En Sıcak Konular

Şamil Tayyar


Şamil Tayyar
0 0 0000

MİT’e kadın eli



MİT Müsteşarı Emre Taner, 15 Haziran 2006’da göreve başladı. Genelkurmay Başkanları gibi 67 yaşına kadar görevde kalabildikleri için 2 yılı daha var. Ancak üç yardımcısının görev süresi, 4 ay sonra doluyor.
MİT’te müsteşar yardımcılığı için 1 yıl görev süresini uzatma yolu açık. Bu görevlere atamalar, MİT Kanunu’na göre, müsteşarın teklifi üzerine başbakanın inhası ve cumhurbaşkanının onayı ile mümkün olabiliyor.
Taner teklif yetkisini, istihbarat, operasyon ve idari işlerden sorumlu hangi yardımcısı için kullanmak ister, bilemem. Ancak, içlerinden birisine yol verirse, MİT tarihinde ilk kez bir kadının, müsteşar yardımcısı olma ihtimali doğacak.
Bu isim (A.G), şu anda MİT’te İstihbarat Başkanı olarak görevini sürdürüyor. Kamuoyu onu, pek tanımıyor. İsmi ilk defa kamuoyuna, Şemdinli Komisyonu’na MİT adına bilgi verirken yansıdı.
Ülkemizde Başbakan, Anayasa Mahkemesi Başkanı, bakan olan kadınlar bakalım MİT’te müsteşar yardımcılığı koltuğuna da kurulabilecek mi?
Kadın yöneticinin ismini açık olarak yazmadık. Çünkü, Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. maddesine göre suç teşkil edebilir.
Diyeceksiniz, TBMM Şemdinli Raporu’nda isimleri açık yazılı.
Burası Türkiye, ne olur ne olmaz...

Ankara’yı karıştıran kabzımallar
Askerlerin emekli olduktan sonra da ülkeye hizmet etmek istiyorlarsa siyasete girmeleri gerektiğini hep savundum. Bir süredir izliyorum, emekli paşalar geçmiş dönemlerde olmadığından belki daha fazla, meydanları doldurmaya başladı.
Buraya kadar hiçbir itirazım yok. Eğer demokrasiye inanıyorsak, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin onların da görüşlerini söylemesi ve sürece anayasal zeminde kalmak şartıyla müdahalelerinin yanlış olmadığını düşünüyorum.
Ne var ki, bir süredir çok tehlikeli bir süreç yaşanıyor. İktidar karşıtlığında yoğunlaşan hareketler, sanki Genelkurmay karargahından örgütleniyormuş gibi izlenim yaratılıyor.
Böyle bir izlenimin doğmasına yol açmak veya buna sebebiyet vermek, her şeyden önce ömür verdikleri TSK’ne büyük haksızlıktır.
Bir süredir Ankara hareketli. Bazı emekli paşalar siyasi dehlizlerde, yemek masalarında, özel çalışma ofislerinde ‘ahkam’ kesiyorlar. Kimileri, sert mimiklerle, ‘Geçenlerde bazı generallerle birlikteydim, asker çok rahatsız’ gibi mesajlar veriyorlar. Hatta, bu derin bilgilerini (!) holdinglere pazarlayanlar bile var: ‘Dikkat edin, şu şahıs Cumhurbaşkanı olamayacak, meclise en az 4 parti girecek, artık yeni hükümetlere hazırlıklı olun. Asker bu konuda kararlı.’
Üzülerek yazıyorum, iş o kadar ayağa düştü ki, kabzımallar bile durumdan vazife çıkarıp kendilerine ‘derin süsler’ vermeye başladılar. Hadi diyelim, emekli paşaların aktif görevde arkadaşları var, siz nereden çıktınız?
Askeri konulardaki yazılarıyla dikkat çeken Sabah yazarı Metehan Demir’den dinledim. Bir işadamı, Genelkurmay’da görevli bir komutanla karşılaşınca soruyor: ‘Paşam asker rahatsızmış, müdahale için hazırlık varmış.’ Komutan kızıyor: ‘Nerden çıkardınız, tatilden dün döndüm. Ne hazırlığı, ne müdahalesi? Bunlar çok ayıp şeyler.’
Sohbetten sonra konu araştırılınca görülüyor ki, bu şehir efsanesinin kaynağı, Genelkurmay’a sebze-meyve getiren bir kabzımal. Karargaha girip çıkarken ayaküstü er ve çavuşlarla sohbet eder, ayrıldıktan sonra etrafına, ‘Bugün Genelkurmay’daydım’ diyerek poz verirmiş.
Şimdi uydurma haberler çıkınca, komutanlar birbirlerine takılıyormuş: ‘Kabzımaldır, kabzımal...’

