En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

AK Parti’de sürpriz çıkış



Şükrü Ayala. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı. Bir psikiyatrist. Son günlerde öne çıkan bir özelliği, Başbakan Erdoğan’ın istişare toplantılarının tamamına katılan tek parti yöneticisi olması. Nedeni, yönetici sıfatının yanı sıra psikiyatrist olarak toplantıda konuşanları gözlemlemek ve kişilerin ruh halini tahlil etmek. Buna, Başbakan da dahil...

Erdoğan’ın temaslarını izlemek üzere gittiğimiz Hannover’deki Marıtım Grand Hotel’in lobisinde Ayala ile sohbet ediyoruz. ‘Bir psikaytrist olarak her detayı yorumlamaya çalışıyorum’ dedi. Başbakan’ın tepkilerine getirdiği yorumu sordum: ‘Yüz ifadesinden kesin bir sonuç çıkarmak çok güç. Rengini pek belli etmiyor. Ama karşısındakinin gözlerine bakarak onu kolayca etki altına alabiliyor.’

Pekii, konuşanlar, nasıl bir haleti ruhiye içindeler? Ayala anlatıyor: ‘Herkesin farklı. ‘Acaba Başbakan aday olmaz da ben aradan sıyrılır mıyım, piyango bana çıkar mı’ diye düşünen çok sayıda milletvekili olduğunu sanıyorum.’

Kritik soru: Erdoğan aday olur mu? Olmazsa şans kime güler? Ayala, papatya falına girmedi ama çok iddialı bir laf etti: ‘Başbakan, Cumhurbaşkanı adayı olur mu kesin bir şey söyleyemem. Ama aday olmazsa tek şans Abdullah Gül’dür. Bu iki isim dışında hiç kimseyi mecliste seçtiremeyiz, 276’yı bulamayız. Milletvekillerini çok iyi tanıyorum, gizli oylamada farklı isimlere oy vermezler.’

Dedim ki; ‘İlk kez bir parti yöneticisi bu kadar açık konuşuyor. Yazabilir miyim?’ ‘Evet, yazabilirsin, bu meclisten ya Erdoğan ya Gül çıkar, başka hiçbir şansımız yok’ dedi. Bülent Arınç’ı, Nimet Çubukçu’yu, Vecdi Gönül’ü, Hilmi Özkök’ü saydım. Ayala, ‘Hiç şansları yok’ görüşünde ısrarlıydı. Bu ikisi dışında Çankaya seçimine girilmesi durumunda, 1 Mart tezkeresinde yaşananların tekerrür etmesinden endişe ediyordu.

Çok iddialı bir açıklama. Hem de bir genel başkan yardımcısından...

İki yalan haber üst üste nasıl oturdu?

Vatan Gazetesi’nde dün üst üste iki yalan haber vardı. Üstteki habere göre, Emine Erdoğan, eşinin köşke çıkmasını istemiyordu. Bu düşüncesini Erdoğan’a söylemiş, demiş ki; ‘Köşke çıkarsak ben ve kızlarım gereksiz bir tartışmanın içine çekilip üzüleceğiz.’ Vatan da bunu başbakanın yakın çevresinden öğrenmiş. Haberde imza yok. Herhalde yazan da buna inanmıyor.

Altta bir köşe yazısı. Mehmet Tezkan, ‘Çankaya sinyalini niye uçakta verdi?’ diye sorarken ‘Çünkü’ diyor: ‘Uçağa yandaşı gazetelerle, objektif muhalefete pek cesareti olmayan gazetelerin temsilcilerini alıyor.’ Ayrıca, gazeteleri, Ankara’daki mitingi veriş şekilleriyle kategorize ediyor.

Birinci yalandan başlayalım. Erdoğan ile eşi arasındaki görüşme, Almanya gezisinden hemen önce oldu. Herkes, bu görüşmeden uçaktaki sohbet sırasında haberdar oldu. Erdoğan, görüşmeye ilişkin en ufak ipucu vermedi. Emine Hanım’la da Hannover’de karşılaştığımızda sorduk, aynı şekilde konuşmadı. Bu görüşmeyi, hiç kimseye açmadıkları da biliniyor. Bir an tersi olsa bile, ‘yakın çevre’ dediğiniz isimler de Hannover’deydi. Yani bu uyduruk haberle Başbakan’a şu mesaj mı verilmek isteniyor: ‘Mitinge kulak asmadın bari Emine Hanım’ı dinle.’

Tezkan’ın iddiasına gelince... star’da Ankara mitingi ‘Miting ve 1 Mart Tezkeresi’ şeklinde birinci sayfanın eteğindeydi. 13. sayfanın tamamı ise mitinge ayrılmıştı. Doğrudur. Ama Tezkan manşetimizi atladı. Bu haberin üzerinde yer alan manşet, Aksaray’daki öğrenci katliamıydı: ‘2-A sınıfı cennette öğretmenim’ Hayalleri tabuta gömülen bu çocukların dramatik hikayeleri, ideolojik körlüğünüzün karanlığında kaybolup gidebilir ama star görmezlikten gelemezdi.

Ayrıca, hatırlatmakta yarar var. O uçağa senin genel yayın yönetmenin Tayfun Devecioğlu ve Ankara Temsilcin Bilal Çetin de bindi. Yoksa onlar da başbakanın mı yandaşları? Yoksa dilin mi sürçtü. Bence sürçmedi. Çünkü, bu kadar mahrem bilgiye bir tek Vatan ulaşabildi. Hem de başbakanın yakın çevresinden... Biz uçağa binerken meğer siz o sırada misafir odasından çıkıyormuşsunuz.

Vallahi helal olsun. Yandaşçı Tezkan...

Seni ‘maaşlı siyasetçi’ seni

1 Mart tarihli yazımın başlığı: ‘Maaşlı siyasetçiler.’ Bu yazımda; Genç Parti’nin Tevfik Diker aleyhine açtığı tazminat davasında tanık olarak dinlenen Ali Fuat Özel ve emekli albay Oğuz Aşkallı’nın, Genç Parti Genel Sekreteri Mehmet Ali Akgül’ün partiden 3 milyar lira (3 bin YTL) maaş aldığı iddialarına yer vermiştim.

Ne var ki, Akgül, zehir zemberek bir açıklama göndererek, bu iddiaları yalanlamıştı. Üstelik ne hakaret ne hakaret... Sonra partinin web sayfasında, hakkımda 50 bin YTL’lik tazminat davası açılacağı duyuruldu.

Elime yeni bir belge ulaştı. Sözkonusu tazminat davasının devam ettiği Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilen bir yazıda, Akgül’ün Genç Parti’den 3 milyar lira maaş aldığı açıkça belirtiliyor. Yazının altında kimin imzası var dersiniz? Genç Parti Genel Sekreteri Mehmet Akgül...

Sana ne deyim sevgili Akgül...
 
 
star



Bu yazı 818 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,914 µs