrı ayrı tartışmamız gereken tablo böyle.

Zaman



Bu yazı 930 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Ankara'nın Suriye'ye bakışı
    • 1 Eylül 2012 İran'a Mursi tokadı!
    • 14 Ağustos 2012 Suriye kimin meselesi?
    • 7 Ağustos 2012 Başbakan da 'terörist' oldu!
    • 28 Temmuz 2012 Yüksek riskli Suriye politikası
    • 24 Temmuz 2012 Suriye nereye gidiyor?
    • 14 Temmuz 2012 "Derin devlet"
    • 10 Temmuz 2012 Türkiye'nin kaybettiği üç lüks
    • 3 Temmuz 2012 Ortadoğu için hangi Türkiye?
    • 26 Mayıs 2012 Gül'ü kaçıran Google aracı!
    • 21 Nisan 2012 Neden Batı Çalışma Grubu?
    • 13 Mart 2012 Abant'ın 4 mesajı!
    • 4 Şubat 2012 Araplar bilmez, biz biliriz!
    • 24 Ocak 2012 Obama'yı vur, İsrail'i koru!
    • 14 Ocak 2012 Silivri boşalsın, Türkiye rahatlasın!
    • 24 Aralık 2011 Fransa'ya en iyi cevap
    • 29 Ekim 2011 Keşke Başbakan da okusa!
    • 27 Kasım 2010 Psikolojik harekâta dikkat!
    • 30 Haziran 2010 AK parti'yi kaybetmenin sifreleri!
    • 28 Kasım 2009 Davutoğlu Yeni Osmanlıcı mı?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,646 µs