İki paşa arasında üslup farkı
Yedi yıl önce, Köşk’ün ilk adayı Süleyman Demirel’di. Onun için ‘5+5’ formülü üretildi ama Meclis engeli aşılamadı. Kuşku yok ki, bu barikatı kuran koalisyon ortağı Mesut Yılmaz’dı. Puslu havada ibre kendisine döner mi diye çok bekledi ama o da olmadı.
İşte o esnada, Yolsuzluk Mücadele Derneği Başkanı Tevfik Diker ve 14 arkadaşının Genelkurmay ziyareti gerçekleşti. Tarih 11 Nisan 2000. Görüşmenin ardından basına, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun ‘Cumhurbaşkanı dürüst, ciddi ve şaibesiz olmalı’ ifadesi yansıdı. Basındaki ağırlıklı yorumlar, Kıvrıkoğlu’nun bu açıklamasıyla Yılmaz’ı tarif ettiği şeklindeydi.
Dikkat ediyorum, yedi yıl sonra aynı koltukta oturan Orgeneral Yaşar Büyükanıt, şu ana kadar aynı hataya düşmedi. Çankaya Köşkü’ndeki 29 Ekim resepsiyonunda tam 18 kez Cumhurbaşkanı seçimi sorulmuş, Büyükanıt Paşa her defasında ‘Yorum yok’ diyerek geçiştirmeye çalışmıştı.
Sonunda Büyükanıt sıkılınca şöyle demişti: ‘Bana olta atıyorsunuz, balığın karnı tok. Lütfen arkadaşlar. Ben askerim. Benim bu konuda yorum yapmam doğru olmaz. Açıklamalarla bu ülkenin gerilmesini istemiyorum.’
Önceki gün Sabah Gazetesi’nde Okan Müderrisoğlu’nun güzel bir haberini okudum. Büyükanıt, kendisine düğün davetiyesi getiren bir sivil toplum kuruluşu başkanı işadamının aynı sorusuna ‘Cumhurbaşkanlığının C’sini bile konuşmam’ demiş.
Doğrusu da budur. İki paşa arasındaki üslup farkı, yeni dönemdeki provokatif hareketlerin önündeki en önemli engellerden biri olarak görülüyor.
 
star



Bu yazı 957 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün vakası
    • 8 Ağustos 2012 Atatürk yaşasa ismini değiştirir miydi?
    • 1 Ağustos 2012 Hatay’da neler oluyor?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye’ye PKK operasyonu
    • 25 Haziran 2012 Vurulan jet değil çünkü...
    • 18 Haziran 2012 Başbakan’ın başka seçeneği yok
    • 14 Mayıs 2012 Kim bu üst komutanlar?
    • 7 Mayıs 2012 CHP’de derin çatışma
    • 28 Mart 2011 Kalemim size emanet
    • 16 Mart 2011 Arşiv bir açılsa görürsünüz
    • 9 Mart 2011 Sen de yoğunlaş, koçum benim
    • 7 Mart 2011 Ergenekon’da neler oluyor?
    • 4 Mart 2011 1 Mart operasyonu
    • 23 Şubat 2011 Olmadı sayın Bakan
    • 22 Şubat 2011 O mektubu kim verdi?
    • 18 Şubat 2011 Kılıçdaroğlu-Yalçın pazarlığı
    • 16 Şubat 2011 Yeni Türkiye nasıl kurulacak?
    • 7 Şubat 2011 CHP’yi yıkmaya mı geldi yoksa?
    • 4 Şubat 2011 Böyle terbiyesizlik olmaz
    • 28 Ocak 2011 Asılacakların listesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,740 µs