Ahmet Kekeç
0 0 0000
Sağdan git, belki solu bulursun!
Biliyorsunuz, ülkemizi "Sosyalist Enternasyonal"de de temsil eden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisini sağa açmaya karar verdi. "Kim olursan ol, yeter ki gel" biçiminde özetlenebilecek bu politika değişikliği, laikliğin tehlikede olduğuna inanan herkesi CHP çatısı altında "birleştirmeyi" öngörüyor.
Eskiden "cephe hükümetleri" vardı; 12 Eylül öncesini yaşamış olanlar, sağ-sol ayrıştırmasını hızlandırmak dışında bir işe yaramayan ve nihayetinde 12 Eylül darbesini buyur eden "milliyetçi cephe hükümetleri"ni hatırlayacaklardır.
Bu "cepheleşme" işleri, daha çok bölünme potansiyeli taşıyan ülkelerde görülür ve ortada genellikle (en azından bir taraf açısından) rasyonel talepler vardır; yeni bir yurt, yeni bir bayrak, yeni çıkar alanları gibi. Ki, taraflardan biri, azınlık ya da çoğunluk farkmez, kendisini mutlaka bütünden ayırır, "bütün"ü temsil eden güçlerin müdahalesini de "cephe refleksleri"yle savuşturmaya çalışır. Bu da, kaçınılmaz olarak, çatışmayı, iç savaşı ve nihayetinde siyasal bölünmeyi doğurur.
Baykal'ınkini sağduyulu bir politika arayışı saymak zor. Çünkü, "cephe siyaseti", ne adına yapılırsa yapılsın (ister laiklik, ister İslamcılık, isterse ultra liberalizm adına) yanlış ve bir o kadar da tehlikelidir.
Bir kere, bu politikanın bir rasyonalitesi yok. Baykal, merkez sağdaki laik oylara da talip olduğunu söylüyor ama, ortada "laik" diye niteleyebileceğimiz bir oy potansiyeli yok.
Elbette laikliğin tehlikede olduğunu düşünenler çıkacaktır. Nitekim, CHP'deki belli bir azınlık böyle düşünüyor. Olabilir. Tersini düşünenler de var. Mesela, CHP'nin internet üzerinden yaptırdığı ankete göre, laiklikle irtibatlandırabileceğimiz "irtica", Türkiye'nin temel sorunları arasında ancak dördüncü sırayı işgal edebiliyor.
Demek ki, Baykal'ın iktidar partisine karşı kullandığı muhalefet tezini, CHP'liler de inandırıcı bulmuyor.
Şu "sağa açılma" meselesi hakkında da birkaç şey söylemek istiyorum:
Klasik tanımıyla sağcılık, "statükonun muhafazası" anlamına geliyorsa (ki, bu genelgeçer tanımlamada doğruluk payının yüksek olduğunu düşünüyorum), CHP zaten sağcı bir partidir.
En azından "solcu" değildir. Sosyal demokrat hiç değildir.
Değildir, çünkü bu partiyi yönetenlerin (İsmet Paşa'dan Deniz Baykal'a, Bülent Ecevit'ten Erdal İnönü'ye) nasıl bir 'solcu' ve 'sosyal demokrat' oldukları, 'sol'u nasıl tanımladıkları konusunda bir fikrimiz yok. Bu konuda fikir oluşturacak bir icraatleri de yok.
Elimizde, pu partiyi "sol"la irtibatlayacağımız bazı veriler var, Kemalizm, TSK'yla kurulan özel ilişkiler, "Anadolu solculuğu", "laiklik hassasiyeti", "ulusalcılık", bazı darbeleri sevmek bazı darbelerden nefret etmek gibi, ama bu birbiriyle irtibatlı olmaması gereken şeylerden de "sol kimlik" çıkmıyor.
Hulasa, vaktiyle "cunta anayasası" diye eleştirdiği 82 Anayasası'na sahip çıkan, YÖK'ün statüsünü muhafaza etmek için elinden geleni ardına koymayan, en temel insan hakları konularında bile kulağının üstüne yatmayı tercih eden, devletin resmî ideolojisi dışında yeni ve orijinal hiçbir şey söylemeyen bu parti, zaten sağcı bir partidir; "sağa açılıyoruz" diye yeni bir zahmete girmenin anlamı yok.
Baykal, "sağa açılmak"tan, bugün AK Parti, DYP ve Anavatan'ın savunduğu ya da savunur göründüğü siyaset çizgisini kastediyorsa, "özgürlükleri" (ve reformculuğu) önceleyen bu siyaset çizgisinin de "sağ"la bir ilgisi yok. Bu partilerden ilki muhafazakar, ikincisi milliyetçi, üçüncüsü de liberal olarak biliniyor, ama CHP'ye göre daha solda, daha sosyal demokrat görünüyorlar.
Hedef, bu partilere benzemekse, Baykal doğru yolda demektir. Sürekli batıya giden gemilerin doğuya ulaşması gibi, CHP de sağdan giderek (belki) günün birinde solu bulacaktır.
Bu yazı 868 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
26 Eylül 2012
Balyoz ve empati
-
5 Temmuz 2012
Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
-
26 Haziran 2012
Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
-
20 Haziran 2012
Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
-
4 Haziran 2012
Nerede bu inek?
-
28 Mayıs 2012
Kana kan istermiş!
-
14 Mayıs 2012
‘Kes zırvalamayı’
-
1 Mayıs 2012
Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
-
20 Nisan 2012
Erol Özkasnak
-
12 Nisan 2012
Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
-
10 Mart 2012
‘Zavallı Başbakan’
-
29 Şubat 2012
Paşa niçin kendini öptürmedi?
-
27 Şubat 2012
Bizi yormayın kardeşim
-
17 Şubat 2012
Siz kimi kandırıyorsunuz?
-
3 Şubat 2012
Rezil olmaya doymadınız mı?
-
1 Şubat 2012
İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
-
19 Ocak 2012
Denktaş’ı diriltmek mi?
-
14 Ocak 2012
Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
-
12 Ocak 2012
Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
-
2 Ocak 2012
İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!
Yorumlar
+ Yorum Ekle